Sen Suçlu Isen Akraban da Suçludur!

MAHMUT ÇEBİ
“Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. Eğer günah yükü ağır bir kimse, yükünün sırtından alınmasını istese, en yakını bile yükünün en küçük bölümünü kendi sırtına almaz.”
Merhum Seyyit Kutub Fatır Suresi’nin 18. ayetini kendi mealinde böyle açıklıyor. Allah’ın müminlere hitabı herhangi bir yoruma meydan vermeyecek kadar net. Birisinin suçu yüzünden bir başkası cezalandırılamaz diyor ilahi hüküm. Hukuk da aynı şöyle söylüyor, insan hakları da vicdan da…
Günümüz Türkiye’sinde ise tam tersi şeyler oluyor. Hiçbir suçu olmayan insanlar sırf birinin aile üyesi, akrabası veya yakını diye mağdur ediliyor, gözaltına alınıyor ve hatta tutuklanıyor. Türk Hukuk Sistemi “Seni bulamadık o yüzden senin yerine eşini, anneni, teyzeni, yeğenini, kimi denk getirirsek onu alırız” yeni hükmü ile icraat yapıyor güya adalet dağıtıyor.
Küçük yaşta kızıyla beraber toplam beş çocuğu olan ve siyasetten hiç anlamayan ev hanımı Hacer Korucu hala tutuklu. Tutukluluk sebebi polisin gazeteci olan kocasını evde bulamaması. Hacer hanım en son hastalandığı için hastaneye kaldırıldı. Adeta rehin tutuluyor. Durumu hakkında doğru dürüst bilgi verilmiyor. Endişe içindeki çocukların ruh sağlığı her geçen gün bozuluyor. Sadece suçsuz olan anne değil tüm aile cezalandırılıyor. Hacer Korucu sadece bir örnek. Böyle örnekler onlarca… Yüzlerce olmaya doğru da hızla gidiyor.
Allah’ın hükmü çok açık olmasına rağmen buna itiraz eden tek mümin çıkmıyor.
Benzer örneklerin sonuncusu önceki gün yaşandı. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yeğeni ile evli olan ve yıllardır Gülen’in yardımcılığını yapan, Cevdet Türkyolu yine belgesiz ve somut bir suç isnadı olmadan suçlu ilan edildi.
Kendisi Amerika’da yaşadığı için onu tutuklayamayan emniyet güçleri “seni bulamadık yakınlarını alacağız” ilkesini devreye sokup ailesine ve yakınlarını hedef seçtiler. 12 akrabası gözaltına alındı. Kelepçe takılıp gözaltına alınanlar arasında kız kardeşleri, yengesi, eniştesi, yeğenleri ve yakınları bulunuyor.
Olaya şahit olan bir yakını ile görüştüm. “Ne zamandır polisler görünüp görünüp gidiyorlardı. Sadece biz değil çevremizdeki herkes “ne zaman alacaklar?” diye tahmin yürütüyordu. O yüzde gözaltılar sürpriz olmadı ama biz en azından kadınları almazlar diye ümit ediyorduk. Fakat onu da yaptılar. Cevdet’in babasını da alacaklardı ama 88 yaşında olduğunu görünce çekindiler.” dedi.
Bu bile iyi bir şey. Demek az da olsa bir vicdan kırıntısı hala var demek ki!
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’na dayandırılıp medyada yer alan açıklamada çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildiği yazıyordu. Bu tür aramalar sonrasında ele geçirilen dokümanlara dair bir kaydın da ilgili kişiye verildiğini kendilerinde böyle bir kayıt olup olmadığını sorduğum yakını şu cevabı verdi.
“O açıklama kesinlikle yanlış. Sadece bir Sızıntı dergisi buldular. Kitap filan da yoktu. Buldukları dergiyi götürdüler ve “örgütsel doküman” bulunduğuna dair bir kayıt da tutmadılar. Bize de “şunlar bulundu” diye dair herhangi bir belge vermediler.”
İnşallah emniyette hokus pokus yapıp belge üretmezler.
Ne yazık ki artık bu tür açık hukuksuzlukları da Türkiye’de sorgulayan kimse yok. 15 Temmuz akşamından beri yapılan tek yönlü yayın sonrası herkes Hizmet Hareketi’nin suçlu olduğunda hem fikir olmuş bulunuyor. Hizmet adına konuşan tek kişi bile televizyonlara çıkarılmıyor. Hizmet mensuplarını savunmaya kalkan avukatlar bile tutuklanıyor.
Türkiye’nin yeni bir Frankenstein’i var. Zaten Cumhuriyet kurulduğundan beri faili meçhuller diyarı olan Türkiye’de Frankenstein’lar hiç bitmemişti. Yakın tarih onlarla dolu. Yeni durumun bir farkı var. Tüm eski Frankenstein’ler birleşip onlara kafa tutacak birini yeni Frankenstein ilan ettiler. Bunu da gerekten çok ustaca yaptılar. Şimdi hepsi birlikte onu bitirmeye çalışıyorlar. Cemaatlerden Atatürkçülere, IŞİD’inden PKK ve diğer terör örgütlerine, solcusundan ülkücüsüne,  MİT ve JİTEM’inden Perinçekgillerine kadar istisnasız hepsi iktidarın da tüm gücünü ve desteğini arkasına alarak hep birlikte Hizmet Hareketi’ne abanıyorlar. Ne insanlık ne de hukuk tanınıyor. On binlerce insan mağdur ediliyor. 70 yaşındaki bir yaşlı kadın bile adı cemaatçi ise her türlü zulmü hak etmiş sayılıyor ve ona yapılan zulüm bile alkışlanıyor. Sonra bunu yapanlar “insanlıktan” bahsedip vicdanlarını temize çıkarıyorlar.
Benim ise merak ettiğim tek şey var. “Yeni Frankenstein” yok edilince ülkenin hangi sorunu çözülecek? Ülkede ne değişecek?