İdraksiz Muhalefet..

[Alper Ender Fırat]

15 Temmuz darbe tiyatrosundan, Saray’ın, MHP ve CHP’nin de önceden haberdar olduğunu duysam şaşırmayacağım. Yenikapı mitingine desteği, bunca zamandır masum insanlara karşı yapılan ahlaksız ve hukuksuz cadı avını sessizce desteklemesi, bu insanlık dışı oyunda CHP hakkında da şüphelenmemize yol açıyor. Dahası bugün bile bazı CHP’li vekil ve hesapların varlığından rahatsız oldukları kişileri hizmetle irtibat kurarak ihbar ediyor olmasını çirkin oyundaki rolünün parçası olarak görüyorum.
15 Temmuz tiyatrosunda Saray ile CHP ve MHP’nin hizmete linç girişiminde uzlaştıkları ama daha sonra Saray’ın uzlaşmanın dışına çıkmasıyla itiraz etmeye başladığı anlaşılıyor. 16 Temmuz’dan sonra bir gecede yüz binlerce insanın kamudan ihraç edilip tutuklanmasını seyreden CHP’nin, KHK’lar kendi sahillerine ulaşınca mızırdanmaya başladığını görmekte fayda var.
15 Temmuz tiyatrosundan aylarca sonra Kılıçdaroğlu’nun ‘Adil Öksüzle ilgili bilgileri siz açıklayın, siz açıklamazsanız biz açıklarız’ sözlerini, daha sonra da 15 Temmuz kontrollü darbeydi çıkışını hatırlayın. Bunları biliyordunuz da zamanında bunları niye dillendirmediniz. Birlikte OHAL ilan edip yüz binlerce insanın derdest edilmesini niye seyrettiniz, niye gizli gizli alkış tuttunuz?
Birileri CHP’ye bizim meselemiz Cemaatle, sizinle bir sorunumuz yok demiş olmalı ki Sözcü’ye, Cumhuriyet’e yapılan operasyonları, Bolu CHP il başkanlığına kayyum atanmasını, “Vallahi billahi biz F… değiliz” diye savuşturmaya çalışıyor. Hala olayın ülkedeki muhalefetin kökünü kazımak olduğunu ya göremiyorlar ya da bu şekilde kendilerini kurtarabileceklerini sanıyorlar. Asıl niyetin ülkede kendisine itiraz eden herkesi ortadan kaldırmak olduğunu anlamak için daha ne görmeleri gerekiyor?
Haksız yere tutuklananlardan bazılarının tahliyesini bile hazmedemeyen bir ana muhalefet partisi var. Hukuku, adaleti, yazılı kuralları savunması gereken ve sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir parti “Bunların tahliyesi yetmez, TC yasalarına göre hiçbir suç işlememiş diğer insanlar da tahliye edilmeli” diye ayağa kalkması gerekirken, ‘Bunlar nasıl tahliye edilir?’ diye hesap soruyor.
İktidarı irfansız, muhalefeti idraksiz bir ülkenin düze çıkması, felah bulması hakikaten mümkün görünmüyor. Ülke her geçen gün biraz daha dönülmez bir şekilde Baas rejimine doğru evrilirken, memleketin nereye gittiğini göremeyen, kendisinin Cemaatle hiçbir alakası olmadığını ispat edince her şeyin hallolacağını zanneden bu muhalefetle umut giderek azalıyor.
Avcı; bütün muhalifleri tek tek avlıyor ve kendisi avlanmayan hiç kimse bu duruma itiraz etmiyor. Dahası diğerinin avlanmasına avcıdan daha çok seviniyor. Zalime ve zulmüne değil itiraz, zulmün kendisine yapılmasını doğru bulmuyor. İlkesiz, izansız, ahlaksız, faşist bir anlayış kaplamış her yeri.
KHK ile işinden atılan ve işine dönmek için açlık grevi yapan Nuriye Gülmen’e ve Semih Akça’ya destek veren bazı ruhu faşistler Hizmete yapılan ahlaksız cadı avından çok mutlu ve tutuklu bulunan on binlerce insan içinde birkaç kişinin tahliye edilmesini bile hazmedemiyor.
İşte bu içerideki faşist öldürüyor her şeyi. Adaleti, insafı, izanı, ahlakı, vicdanı, insanlığı…
Avcı da en çok bu içimizdeki faşistten faydalanıyor.
(TR724)