Umut Nöbetlerini Başlatan Gazeteci Mete Akyol Vefat Etti

Deneyimli gazeteci Mete Akyol hayatını kaybetti. Akyol, sandalyesini alıp gittiği Silivri Cezaevi önünde, gazetecilere özgürlük için oturma eylemini başlatan isimdi.
Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Silivri Cezaevi önünde yaptığı oturma eylemiyle gündeme gelen Gazeteci- yazar Mete Akyol, 81 yaşında hayatını kaybetti. Yaklaşık 35 sene muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine birçok yayın kuruluşunda görev alan Akyol, 1935 yılında Ordu’da dünyaya geldi.
Mete Akyol, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1951 yılında Ulus gazetesinin çocuk sayfasında çeviriler yaptı. 1953 yılında Hürriyet gazetesinin Tarsus muhabiri olarak göreve başladı. 1959’dan 1994’e kadar Milliyet, Öncü, Hürriyet, Dünya, Günaydın, Sabah gazetelerinde muhabir, röportaj yazarı, köşe yazarı, genel yönetmen ve yayın genel yönetmeni olarak değişik görevlerde bulundu.
TRT 1, TRT 2, NTV ve TV8 televizyonlarında çeşitli programlar yaptı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Başkent Üniversitesi’nde gazetecilik dersleri verdi.
2 Aralık 2015’teki Silivri’deki bekleyişine Umut Nöbeti adını takan Akyol’un çağrısı tüm gazetecilerden cevap bulmuştu. Cumhuriyet eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün serbest bırakılma talebi o gün cezaevlerindeki bütün gazetecilerin serbest bırakılması eylemine dönmüştü.
UMUDUMUZA TOZ KONDURMAYALIM
Akyol, “Amacım cezaevinde olan meslektaşlarıma destek oluşturmak, ayrıca umutlarının her zaman taze kalmasını sağlamaktır.” demişti. Akyol, demokrasi dersi veren açıklamalarına şöyle devam etmişti: “Adına ‘umut’ nöbeti’ dedim. Önemli olan umudumuza toz kondurtmamaktır. Hapse de girilebilir. Başımıza her şey gelebilir ama bu kadar peş peşe, seri halde içeriye girmeler oldu. Bu meslek bunu hak etmiyor. Mesleğimize toz kondurtmamanın hepimizin görevi olduğunu düşünüyorum.
GAZETECİLERE VE GAZETECİLİĞE SAHİP ÇIKALIM
Hepimizin birbirimize sahip çıkması gerekir. Şu gazeteci şöyle düşünüyor, bu farklı düşünüyor, onun için biri iyi biri tukaka böyle laf olmaz. En demokrat insan karşısındakinin görüşü kendi görüşüne terste olsa ona saygı göstermelidir.
Bir gazetecinin görüşlerini beğenmezsiniz, beğenmediğiniz de o kötü beğendiniz gazetecinin ki güzel diye bir şey olmaz. Herkesin bir görüşü vardır ona göre değerlendirirsiniz. Yapabileceğimiz en somut davranış budur. Yoksa ben onu sevmiyorum deyip onu içeri atmak değildir.”