Türkiyeli Politikacılar Erdoğan’ın Almanya’daki Infaz Timlerini Anlattı..

Yurtdışındaki muhaliflere, gazetecilere, Ermeni ve Alevilere suikast hazırlığı yapıldığını HDP Milletvekili Garo Paylan’ın dile getirmesinin ardından Alman güvenlik güçlerinin söz konusu iddiaları doğrulaması dikkatleri Almanya’da Türkiye’nin finanse ettiği yasa dışı gruplara yönlendirdi.
BirGün yazarı Erk Acarer Almanya’daki Türkiyeli politikacılarla AKP’nin paramiliter ve yasadışı yapılarını konuştu. Almanya’daki Türkiyeli politikacılar Erdoğan’ın Avrupa’daki silahlı adamlarını anlattı.

Almanya uzun süredir göz yumduğu için Erdogan rahat bir sekilde bir ağ kurabildi ve bunu gittikçe güçlendiriyor. Bu ağın üç kolu var; siyasi, dini ve silahlı kol. Siyasi kolunu Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) oluşturuyor”

“Sınır ötesine taşan kaos: Almanya’da infaz timleri” başlıklı yazısında AKP’nin yurtdışındaki mafya ağını anlatan Acarer şöyle yazdı:
Türkiye’de kutuplaşma tüm hızıyla devam ediyor. AKP iktidarının kaybedeceği olası seçimleri tanımayacağına ilişkin bir ajandası olduğu anlaşılıyor. Adını sıkça dile getirdiğimiz ‘kurumların’ bir anlamı var. SADAT, Osmanlı Ocakları, 22 ilde teşkilatlanan Halkın Özel Harekat birimi (HÖH) gibi yapıların üzerine mafya ve ‘medya’ tetikçilerini koymak mümkün. 15 Temmuz’dan sonra kurulan ve mantar gibi çoğalan ‘darbesavar’ dernekler de konu kapsamında.
almanyali-osmanlilar-900x425
Külünk, 2 zarf dolusu para verdi, silah alındı
Ülkeye çöken karanlığı görmemek elde değil. Ancak bu karanlığın Avrupa’ya sıçradığına ilişkin somut örnek ve istihbaratlar da var. HDP’li Garo Paylan’ın gündeme taşıdığı ve Alman güvenlik birimlerinin teyit ettiği, ‘suikast timleri’ bilgisi çarpıcı. Bunu, ‘kahin medya tetikçilerinin’, ‘Avrupa’da infazlar yapılsın’ önerisi ile birlikte değerlendirebiliriz. Şüphesiz AKP’li Metin Külünk’ün, kendisinin yalanladığı ancak Alman istihbaratının ‘doğrudur’ dediği Almanya Osmanlı Ocakları’na, 2 zarfta yüklü miktarda para vermesi de aynı çerçevede.
AKP iktidarına, çok fazla yöneltilecek soru var. İlk kez bir iddiayı gündeme getirerek şunu soralım: 16 Nisan referandumundan önce hangi vekil, Almanya Osmanlı Ocakları’ndan Antalya’ya giden kişi ile ne amaçla buluştu?
Vekil Hakan Taş’a zaman ayarlı saldırı
Almanya’da ‘Ne oluyor?’ sorusunun cevabını önce 2014 sonra daha yakın geçmişe giderek yanıtlamaya çalışalım. 4 Ekim 2015 tarihinde, IŞİD’in Kobane’ye girdiği gece Hamburg’ta örgütlü bir şekilde Kürt toplanma merkezine satır ve bıçaklarla saldırılması, bir çok insanın yaralanması tesadüf değildi. Aynen geçtiğimiz 24 Aralık 2017 günü Die Linke (Sol Parti) Berlin Eyalet Milletvekili Hakan Taş’a, Türk mahallesi Kreuzberg’de yapılan saldırı gibi. Bir sonraki gün Türkiye’de tutuklu HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın duruşması için Türkiye’ye gelecek olan Taş, başının sağ tarafından yaralandı.
Taş, saldırıyı; “Seçilmiş bir gün olması ve Belin’de yaşanması emrin doğrudan Türkiye tarafından verilmiş olduğunu gösteriyor” ifadeleriyle değerlendirdi. Konuyu daha ‘derin’lere getirerek şu sözlerle devam etti:
“Saldırgan yakalanmadı, soruşturma sürüyor. Türkiye’deki Osmanlı Ocakları gibi benzer yapıları Almanya’da da görüyoruz. Almanyalı Osmanlılar, AKP iktidarı tarafından destekleniyor. Bunun yanı sıra 6 binin üzerinde Türkiye’den gönderilmiş istihbaratçı var. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği de (DİTİB) 900 camiden sorumlu. İktidara bağlı çalışıyor. Türkiye’ye ihbarlar yapılıyor. Ülkeye sokulmayan muhalifleri bu ihbarların neticesi olarak değerlendirebiliriz. Yeşiller Partisi Vekili Cem Özdemir’e, Sol Parti Vekili Sevim Dağdelen’e yapılan saldırılar, hedef göstermeler aynı merkezlerden. Gazeteci ve kanaat önderlerine yönelik istihbarat ciddiyetle ele alınmalı.”

Alman istihbaratı Külünk’ün Almanya Osmanlı Ocakları’na, 2 zarfta yüklü miktarda para verdiğini doğruladı

Türkiye’den suikast timleri gönderildi
Elbette ‘Neden?’ sorusu da önemli. AKP’nin Türkiye’deki kutuplaşma ve kaosu sadece ‘seçim’ için Avrupa’ya taşıması yeterli bir sebep sayılamaz. AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikasını yeni türde bir otoriter siyaset olarak nitelendirebiliriz. Sınır ötesi mezhepçi ve milliyetçi bir siyaset anlayışı! Avrupa’ya çılgınca bir mesaj: “Beni destekleyenlerin olduğu her yerde, benim kurallarım geçerli. Avrupa devlet ve anayasaları bile ikinci planda kalıyor.”
Sol Parti Hamburg Meclis Grup Başkanı Cansu Özdemir, HDP’li Paylan’ın, gündeme getirdiklerini “Farkında olduğumuz ve artarak devam eden tehditler” olarak değerlendiriyor: “Son yıllarda böylesi önemli girişimler oldu. Türkiye’den suikast timleri gönderildi. Alman istihbaratı da teyit ediyor. Paylan’ın aktardıklarını ciddiyetle ele almamız lazım. Kürtler, Aleviler, Ermeniler ve Türkiye kökenli muhalif gazeteciler risk altında.”

UETD-DİTİB-Almanyalı Osmanlılar

Özdemir sözünü esirgemiyor. Sözlerini aynen aktarıyoruz: “Almanya uzun süredir göz yumduğu için Erdogan rahat bir sekilde bir ağ kurabildi ve bunu gittikçe güçlendiriyor. Bu ağın üç kolu var; siyasi, dini ve silahlı kol. Siyasi kolunu Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) oluşturuyor. Lobi çalışmalarını yürütüyor. Mesela Yılmaz İlkay Arın, Rhein-Necker bölgesinin UETD Başkanı. Erdogan’ın güvendiği bir birey. Arın, aynı zamanda Union of Turkish Sport Clubs in Europe (UTSCHE) Başkanı ve UETD Mannheim Başkanı Suat Selçuk ile birlikte ‘Müge Arın Transport’ firmasını işletiyor. Arın’ın MİT ile görüştüğü tespit edildi. Ağın, Dini kolunu DİTİB, Milli Görüş, din Ataşeleri ve ilişkide oldukları farklı radikal selefi örgütleri oluşturuyor. Ücüncü ve en tehlikeli kolunu ise 2015 yılında kurulan ve hala yasaklanmamış olan ‘Almanyalı Osmanlılar’ çetesi ve MİT’e bağlı özel gönderilmiş suikast timleri oluşturuyor.”
Özdemir şöyle sürdürüyor: “Erdogan yıllardır Almanya’ya “Teröristleri tutuklamıyorsunuz, serbest hareket ediyorlar“ diye sitem ediyor. Ona göre muhaliflere yeterince müdahale edilmiyor ve bu yüzden kendi mekanizmalarını devreye koyuyor. Türkiye’deki uygulamalar Avrupa’ya adapte edilmeye çalışılıyor. Almanya’da cezaevine atma imkanı olmadığı için bu ağ devreye giriyor.”
Yazının tamamı için