Gazeteci Soncan’dan Tarihi Savunma: Korkmayın, Hakimlerin Cüppeleri Zırhlarıdır ve Korku Geçirmez!

Gazetecilerin yargılandığı davaya Zaman Gazetesi eski Cumhurbaşkanı Muhabiri Emre Soncan’ın ifadeleri damgasını vurdu. Soncan, mahkemenin gazeteciliği bile değil, bunun da ötesinde düşünceleri yargıladığına dikkat çekerek, “Korkmayın hakimlerin cüppeleri, zırhlarıdır ve o zırhlar korku geçirmez. Aynı fikirlerin ve düşüncelerin kurşun geçirmez oldukları gibi.” dedi.
Aralarında Murat Aksoy,  Atilla Taş, Hanım Büşra Erdal, Cuma Ulus, Erkan Acar ve Emre Soncan’ın da yer aldığı 29 gazetecinin yargılanmasının beşinci duruşmasının ikinci oturumu İstanbul  25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirildi. Avukatların ve gazetecilerin savunmalarıyla süren ikinci oturumda 15 dakikalık aranın ardından mahkeme tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin sürmesine karar vererek davayı 6 Şubat’a erteledi.

Duruşmada kısa bir değerlendirme yapan Zaman Gazetesi  eski Cumhurbaşkanlığı muhabiri Emre Soncan, görüşlerini dile getirdi. Tutukluluğunun üzerinden 500 gün geçtiğini kaydeden Soncan, 21. yüzyılda düşüncülerin yargılandığı hatırlatarak, “İlk duruşmada Reis Bey, ‘etkin pişmanlık’tan yararlanmak isteyip istemediğimi sormuştu. Bu sorunun muhatabı olmaktan büyük ıstırap duydum. Çünkü gazeteci düşünceleri nedeniyle hapse girmekten pişmanlık değil, ancak onur duyar.” değerlendirmesinde bulundu.


Soncan, daha sonra twitter hesabından tüm savunmasını paylaştı ve şunları dile getirdi:
4 Aralık 2017 tarihli duruşmadaki ifadelerim
Şimdiye değin tüm celselerde en az konuşan gazetecilerin başında geliyorum. Çünkü uzun uzun konuşmaktan da uzun uzun yapılan konuşmaları dinlemekten de sıkılıyorum. Bugün de bir-iki dakikayı aşmayacak şekilde, birkaç konuda düşüncelerimi dile getirip, ardından taleplerimle sözlerimi sonlandırmak istiyorum.
Sayın Yargıç,
15 Temmuz menfur darbe girişiminden sonra bir grup meslektaşımla birlikte tutuklanınca duruşmalarda gazeteciliğin yargılanacağını düşünmüştüm. Ancak celseler geçtikçe ve tarafıma, yaptığım haberler ya da yazdığım kitaplara ilişkin tek bir soru sorulmadıkça mahkemenizin gazeteciliği yargılamadığına kanaat getirdim. Basın özgürlüğü açısıdan bu duruma sevinmem gerekirken, aslında daha vahim bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu müşahade ettim.
Burada Sayın Yargıç, düşünceler yargılanıyor. Evet, İsa’dan sonra 21. asırda, mahkemeniz ne hazindir ki düşünceleri yargılıyor.  İlk duruşmada Reis Bey, ‘etkin pişmanlık’tan yararlanmak isteyip istemediğimi sormuştu. Bu sorunun muhatabı olmaktan büyük ıstırap duydum. Çünkü gazeteci düşünceleri nedeniyle hapse girmekten pişmanlık değil, ancak onur duyar.
Evet, tutumunuzu, kararlarınızı ilk günden bu yana eleştiriyorum ve eleştirmeye devam edeceğim. Lakin son duruşmada verdiğiniz üç tahliye kararından birinde büyük bir mağduriyete son vererek, siz Sayın Savcı ve siz Sayın Heyet, vicdan sahibi insanlar olduğunuzu gösterdiniz. Uzun süre sonra ilk kez, içimde Türk adaleti adına apaydınlık umutlar çiçeklendi. Diğer tarafta ise duvara mıhlı peykelerle, demir parmaklıklarla, jandarma postallarıyla Silivri Zindanları’nda yitip giden beş yüz koca gün var. Sayın Yargıç samimiyetime inaın, bensize şunu deyemem çünkü hicap duyarım.
‘İktidarıyla muhalefetiyle her gün televizyonda izlediğiniz, boylarından büyük cümleler kuran o politikacılardan, bürokratlardan korkmayın, onlar Tanrı değiller! Onlar Tanrı değiller!’
Bunları diyemem size zira hakimler zaten korkmaz. Onların cüppeleri, zırhlarıdır ve o zırhlar korku geçirmez. Aynı fikirlerin ve düşüncelerin kurşun geçirmez oldukları gibi.
Benim halime gelince, yazar Alper Cangöz’ün  dediği gibi, günler, haftalar, aylar akıp giderken, ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum. Ortalık karardıktan sonra, penceremden gökyüzünü seyrediyorum. Umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum. Sadece hatırlıyorum. Neyi mi hatırlıyorum? Hayatımı avuçlarımın arasından nasıl hoyratça çekip aldığınızı. Ve bunu asla unutmayacağım. Tam beş yüz gün oldu. ‘Artık yeter’ diyorum ve tahliyemi talep ediyorum.
Emre Soncan
Silivri Hapishanesi 2017

DURUŞMADAN NOTLAR
MAHKEME TAHLİYE TALEPLERİNİ REDDETTİ
Duruşmanın bugünkü celsesi  Türk Solu Gazetesi Başyazarı ve Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun avukatının söz almasıyla başladı. Daha sonra Millet Gazetesi  Yazı İşleri Müdürü Cuma Ulus’un avukatı Öme Kavili söz aldı. Kavili, heyete, “Yargılamanın genel ilkelerini bozacak olursak akıl, bilim ve mantığın dışına çıkmış oluruz.” uyarısında bulunarak,  “Müvekkilimin tahliyesine dair karar dosyanızda bulunuyor. Savcının tahliye kararına itirazı mümkün değildir. Tahliye kararını uygulamanızı talep ediyorum.” dedi.
Zaman Gazetesi Adliye Muhabiri Yakup Çetin’in avukatı İdil Eryılmaz ise, “Müvekkilim 17 aydır tutuklu. Sizden başka adalet talep edilecek kimse yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra söz alan HaberTürk Televizyonu Haber Koordinatörü Abdullah Kılıç’ın avukatı Metehan Sarısoy,  davanın Abdullah Kılıç  yönünden ayrılmasını ve karara gidilmesini talep etti. Haberdar internet sitesi editörü Ahmet Memiş ve Rota Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık’ın avkatı ise “Her iki müvekkil için de suçlamalara ait delil bulunmamaktadır. “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince kanunun uygulanmasını bekliyoruz.” dedi.
Taleplerin alınması ve avukat ve gazetecilerin savunmalarından sonra duruşmaya ara karar için 15 dakika ara verildi. Mahkeme, tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verirken, davayı 6 Şubat’a erteledi.
İstanbul  23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada Zaman,Bugün, Samanyolu Tv, Habertürk, Özgür Düşünce, Haberdar ve SuBuO Haber  internet siteleriyle birlikte çeşitli medya kuruluşlarının çalışanları ‘darbe ve terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla attıkları twitler, banka hesapları  ve çalıştıkları kurumlar gibi gerekçelerle 1.5 yılı aşkındır tutuklu yargılanıyor.  24 Ekim’de tahliye olan Murat Aksoy ile Atilla Taş ve Davut Aydın da davaya ilk kez tutuksuz olarak katıldılar.