Yorum | Levent Kenez
Ergenekoncuların bazen gizli bazen açıktan haklarındaki davaları kapatmak için tehditlerine ve propagandalarına şahit oluyorsunuzdur. Kendi medyalarında ve taşeron havuzlarında akla ziyan saçma haberleri eksik olmuyor.
28 Şubat’ın küçük büyük bütün aktörlerinin ittifakla söyledikleri bir şey var: Biz 28 Şubat’ı aslında Cemaat’i bitirmek için planlamıştık. Şimdi moda olduğu üzere tiyatro mahkemelerde yargılanırken ‘biz aslında Fetö ile mücadele ediyorduk şimdi Fetöcülerin davası ile karşı karşıyayız’ diyorlar. Bu itiraflar çok önemli. Bugün için kayda değer bir anlamı yok. Ama bu söyledikleri unutulmasın. Erdoğan olmasa bu kadar başörtülüyü içeri alamazdık itirafları biraz vicdanı olan biri için çok şey ifade eder ama bunlarda o kadarı bile yok!
DEMOKLES’İN KILICI
Erdoğan, işbirliği yaptığı Ergenekoncuların başında Demokles’in Kılıcı gibi bu davaları tutuyor. Hani kumpastı bu davalar? Bir çırpıda kapatsanıza! ‘Milli orduya kumpas’ gibi büyük büyük laflar etmiştiniz. Deniz Yücel’i mahkemeye bile çıkartmadan salan, 17-25 davalarını rekor hızla kapatan Erdoğan, bu davaları şak diye kapatamaz mı? Kapatır elbette. Ama kolluk gücünü elinde tuttuğu ve militan hakim ve savcıları olduğu için şantaj olarak bekletiyor. Geçenlerde Başbuğ’a ucunu göstermişlerdi daha fazla konuşursa ne olacağının…
Aslında herkes her şeyi biliyor. Kim darbe planları yapmış, kim Ayışığı, Yakamoz planları hazırlamış belli. Kumpas dedikleri Balyoz en kötü yakalandıkları bir darbe ve cunta planı olarak ellerinde patlayınca epey gardları düşmüştü ama sağolsun İslamcılar ve İslamcıların arasına ektikleri başaklar yardımlarına yetişti.
AKP’ye kapatma davasını açanlar, 367 saçmalığını çıkaranlar, hükümete muhtıra verenler, Gül’ün eşi başörtülü diye yeri göğü ayağa kaldıranlar, Danıştay cinayetini tezgahlayanlar, faili meçhullerle kaos çıkartmak isteyenler unutuldu… Ülkenin hafızası çok zayıf olduğu için büyük bir cahil ve vicdansız kitle 2002’den ışınlanarak 2018’e geldiğimizi falan sanıyor.
27 NİSAN’DAN HESAP SORSANIZA!
AKP kendisine karşı en ufak yanlışı acımazsızca cezalandırırken ve şu an gücünün zirvesindeyken kendisine 27 Nisan’da muhtıra verenlerden neden hesap sormaz? Anadolu’nun ufak bir şehrinde kermese dolma yapmış ev kadınını ters kelepçe ile yollarda sürükleyen hükümet zamanında kendilerinin de üyesi olduğu seçilmiş hükümete karşı tankları yürüten komutanları neden baş tacı yapar? Neden onlardan geçmişin hesabını sormaz?
“Bizi dinlemişler” diye yalan olduğunu bildikleri halde yüzlerce kişiyi tehditle polisler hakkında suç duyurusunda bulundurtmaya götüren hükümet, “Ne cemaati kardeşim! Erdoğan’ın kasetlerini biz verdik biz biz” diyen adama neden dokunmaz. Erdoğan’ın milyarları olmasına rağmen ABD’de okuyan kızları için yandaşı işadamından haraç almasından tutun da Kıbrıs ile ilgili devlet sırrı görüşmeye kadar onlarca tape piyasada. Bunları sızdıran da göğsünü gere gere “ben yayınladım” diyor. Neden bir işlem yapılmıyor? Bunu sorup cevap verecek kafası çalışan bir havuz canlısı yok mu?
CEMAAT’E YAPILANLAR ‘YANLIŞLARIN’ SONUCU DEĞİL
Bir saniye için bunların söylediklerinin doğru kabul edelim, Ergenekon ve Balyoz günlerini o şekilde hatırlayalım. Hangi darbecinin evini basmışlar da kocası evde yok diye karısını gözaltına alıp tutuklamışlar. Hangisinin eşi kocasından dolayı işinden atılmış. Topu topu 750 kişinin yargılandığı onlarca davada 300 civarında tutuklu vardı. Hanginiz Meriç’ten botlarla kaçmak zorunda kaldınız? Hanginize işkence yapılmış? Hanginizin kızı, karısı karşınıza getirilip tecavüz ederiz diye tehdit edilmiş? Hanginizin şirketine el konmuş? Haberal çıksın konuşsun, üniversitesine, hastanesine mi çökmüşler? Dalan’ın servetine dokunulmuş mu acaba? Hakim ve savcılar milyonlarca dolar rüşvet istemiş mi? Çocukları ne mağduriyet yaşamış. Kuddusi Okkır-Yarbay Tatar hiç demeyin şimdiden yüzden fazla cinayetiniz var.
Demem o ki, Cemaate yapılanlar asla ve asla “ Ama cemaat zamanında…” diye başlayan iki yüzlü ve gerçeklerle dalga geçen şeylerin sonucu değil. Bir kere haklı insan bu kadar zalim ve kanun dışı olmaz. Bu bile fikir veriyor yaptıkları hakkında. Suç üstü yakalananların, böyle gelmiş böyle gider diyenlerin, “hükümetler gelir gider iktidar biziz” diyenlerin İslamcı eldivenle ülke tarihinde ilk defa karşılarında kendilerine eyvallah etmeyen insanlardan intikamıdır. Bu vesayet düzeninin yıllar önce teşhisini koymuş ve bunun için kendini feda edenleri bir daha ayağa kalkmamak üzere yok etme çabasıdır. Muhalif olduğunu iddia edenlerin yazıp çizdiklerine bakın ne de güzel ayırıyorlar Cemaat ile AKP’yi. Sanki siyasi iradenin emri ve inisiyatifi dışında bir memurun en ufak bir şey yapmaya yetkisi varmış gibi. 17-25’ten haberimiz olmadı diye çılgına dönmeleri bile diğer yapılan bütün operasyonların kendilerinin onayı olduğunun itirafı, kaldı ki elbette 17-25’ten haberin olmayacak çünkü hırsız sensin, polis gelip hırsıza seni takip ediyorum mu diyecekti?
ÜLKENİN EN BÜYÜK TALİHSİZLİĞİ
İktidar malum da ülkenin en büyük talihsizliği muhalefet sanılan aslında zerre kadar mevcut düzeni değiştirme gayreti ve isteği olmayan kesimlerdir Türkiye’nin en büyük şansızlığı. En rezilleri de muhalif muamelesi gören kalemlerdir. Herkesin hassasiyet göstereceği toplumsal konularda şov yapmaktan başka bir şey bilmezler. Çocuk istismarı ile ilgili bu kadar samimi iseniz hapishanelerde onlarca çocuk var, hamileleri bile kelepçeleyip gözaltına alıyorlar onları da gündeme getirsenize. Yapamazsınız, cemaati mağdur göstermiş olursunuz değil mi? Ucu Erdoğan’a dokunan hiç bir şeye cesaretiniz yoktur.
Meriç’te boğulan mülteciler diye haber yaparsınız, hayatını kaybedenlerin bu ülkenin vatandaşı olması günlerce manşet ve gündem olması gerekirken korkunuzdan haber bile giremezsiniz de gazetecilik nutukları atarsınız.
Battaniye, yorgan, asansör diye çarpıtarak çaktığınız din adamı müsveddesinin Erdoğan ailesi ile olan bağlantılarını da versenize… Bilmiyor musunuz?
Bakalım birbirinizi yemeye başladığınızda nasıl haberler yapacaksınız? Şimdiden yorumumu söyleyeyim ikiniz de haklısınız.