İki Cumhurbaşkanı, Iki Afrika Ziyareti

KERİM BALCI
Birkaç gün arayla Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geun-Hye ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Uganda ve Kenya’yı içeren Afrika gezilerini yaptılar. İki lider de çoğunluğu işadamları olmak üzere yaklaşık iki yüz kişilik heyetleriyle dolaştı; iki gezinin de ana gayesi ülkeleriyle Afrika’nın ticari ilişkilerini güçlendirmekti. Her iki lider de önemli anlaşmalara imza attılar ve gittikleri ülkelerde saygıyla karşılandılar. Görünürdeki tek fark Park’ın gezisini Etiyopya’dan başlatmasına karşılık, Erdoğan’ın Somali’de bitirecek olması.
Görünmeyen fark ise iki liderin bu gezilerde atmış oldukları adımlar. Bir defa Park gezisini Etiyopya’dan başlatarak bir sıfır öne geçti. Geçen hafta Etiyopya’da Afrika Birliği toplantısı vardı ve Park o toplantıya katılarak mesajının bütün Afrika’da duyulmasını sağladı. Orada önümüzdeki beş yıl içinde on bin Afrikalı gence iş sağlayacak ve Afrika’ya 4,000 teknolojik dönüşüm gönüllüsü gönderecek bir planı destekleyeceklerini açıkladı. Uganda’da eğitim ve sağlık alanlarında bir dizi anlaşma imzalayan Güney Koreli lider bu ülkeden de Uganda’nın Kuzey Kore ile devam ettirdiği askeri işbirliğini askıya alma sözü alarak ayrıldı. Bunun karşılığında da Uganda’ya nükleer enerji konusunda işbirliği sözü verdi. Bununla da kalmadı, Uganda ekonomisinin bir tarım ekonomisinden endüstri ekonomisine dönüşümü için destek verecek bir projeyi başlattı. Kenya’da da yedi ticaret anlaşması imzaladı Kore lideri ve Afrika’nın bu yükselen gücünün tarımını, eğitimini, sağlık sektörünü, e-devlet çalışmalarını etkileyecek ortak projeleri başlattı.
Hasılı bir devlet lideri ziyaretinden beklenen her şeyi başarmış olarak döndü ülkesine Park Geun-Hye.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti de başarılı bir ziyaretti. Zamanlaması önemliydi. Uganda’da hatırı sayılır vaatlerde de bulundu Erdoğan. Erdoğan’ın kendisini pohpohlamaktan Anadolu Ajansı pek işadamlarının temaslarına yer veremedi, ama herhalde yüz on işadamı da boş durmamış, önemli iş anlaşmaları kotarmışlardır. Hiç küçümsenecek şeyler değil bunlar.
Ne var ki Erdoğan’ın ziyareti dünya basınında ve havuz basınında taban tabana zıt bir şekilde verildi. Reuters, Erdoğan’ın bu gezisinin ana amacının Afrika ülkelerindeki Hizmet okullarını kapattırmak olduğunu aktardı mesela. Buna karşılık havuz, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’un, “Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Afrika’da halk İstanbul’dan nasıl yönetilirizi konuşuyor.” sözünün altını doldurmaya çalışıyor gibiydi. Bulut’a göre Yunanistan’da, Romanya’da, Bulgaristan’da halk Avrupa Birliğini boş vermiş, Türkiye’yle birlikte yeni bir senaryo arayışına girmişti. Alman hükümetinin baskısıyla hükümetler konuşamıyordu ama halklar İstanbul’a bakıyordu. Havuz medyası da Erdoğan’ın Afrika ziyaretini “Son Osmanlı sultanının Afrika seferi” havasında vererek bu komik iddiaya malzeme sağladı.
İki devlet liderinin aldıkları ve verdikleri arasındaki farka bakalım ve Afrika yönetilmek için bir başkent arayışında olsaydı İstanbul’a mı bakardı sorusunu cevaplayalım. Güney Kore, Afrika ülkelerinden kendisinin baş ağrısı olan Kuzey Kore’nin nükleer projesiyle işbirliği yapmamalarını istedi ve istediğini de aldı. Erdoğan, Afrika ülkelerinden kendisine dert edindiği Hizmet okullarını kapatmalarını istedi ve avucunu yaladı. Güney Kore, bu ülkelerin hayati ihtiyaçlarını belirlemiş, bunları kapatmaya yönelik projelerle gelmişti. Erdoğan’ın ekibinin vadedecek teknoloji dönüşümü gönüllüleri bile yoktu… Kanser tedavisinde Afrika’ya çağ atlatacak bir bilgi birikimi yoktu… Nükleer santral inşası projelerinde Afrika ülkelerine ortaklık ve teknoloji aktarımı vadedemedi… Afrika’nın en büyük sorunlarından biri olan gıda güvenliği alanında hiçbir çalışma yapmamış bir ülkeden geliyordu… Bir teknoparka maddi destek sözü verebildi Erdoğan, bir de oradan Avrupa Birliği’ne çaktı…
Şimdi kendinizi Etiyopyalı, Kenyalı veya Ugandalı bir insanın yerine koyun. Yönetilmek için İstanbul’a mı bakarsınız, Seul’e mi? Üstelik Güney Kore, Afrika’da etkin olan küresel güçler sıralamasında ilk ona bile giremezken…
Eskiden “Eller giderken aya, biz kaldık yaya,” diye bir söz vardı. Bir de gerisini getiremeyeceğim “Ayranı yok içmeye…” diye başlayan bir başka söz… Bunları hatırlattı bana Erdoğan’ın Afrika gezisi…
[email protected]