Son Sözü Hep O ‘Cc’ Söyler…

[Bekir Salim]

Hatırlatmak ve hatırlanmak adına, bu hafta, ilk yazımda eskilerden bir şiir… Bıraktığım yerden…

lafız

Belli ki, sonuna kaldık dünyanın;

“İmanın ellerde kor” zamanıdır.

Zevk ü sefasına daldık dünyanın;

Büyük imtihanın zor zamanıdır.

Cehalet kılıcı batmış derine,

Müslümanlar düşmüş birbirlerine,

Coğrafyamız dönmüş yangın yerine,

İslâm âleminin ar zamanıdır.

Kâfiri solladık nefrette, kinde,

Böyle zulüm yoktur Rusya’da, Çin’de,

Şeytan, şeytan iken hayret içinde,

Misli görülmemiş şer zamandır.

Kiralık bir kadı mührünü basar;

Mücrimi bırakır, masumu asar.

Zalimler konuşur, adâlet susar.

Nifakın sesinin gür zamanıdır.

Bütün karanlıklar vermiş diz dize,

Zerrece merhamet etmezler size,

Gelir saldırırlar hareminize,

Bazı mahlûkatın “Hırrrr!” zamanıdır.

Amman, uzak durun! Bırakın nazı…

Kapmayın şifası zor bir marazı,

Göbekten aşıya olmayın razı,

Çalı etrafından tur zamanıdır.

Görün; ipin ucu kimin destinde,

Çakallar dolaşır kuzu postunda,

Düşman zaten düşman, adı üstünde,

Varsa, dostların da kör zamandır.

……………………….

Siz, her şeye rağmen insanlık güdün;

Resûl-i Zîşân’ın (SAV) yolundan gidin.

Kötülük edene iyilik edin;

Bu devran er oğlu er zamanıdır.

Hizmet sevdasıyla gezin dünyada,

Din, dil, ırk farkını almayın yâda,

Nerde bir “âh” varsa, koşun imdada,

Âdemoğlunun en dar zamanıdır.

Bu aşkla coştukça coşun Hakk için!

Engel de ne imiş? Aşın Hakk için!

Yürümek yetmiyor, koşun Hakk için!

Artık daha fazla ter zamandır.

Öyle hızlanın ki, dokunsun dişe;

Kapı aralansın bin “zümrüt” düşe,

Himmetiniz birse katlayın beşe,

Bu zaman “verdikçe ver” zamanıdır.

Bütün varınızı ortaya serin,

Hz. Osman’ın (RA) sırrına erin.

Siz dahi “Allah’a güzel borç verin…”

Her iki cihanda kâr zamandır.

Yüzünüz haşyetle, sararsın solsun,

Gönlünüz aşk ile sevgiyle dolsun.

“Gecenin zülfünde gözyaşı olsun.”

Âşıkın mâşukla sır zamanıdır.

Salim, ayırmasın bu yoldan Allah!

Geriye dönmeyiz biz Vallah, Billah!

Emir: “Lâ taknetû min râhmetillah”

Güneş doğmak üzre; nur zamanıdır.

  * * *

YENİ ATIŞMA RAKİBİM GENE SÜLEYMAN…

Hani ismini vermek istemeyen bir vatandaş Süleyman vardı bana meydan okuyan… Bu hafta eski bir atışmamızla merhaba diyeceğiz, ama, artık her hafta sonu inşallah telefondan canlı atışmalar yapacağız…

salim

BEKİR SALİM:

Nerden geldin çıktın benim karşıma,

Adını-sanını, özünü bilmem.

İn misin, cin misin düştün peşime,

Bir kere görmedim, yüzünü bilmem.

SÜLEYMAN:

Ağabey adımı ne yapacaksın,

Bura er meydanı nazını bilmem.

Bir ateşin varsa beni de yaksın,

Külünü gördüm de, közünü bilmem.

BEKİR SALİM:

Daha gelir gelmez edersin garaz,

Demek ki gönlünde var imiş maraz.

Duvara toslarsın, dikkat et biraz,

Kabul eder miyim hızını bilmem.

SÜLEYMAN:

Yaşlılar içinde bak senin yerin,

Hızıma uymaya yeter mi ferin,

Orta çağdan kalma kelimelerin,

Gençler anlar mı ki sözünü bilmem.

 

BEKİR SALİM:

İster genç olalım, ister ihtiyar

Yiğitlik insanın yüreğinde var.

Doksan yaşındaydı Eyüp El Ensar,

Takip eder misin izini bilmem.

SÜLEYMAN:

Bu söz karşısında ben diz çökerim,

O izlere hazineler dökerim.

Gözlerime sürme diye çekerim,

Verir mi hiç ayak tozunu bilmem.

BEKİR SALİM:

Hayalimde hep o yâri görürüm;

Geçtiği yollara selam dururum.

Hazine nedir ki ben can veririm,

Fazlası vardır da azını bilmem.

SÜLEYMAN:

Can verme şevkiyle doldu, taştılar.

Bu sevdanın hep peşinden koştular.

Allah’ın yolunda şehit düştüler,

Sardılar mı kefen bezini bilmem.

BEKİR SALİM:                                                                                   

Salim der, dünyaya başta gelmişiz,

Sanki hep gözümüz yaşta gelmişiz.

“Biz acele edip kışta gelmişiz,”

Görür müyüz bahar yazını bilmem.

SÜLEYMAN:

Süleyman, mevsimde hitam var sanki,

Gönlünde bir büyük matem var sanki,

Bu sözlerde, haşa, sitem var sanki,

Sevmez misin alın yazını bilmem.

Haftaya hem yazılı hem görüntülü olarak görüşmek üzere…

(TR724)