ALİ ÜNAL
PKK terörünün başladığı 1984 ile 2000 yılları arasında geçen 16 yıl içinde 5800 küsur güvenlik görevlimiz şehid olmuş ve terör eylemlerinde 5400’e yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiş. AKP iktidarı öncesi son 3 yıl olan 2000-2002 yıllarında ise toplam şehid sayımız 88. Yani AKP, bitme noktasında bir terör devralmış. Fakat AKP iktidarının ilk 6 yılında teröre verdiğimiz kurbanlar sürekli artış göstermiş ve bu 6 yılda 1700 civarında güvenlik görevlimiz şehid olurken, 265 vatandaşımız da hayatını kaybetmiş. AKP, Temmuz 2009 Habur rezaletiyle başlayan bir “demokratik açılım” denemesinde bulunmuş ve 2,5 yıl kadar devam eden bu süreçte 258 güvenlik görevlimiz şehid olmuş. Bu süreçte güçlenen PKK’nın ağır zayiatımıza sebep olan Ekim 2011 Çukurca, Dağlıca ve Aktütün saldırılarından sonra PKK ile samimî ve çok yönlü mücadele başlamış ve artık uzmanlar terörün 2 ayda bitirilebileceğini ve o dönemde yapılan KCK tutuklamalarının ne kadar isabetli olduğunu seslendirmeye başlamış. İşte tam bu noktada, halka karşı “Terör örgütüyle görüştüğümüzü söyleyenler alçak, şerefsiz, müfteridir. Bir teröristle, örgütle görüşecek, pazarlık yapacak namussuz ve ahlâksızlardan değiliz.” diyen, fakat yıllardır PKK ile masaya oturduğu ortaya çıkan Erdoğan/AKP iktidarı, bu defa 2013 başında “çözüm süreci” başlatmış. Başlatmış ve Öcalan güzellemeleri içinde PKK’nın araba yakma, asker-polis-sivil yaralama ve öldürme, vergi toplama, mahkeme kurup yargılama, hendekler açma, kimlik kontrolü ve kutlamalar yapma, yol kesme ve kapatma, bombalı saldırılarda bulunma, yakma, kundaklama gibi 300’den fazla eylemlerine, her tarafa bombalar yerleştirmesine, güçlenmesine, Suriye’nin kuzeyinde kantonlar kurmasına göz yumup, PKK eylemlerine karşı askerin 290 defa yaptığı müdahale tekliflerini geri çevirmiş.
Bu arada Türkiye, arkalarında pek çok soru bırakan ve haklarında hemen yayın yasağı getirilen katliamlara, ölümlere sahne olmuş. Resmî rakamlara göre, Aralık 2011 Uludere’de 34; Mayıs 2013 Reyhanlı’da 54; Mayıs 2014 Soma’da 301; Haziran 2015 Diyarbakır’da 5; Temmuz 2015 Suruç’ta 31; Ekim 2015 Ankara’da 101; Ocak 2015 Sultanahmet’te 10 kişi can vermiş. Bu arada bütün Ergenekon, Balyoz sanıkları ve KCK’lılar serbest bırakılmış. Ve 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından sözde “çözüm masası”nın devrilmesiyle 15 Mayıs arasında geçen 11 ay içinde 76 farklı ilimize 504 şehid cenazesi gelmiş.
Bütün bu gerçekler karşısında ve zekât, sadaka ve infakı terör kapsamına alan; kendi kurdukları bir mahkeme dahi, “FETÖ terör örgütü diye bir örgüt tesbit edilememiştir.” kararı verirken, Profesör Ersin Kalaycıoğlu’nun çok güzel söylediği gibi, yürütme olarak uydurduğu hayalî bir isim üzerinden cadı avı yapan, ülkeye ve Din’e hizmetten başka gayeleri olmadığına bütün vicdanların itiraf ve şehadet edeceği masum insanları hapislere tıkan; bu insanların sadece güneydoğumuzda açtıkları ve 720 bin öğrenciye karşılıksız kurs verilen etüt salonlarını ve daha önce üniversiteye 4-5 öğrenci gönderebilen Hakkâri’de 400-500 öğrenci göndermesinin yolunu açan dershaneyi kapatan, bu hizmetleri verenleri hapse atan bir iktidarın terörle mücadelede samimiyetinden bahsedilebilir mi?
Bilhassa PKK terörü, öncelikle 2 gayeye hizmet ediyor: (1) Türkiye’de iç siyaseti dizayn etme. Nitekim, Haziran 2015 seçiminden önce halkın yüzde 5 kadarı terörü Türkiye’nin ilk meselesi sayarken, AKP’nin tek başına iktidar olamaması üzerine başlayan terör saldırıları halkın yarıya yakınının terörü birinci mesele olarak görmesine ve Kasım seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olmasına yol açmışsa, terörün kime hizmet ettiği açık değil mi? (2) Türkiye’yi bölme. Esasen HDP’nin hedefinde Diyarbakır’da kendi meclislerini kurma gayesi vardı ve Haziran seçimlerinden önce bu açıkça deklare edilmişti. Şimdi haklarında fezleke bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması bu gayeye ve Erdoğan’a başkanlık yolu açma niyetinden başka neye hizmet edecek? Ayrıca, “çözüm süreci”nde PKK’nın saha hâkimiyeti kazanmasına, güçlenmesine ve kuzey Suriye’ye yerleşmesine göz yumulurken, şimdi de Kürtler’in Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türklerle bir daha bir araya gelemeyecek şekilde kopmasının zemini oluşmuyor mu?
Erdoğan/AKP, “Hizmet’le savaşında ve yolsuzluklarda olduğu gibi, terör politikalarının da altında kalıp ezilecek.