Erdoğan, Son Oyunu ‘Savaşan Türkiye’ ile Neyin Peşinde?

HABER-YORUM | ERMAN YALAZ

Baskın Oran, Yerli ve Milli Şiarımız: “Yurtta baskı, cihanda savaş” başlıklı son yazısında diyor ki; “Yurtta: Ciddi bir muhalefet partisinin yokluğunda, ülkeyi Anayasa’ya aykırı KHK’lerle yöneten bir iktidar. En basit köşe yazısını hapisle, en basit protesto eylemini de gaz ve copla dağıtan bir Tek Adam yönetimi. Veli’nin annelerini sokakta yerlerde sürükleyen bir polis devleti. Yani, bizzat devletin polisini cebir unsuru olarak kullanarak Anayasa’yı cebren ihlal eden bir OHAL rejimi.

Cihanda: Elalemin ülkesini Rusya-ABD rekabetinden yararlanarak işgal etmek için sürekli savaş propagandası yapan bir cumhurbaşkanı.”
Sonra da şu soruları yöneltiyor:  “‘Efendim, güney sınırımızda bir Kürt devleti kuruluyor da onu önlemeye çalışıyoruz!’
Sınırlarımızda Kürt devletini önlemeye çalışıyor isek, niye Kürt devleti olmaya en yakın oluşumu, Barzani yönetimini sittin sene bağrımıza bastık? Mesela Kasım 2013’te Diyarbakırlılara meydanlarda Kürtçe hitap eden Şivan Perwer’li ve Asimile Kürt İbrahim Tatlıses’li düetlerle ağırladık?
O zaman mı hata yapıyorduk, yoksa şimdi mi?”
Altına imza atılacak tespitler ve haklı sorular bunlar. Televizyon haberleri 10 gündür Afrin operasyon çığırtkanlığından geçilmiyor. Suriye içinde IŞİD ile savaşmış PYD unsurları Erdoğan ve avanesinin yeni düşmanı. Önceki gün Rusya’da Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı’nın süklüm püklüm durdukları fotoğraf kareleri, Ortadoğu’nun yeni patronu Rusya’dan istenenin alınamadığının da göstergesi.
HERŞEY ONUN İKTİDARI İÇİN
Peki Erdoğan ve ekibi ne yapmaya çalışıyor? Neden savaş tamtamları çalıyor?
Amerika ve Rusya arasında yaşanan güç savaşının içinden (iç-dış) politik ayak oyunlarıyla güç devşirmeye çalışan Erdoğan ve ekibi her fırsatı gole çevirmenin derdinde mi? Yoksa her şey 2019’a giden yol haritasının bir parçası mı?
Elbette olayları tek taraflı değerlendirmemek lazım. Ancak, Baskın Oran’ın sorusuna Suriye Kürtleri ile yapılan işbirliklerini hatırlatarak devam etmek lazım. 21 Şubat 2015 gününün gece yarısında Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası olan Süleyman Şah Türbesi’nin nakli ve Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun tahliyesinin gerçekleştirildiği ’Şah Fırat’ operasyonu için PYD ile irtibata geçmediniz mi?
‘Suriye’deki Kürtlerin hakları ile YPG yanyana getirilmemeli. YPG’yi Kürtlerin savunucu görmek Kürt kardeşlerime yapılabilecek en büyük hakarettir. Biz Irak’taki Kürtlerin kazanımlarını desteklediğimiz gibi Suriye’deki Kürtlerin her kazanımını destekleriz.’ sözleriyle milleti avutuyordunuz.
Kendi ellerinizle beslediğiniz, silahlarını gönderdiğiniz cihatçı radikaller ve IŞİD sizin aleyhinize döndüğünde olan yine bu milletin çocuklarına olmuştu. İki yüz küsür günlük Fırat Kalkanı operasyonunda resmi rakamlarla 64 askerimiz şehit oldu, 400’e yakını yaralandı. Milyarlar zayi edildi. Stratejik derinlik dernek, teröre stratejik derinlik kazandırıldı. Sizin basiretsiz, iki yüzlü politikalarınız ve kirli ilişkileriniz yüzünden IŞİD bir yandan PKK diğer tarafdan başkenti, İstanbul’u vurdu defalarca.

Ölümü kutsayıp, şehitliği kullanan bu kafa, bütün bunlar yaşanırken 7 Haziran’da kaybettiği seçimlerin tekrar yapılıp ‘istikrarlı tek adam rejimi sürsün’ diye Kasım’a kadar Güneydoğu’yu yerle bir etti. Taş taş üstünde kalmadı. Ne Kürt kardeşliği, ne Çözüm Süreci var artık ortada. 1990’larda JİTEM’in Ergenekon kafasının yaptığını AKP misliyle icra etti. Mazlum Kürtleri iki ateş arasında bıraktı. Binlerce insanını katletti. Polisler, askerler şehit edildi, siviller öldürüldü. 1.5 milyon insan yollara döküldü, göç etti. Şehirler yok edildi, tarih silindi. Sur yıkıldı, Tahir Elçi’ler öldürüldü. Her şey bir kişinin iktidarda kalması içindi.
YİNE SAVAŞ TAMTAMLARI ÇALINIYORSA
Şimdi yeni bir savaş tamtamı çalınıyor. Ben yine aynı endişedeyim. KHK’larla iç güvenlik düzenlemeleri yapan, SADAT’ları, HÖH’leri dünkü günahlarından, katliamlarından sorumsuz kılan irade istiyor savaşı çünkü. Ortada bir milli tehdit varmış görüntüsüyle yürütülüyor işler.  Üstelik iki büyük dünya gücünü  (Amerika ve Rusya) de karşısına alma pahasına yaptığını söylüyor. Böyle reklam ediyor. Hakan Fidan, Hulusi Akar ziyaretinden hemen sonra isot gibi ortaya çıktı bazı gerçekler. Hava sahasını kullanmak için izin almaya gidilmiş Rusya’ya. Doğru duydunuz: İzin almak için.Hakan Atilla-Reza Zarrab davalarıyla Saray’ın kişisel politikalarından kilitli kalan ABD-Türkiye ilişkileri de çıkmazda. Tehditler havada uçuşuyor. Ama bir küçük göz kırpmasıyla bütün her şeyi değiştirmeye hazır bu ekip aynı zamanda. Bakın Almanya ile kurdukları ilişkiye.
Baskın Hocanın dediği gibi aslında herşey; AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün bu söyledikleri, her şey ama her şey, yerli ve milli tribünler için. Tribünler çoşsun diye medya da elleri çatlayıncaya kadar ‘Afrin operasyonları’ haberleri yaparak alkışlıyor bu zihniyeti. Büyük Türkiye manşetleri atılıyor.  Avrupa’yı baştan başa işgal ederken Hitler  de ‘Büyük Almanya’ diyordu. Her tek adam ve diktatörün içerde güçlü kalmak için maceralara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı gidermek için müstakbel şehitlerimiz adına, daha dün kadar yakın zamanda birlikte kahvaltılar yapıp şen şakar eğlendikleri Esad’ın PYD-PKK politikalarının kazanmış olmasının acısını çıkarmak için savaş çığırtkanlığı yapılıyor.
Balyoz darbe planını yapanlar Ege’de it dalaşında uçakları düşürüp Türk-Yunan gerginliği üzerinden darbe provaları yapıyordu. Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantıda 2014 Mart’ında Hakan Fidan’ın seçim planı olarak “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine’de saldırtırız” dediğini unuttuk mu?
Erdoğan+Ergenekon+MHP+İslamcı-Cihatçı kafanın yeni ittifak projesi savaş. Seçimle gitmeyecekler. İç savaşla, dış kavgayla ayakta durmanın yolunu arıyorlar.  Eğip bükmesin kimse. Erdoğan ve ekibinin seçim kampanyasının bir bölümü bütün bu yaşananlar. 2019’un seçim takviminde bu savaş oyunlarını çok göreceğiz.
(tr724)