Daha Çok Zulüm Vaadiyle Oy İstemek!

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Eğer muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı adayları ile mülakat yapma imkânı bulsaydım soracağım sorulardan birisi kesinlikle “Erdoğan’ın yapmadığı neyi yapacaksınız?” olurdu.
Mesele şu;
Meral Akşener’den Muharrem İnce’ye, Doğu Perinçek’ten Selahattin Demirtaş’a tüm adaylar vaatlerini sıralarken “Seçilirsem Fetö ile Erdoğan’dan daha iyi mücadele edeceğim?” diyor.
Hala tutuklanmamış ve işsiz kalmamış az sayıdaki gazeteci ‘Daha iyi mücadeleden kastınız nedir? Erdoğan’ın yapmadığı neyi yapacaksınız?’ diye sormadığı için ‘daha iyi mücadele’den kasıtları nedir bilmiyoruz ama ben buradan sormuş olayım; “Erdoğan’ın Cemaatle mücadele de yapmadığı, eksik bıraktığı neyi yapacaksınız?
İKTİDARIN DİLİYLE İKTİDARA KARŞI
Her şeyden önce şunu bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum.
‘FETÖ’ diye bir terör örgütü yok. Boğazına kadar suça ve yolsuzluğa batmış bir iktidarın, kendini kurtarmak için ürettiği bir söylem-illizyon var.
‘Terörist’ diye tutuklanan, işkence gören, malına mülküne el konulan, işinden atılan, zulümden kaçmaya çalışırken Meriç’in yada Ege’nin azgın sularında çocuklarıyla can veren kişilerin gerçekte ‘terörist’ olmadığını en iyi Erdoğan ve ekibi biliyor.
Aslında muhalefet partileri de biliyor. Fakat iktidarın önlerine attığı ‘FETÖ’ sakızını iştahla çiğnemekte bir sakınca görmüyorlar.
İktidarın söylemleriyle iktidara karşı mücadele ettiklerini sanmaları da ayrı bir vehamet…
Şimdi ise yeni bir aşamaya geçtik.
Başkan adayları hep bir ağızdan ‘seçilmeleri halinde FETÖ’yle Erdoğan’dan daha iyi mücadele edeceklerini’ söylüyor.
İsterseniz bu aşamada durup bir geriye, bir başka ifadeyle Erdoğan’ın icraatlarına bakalım.
Böylece muhalefetin ‘neler yapabileceği’ konusunda fikrimiz de olur.
BİR GÜN HERKES ‘FETÖCÜ’ OLACAK!
Erdoğan’ın en büyük başarısı muhalif gördüğü, biat ettiremediği herkesi ‘Cemaatçi-FETÖ’cü’ ilan etmesi ve bunu topluma kabul ettirebilmesiydi.
Adaylar ‘Erdoğan’dan daha iyi mücadele edeceklerini’ söylediğine göre, seçilmeleri halinde kendilerine muhalif gördükleri, biat ettiremedikleri herkesi muhtemelen doğrudan infaz ettireceklerdir.
Sonuçta Erdoğan da muhalif herkesi önce susturuyor, olmazsa tutuklatıyor.
Erdoğan yolsuzluk yaparken suç üstü yakalanınca tüm polis teşkilatını, yargıyı ve medyayı ‘FETÖ’cü ilan edip hepsini tutuklatmıştı.
Takip eden süreçte tüm bürokrasi AKP’li kadrolarca dolduruldu.
Bu saatten sonra Türkiye’de yolsuzluk operasyonu yapılamaz. Bir AKP mensubu cinayet mahallinde ve üstelik elinde kanlı bıçakla yakalansa dahi hiç bir polis yada yargı mensubu işlem yap(a)maz.
Muhalefet bu konuda da Erdoğan’dan ‘daha iyi’ nasıl olacak bilemiyorum. Herhalde doğrudan Esad Suriye’sindeki ‘parti devleti’ne geçecekler.!
DOĞRUDAN GAZ ODASI AŞAMASINA MI GEÇECEKSİNİZ?
Erdoğan bugüne kadar yüz binlerce insanı ‘terörist’ suçlamasıyla göz altına aldırdı, on binlercesini tutuklattı.
Öğretmenler, gazeteciler, akademisyenler, askerler, yargı mensupları…Cezaevleri muhaliflerle dolu.
İşkenceyle ölmüş onlarca Cemaat mensubu oldu. Kötü muamelenin ardı arkası kesilmiyor.
Hasta olduğu doktor raporları ile net olan öğretmenler, ev kadınları cezaevi koğuşlarında can veriyor.
Kalp hastası olduğu bilindiği halde hücreye atılan bir yargıcın ölümü ancak günler sonra fark edilebiliyor.
Erdoğan Türkiye’sinde 18 bin kadın beraberinde 800’e yakın bebekle cezaevinde.
Zulümden kaçarken Meriç’in ya da Ege’nin azgın sularında, kucaklarında bebekleri ile hayatını kaybeden masum insanlar var.
Haksız hukuksuz yere işinden atılan, tüm kariyeri sıfırlanan, pasaport alması dahi yasaklanan, adeta ölüme terk edilen yüz binlerce insan oldu.
On binlerce esnafın, iş adamının malına mülküne şirketlerine el konuldu, TMSF eliyle AKP’li kişilere peşkeş çekildi.
Kayyım atanan şirketler, kayyımlarca soyuldu.
Hakkında herhangi bir soruşturma bile olmayan insanlar, başkentin göbeğinde MİT eliyle kaçırıldı, aylarca işkenceden geçirildi ve sonra her yerleri kırık dökük halde emniyetin önüne bırakıldı.
Yıllardır dünyanın çok zor bölgelerinde Türkiye’yi temsil etmiş, büyük fedakarlıklar göstermiş öğretmenler yurt dışında yaşıyor bile olsa MİT tarafından kaçırılıp işkence ediliyor.
Muhalefetin adaylarına sormak lazım; ‘Erdoğan’dan daha iyi mücadele edeceğiz, kökünü kazıyacağız?’ derken Erdoğan’ın yapmadığı, yapamadığı neyi yapacaksınız?
Çünkü Erdoğan’ın şu ana kadar yapmadığı birtek Cemaat mensuplarını gaz odasına doldurup yakmak kaldı!
ERDOĞAN’DAN DAHA ZALİM OLAMAZSINIZ?
Erdoğan’ın zulümlerine dair sayfalarca örnek verebilirim.
Aslında hiç bir muhalif adayın Cemaat mensuplarına karşı Erdoğan kadar zalim olabileceğine ihtimal vermiyorum.
Ne Meral Akşener’in, ne Muharrem İnce’nin ne de Selahattin Demirtaş’ın bebekleri hapse attıracağına, siyasi hedefler için çakma darbe yaptırıp kendi halkının ölümüne zemin hazırlayacağına, masum insanlara asılsız iddialarla zulmedeceğine inanmıyorum.
Hatta, hayat gayesi Cemaatlerin kökünü kazımak olan Perinçek bile iktidar olsa Erdoğan kadar zulmedemezdi.
MUHALEFETİN VİZYONSUZLUĞU
Bu yüzden muhalefet partilerindeki ‘FETÖ ile mücadele’ söylemini vizyonsuzluk olarak yorumluyorum.
İktidara talipsiniz fakat kitleleri harekete geçirecek, umut ve heyecan verecek bir söyleminiz yok. Onun yerine iktidarın söyleminin peşine takılıp gidiyorsunuz.
Seçime şunun şurasında az bir zaman kaldı.
Meral Akşener’in, Muharrem İnce’nin yada Selahattin Demirtaş’ın duyduğunuz zaman ‘vay be’ diyeceğiniz hangi projesini gördünüz.?
Vizyon yok, söylem yok, proje ve kadro yok.
Onun yerine iktidar söylemleriyle ‘daha fazla zulüm’ vaadi var. Oysa ki sokağın nabzını doğru tutabilseler FETÖ söyleminin halkın gündeminde olmadığını görürlerdi.
Yoğun baskı ve korku ortamı nedeniyle kimse açıktan ‘Ne  FETÖ’sü ulan!’ demiyor ama Erdoğan rejiminin neden olduğu mağduriyetler milleti bezdirmiş halde.
O yüzden, muhalefet adaylarının ‘FETÖ ile daha iyi mücadele’ vaadiyle oy istemesinin siyaseten bir anlamı yok. Aksine bu söylemleriyle Erdoğan rejiminin zulümlerine zımmen destek vermiş olarak tarihe geçiyorlar.
KÜRT OYLARINI ÇALMAK ÖNCELİKLİ HEDEF
Oysa ki muhalefet partilerinden şu aşamada beklenen şey sandığa sahip çıkmak. Çünkü son bir kaç seçimde şüpheye mahal bırakmayacak şekilde gördük ki AKP ciddi sandık hileleri yapıyor.
Bu açıdan son yerel seçim-özellikle de Ankara seçimleri- ve referandum önemli birer örnek.
Şimdi ise Erdoğan’ın siyasi hayatının en önemli seçimine gidiyoruz ve iktidar cephesi ‘tüm hazırlıkları’ bitirmiş halde.
Sandık kurulları, ilçe seçim kurulları, YSK ve yargı boyutunda tüm hazırlıklar tamam. Malesef muhalefet partileri, olumsuz bunca tecrübeye rağmen hala sandıklara ve seçim güvenliğine sahip çıkabilecek donanımda değil.
Bu seçimlerde ekstra kritik bir durum daha var: Kürt seçmenin tercihi.
Erdoğan için öncelikli hedef Kürt seçmenin oylarını çalmak olacak. Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde tutulması Erdoğan için yeterli değil. Özellikle muhalefet partilerinin esamesinin okunmadığı, HDP’ye yüksek oy çıkan bölgelerde seçim hileleri yapılacak.
Medya tamamen iktidarın kontrolünde olduğu için fark edilmiyor ama binlerce köy ‘geçici güvenlik bölgesi’ ilan edilmiş durumda. Seçim yasalarında yapılan değişikliklerle sandıklarda her türlü hilenin önü açıldı. Buralarda adil ve özgür bir seçimden bahsetmek mümkün değil.
Sandıkların yerlerinin değiştirilmesi gibi kritik hamleler yapılacak.
Gizli sayım bile yapıldı önceki seçimlerde. Sonuçta HDP’nin baraja takılması Erdoğan için fazladan 50 vekil demek. Bu durumda Batı illerinde büyük çaplı yolsuzluğa ihtiyacı kalmayacak.
Daha önceki tecrübeler gösterdi ki seçim yolsuzluğu çok organize bir harekettir.
Hayali seçmenler, sahte nüfus cüzdanları, fasla basılan pusulalar, mühürsüz zarflar, sandık kurullarında yapılan ‘ince ayarlar’, silah zoruyla müdahaleler, yurt dışından getirilen oyların güvensizliği, SEÇSİS’te yapılan hileler, Anadolu Ajansı ve TRT’nin maniplasyonlar…
Sözün özü şu;
Önümüzde hayati seçimler var. İktidarda ise koltuğu bırakmamak için ‘çakma  darbe’ yada ‘sahte suikast’ yaptırmak dahil her türlü kumpası kurabilecek bir rejim var.
Üstelik sandık hileleri ve seçim yolsuzlukları konusunda hayli tecrübeliler.
Bu durumda tüm muhalefet partileri el birliği ile sandıkları korumayı, veri güvenliğini sağlamayı ve seçimlerin çalınmasını önlemeyi konuşması gerekirken onlar Erdoğan’ın FETÖ söyleminin peşine takılıp gidiyorlar.
Oysa ki unuttukları şey şu; hem Erdoğan kadar zalim olamazlar hem de bu söylemle milletin oyunu alamazlar.
O yüzden FETÖ gibi sanal gündemleri bırakıp sandığı korumaya odaklanın.
 
(tr724)