Kabul Edelim Diasporayız

TARIK TOROS

İki sene önce…
Türkiye hayatımı sonlandırınca şöyle söylemiş ve yazmıştım:
Kendimi ne kaçak ne sürgün ne de gurbette hissediyorum, hasret de çekmiyorum.
Halen de böyle.
Geçen her bir gün, düşüncelerimi pekiştirdiği gibi…
Çok iyi yapmışsın, dedirtiyor.
Bunu yüksek sesle ve coşkuyla söylemem mümkün değil.
Zira, kişi geride kalanların çilesine tanık oldukça…
İster istemez mahcubiyet yaşıyor.
***
Elimde değil, elimizde değildi elbet.
Herkes kendi hayatını yaşıyor.
Tahmin edemezdik şu olanları.
Öngöremezdik.
Amma ve lakin, mahcubiyet oluyor yani.
***
Kaçak, sürgün, gurbet, hasret…
Bu duyguların hiçbiri yok.
Çıkarken yoktu.
Şimdi de yok.
Bu, yurdunu inkâr değil.
Türkiye bizim vatanımız, doğup büyüdüğümüz yer.
Kimimizin evlendiği, çoluk çocuğa karıştığı yer.
Bunu hiçbir gönülden kimse silemez.
***
Orası bizim öz yurdumuz.
Burası ise evimiz.
Orası bizim memleketimiz.
Burası, yeni hayatımızı kurduğumuz yer, yeni adresimiz.
***
“Diaspora” yabancı bir kelime.
Türkçe sözlükte karşılığı şu:
“Herhangi bir ulusun veya inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer.”
Bu tanıma katılmıyorum, yaygın anlamını vermiyor çünkü.
İngilizce tanımı daha doğru:
“The spreading of people from one original country to other countries?”
Yani…
İnsanların ana yurtlarından diğer ülkelere yayılması.
Ermeni diasporası, Yahudi diasporası gibi.
***
Türkiye, geçmişte çokça yaptığı gibi, sistematik olarak vatandaşlarını buna zorluyor.
Avrupa’daki Kürt diasporası böyle oluştu.
Cemaat için de benzer bir durum geçerli.
Bir farkla:
Türkiye, Cemaat diasporası olmasın diye olağanüstü gayret gösteriyor.
***
Cemaat mensupları veya bununla itham edilip yaşam alanları daraltılanlar…
Bugün ancak ölümü göze alarak yurt dışına çıkabiliyor.
Pasaport iptali veya yurt dışına çıkış yasağı basit yöntemler.
-Sınır polislerine rüşvet dağıtmak,
-Kimi ülkelerin yöneticilerini parayla peylemek,
-Paranın geçmediği yerde türlü siyasi argümanı kullanmak,
-Sınır ötesi adam kaçırma operasyonları düzenlemek,
-Yurt dışına çıkabilenlerin geride bıraktığı yakınlarına zulmetmek, gibi…
Bırakın mafyayı, çeteyi, gangsterliği, haydutluğu…
İnsanlık dışı, çirkef yöntemleri kullanmaktan çekinmeyen bir Ankara var.
***
İçeridekileri bölüp dağıtıp sindirerek…
Dışarıdakileri mütemadiyen rahatsız edip tehdit ederek…
Hapse tıkamasa bile…
Kişileri bulunduğu yerde infaz etmeyi kafasına koymuş bir Ankara var.
***
Yurt dışında konsolosluklar bebek ve çocuklara dahi pasaport vermiyor, süresi bitmiş pasaportları yenilemiyor.
Sadece bu mu.
Diyanetinden, Anadolu Ajansına, Türk evlerine, TİKA’sına…
Tüm yurt dışı temsilcilikler trollerin tatbikat ve oyun alanı.
Tuhaf tuhaf tipler cirit atıyor.
***
Tüm bunları bilerek, hissederek…
Duyup yaşayarak…
Bulunduğumuz yerde hayatımızı sürdürmeye gayret ediyoruz, edeceğiz.
Kabul edelim diasporayız.
Öz yurdumuzdan çıktık, çıkarıldık.
Şimdi dilini, kültürünü anlamaya çalıştığımız yeni mahallemizde tutunmaya çalışıyoruz.
Türkiye’yi unutmadan, vatan sevgimiz zerre dumura uğramadan.
***
Burada yapılacak işler listesi vermeyeceğim.
Herkes biliyor ne yapması gerektiğini.
Yapmıyor sadece.
***
Diyeceğim şu:
Sürgün veya gurbet psikolojisi ile…
Hasretle yanıp tutuşarak…
Ne geride bıraktıklarımıza bir yararımız olur.
Ne de kendimizi gerçekleştirebiliriz.
***
Ne kırk yaş, ne de elli, hayatın sonu değil.
Colonel Sanders, Kentucky Fried Chicken’ı kurduğunda 62 yaşındaydı.
İleride ülkenizi sağlam değerler üzerine inşa etmek gibi bir idealiniz varsa…
Diasporada yas tutup Türkçe haberlerle kederlenme aralığını ufak ufak daraltmanız, daraltmamız icap ediyor.
Birileri, “Bunların diasporası da olmayacak” diye karar almış bunu planlı ve sistemli biçimde uygularken…
Kimse, oturduğu yerde kendini ve ailesini güvene aldığını düşünmesin, düşünmemeli.
***
Meriç’i geçmiş olabilirsiniz.
Sonrasında boğulmayın, boğulmayalım, vesselam.
(TR724)