Türkiye’deki ‘Baskı Rejimini’ Raporlaştıran Uluslararası Af Örgütü’nün Yöneticisi Darbeden Gözaltına Alındı!

Aralarında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi kurucu ve yöneticilerinden Avukat Taner Kılıç’ın da bulunduğu 18 avukat, 15 Temmuz sonrası hukuksuz darbe soruşturmaları kapsamından gözaltına alındı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 23 avukat hakkında yakalama kararı çıkartıldı. İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince başlatılan operasyon kapsamında, hukuki bir delil niteliği taşımayan ve herkesin indirebildiği ‘ByLock”u kullandığı iddia edilen 18 avukat gözaltına alındı. Avukatların arasında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi kurucu ve yöneticilerden Kılıç’ın da bulunuyor.
Raporları Erdoğan ve AKP Hükümetni rahatsız ediyordu
Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) OHAL döneminde ihraç edilen kamu görevlileri ile ilgili hazırladığı “Gelecek Karanlık” başlıklı son raporda çarpıcı görüşler ve iddialar yer almıştı.  Raporda OHAL KHK’lerinin Meclis’in ya da mahkemelerin denetimi dışında olduğu vurgulandı. Hükümetin KHK’lerle ihraç edilen kamu görevlilerinin “terör örgütüyle aidiyeti, iltisakı ya da irtibatı” bulunduğu şeklinde genel bir gerekçe sunmakla yetindiği ifade edilen raporda ihraç edilen hiçbir kamu görevlisine bireysel bir gerekçe sunulmadığının altı çizildi.
Raporda ihraçların çok büyük bir kısmının keyfi, adaletsiz veya siyasi saiklerle yapıldığına dair endişeler olduğu belirtilen raporda, “KHK’lerle ‘terörist’ olarak yaftalanarak ihraç edilenlerin birçoğu başka bir iş bulamadı. Bazıları aileleriyle birlikte, işlerine bağlı konut ve sağlık hizmeti desteklerini kaybettiler. Pasaportları da iptal edildiği için, yurtdışında da iş arayamıyorlar” denildi. İhraç edilenlerin başvurabilecekleri mahkeme olmadığını ve AİHM’nin de buna rağmen iç hukuk yollarının tüketilmesi şartını aradığı kaydedilen raporda 16 Mayıs’ta üyeleri atanan OHAL Komisyonu’nun ise bağımsız olmadığı ve 2 yıllık görev süresi içinde günde yüzlerce başvuruya ilişkin karar vermesi gerekeceği vurgulandı.
İhraçlarda sebep Digiturk abone iptali ve Bankasya’ya para yatırma
Raporda ihraç edilen 100 binden fazla kamu görevlisi olduğunu ve bunların yaklaşık 33 bininin öğretmen, 24 bininin polis, 8 bininin TSK mensubu, 6 bininin doktor ve diğer sağlık çalışanı, 5 bininin akademisyen, 4 binden fazlasının hâkim ve savcı, 3 binden fazlasının da Başbakanlık ve bağlı kuruluş çalışanlarından oluştuğu anlatıldı. Raporda “hükümeti eleştirenler ve muhalif duruş izlenimi uyandıranların” da ihraç edildiği ifade edildi. İhraçların devleti korumaktan öte kamu çalışanlarının hükümete sadık olmalarının güvence altına alınmasına yönelik olduğu savunulan raporda İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıklarının görüşme teklifini reddettiği, Adalet ve Sağlık Bakanlıkları yetkilileriyle ise görüşme yapıldığı anlatıldı. Rapora göre Adalet Bakanlığı yetkilileri ihraçların kişilerin “terör” örgütüyle bağlantısı bulunduğunu ortaya koyan ve illa suç teşkil eden bir fiil olmasa da somut ve söz konusu kişilerin “töhmet altında bırakan” hareketlerine dayanılarak gerçekleştirildiğini ifade etti.
Yetkililer, kişilerin hangi sebeplerden ötürü ihraç edildiklerine ilişkin olarak Gülen’in Ekim 2015’teki çağrısının ardından Digiturk aboneliklerini iptal edenleri ve Bank Asya’ya para yatıranları örnek gösterdi. Bakanlık yetkilileri, bu örnekler dışında, diğer binlerce ihraca neden teşkil edecek bireysel fiillere dayalı başka bir gerekçe sunmadı. Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise hangi kıstaslara göre ihraç edildiklerine dair bir açıklamada bulunmadı ancak 15 Temmuz’da yaralananları tedavi etmediklerini ifade ettikleri doktorları örnek gösterdi.