[Analiz: Sefer Can]
15 Temmuz ‘Allah’ın lütfu’ kontrollü darbe girişiminden sonra bir KHK Cumhuriyeti’ne dönüştük. Hayatımızın her parçasını kararname görünümlü kanunlar dizayn ediyor. Meşhur şampuan reklamı gibi ‘yıkıyorum, çıkıyorum’. Eskiden neydi öyle? Önce tasarı ya da teklif hazırlanacak, gerekiyorsa uzman desteği alınacak. Meclis’e sunulacak; muhtevasına göre plan-bütçe, adalet ve/veya anayasa komisyonlarının süzgecinden geçecek. İlgilendirdiği alanın ihtisas komisyonuna gidecek. Diyelim ki Milli Eğitim Komisyonu… burada günlerce tartışılacak. Genel Kurul’a inecek, son hali orada verilecek. Bütün bu süreçlerden kamuoyu haberdar olduğu için sivil toplum gerektiğinde müdahil olacak. Bitmedi, kanun olsa Anayasa Mahkemesine gidilebiliyor, uğraş dur! Şimdi akşam yatıyoruz; sabah kucağımızda nur topu bir kanunla uyanıyoruz. Kış lastiği standartları hakkında da çıkıyor, evlendirme programlarını yasaklamak için de. İsviçre çakısı yanında halt etmiş, her işe yarıyor.
TBMM bütün yetki ve fonksiyonlarını Saray’a devretmiş durumda. O kadar vekili, danışmanı, yüzlerce yardımcı personeli vs niye besliyoruz. Başkanlarına oda ve makam arabası verilen onlarca komisyon israftan başka bir şey değil. Parlamentonun bir adı da ‘yasama organı’ ama yasayamıyor! İktidar partisi ve yeni ortak MHP neyse de CHP o koltuklarda oturmayı nasıl sindiriyor? Ülkenin bir meclisi varmış ve kendileri de parlamentermiş gibi rol yapmaya devam ediyorlar. Laf aramızda başarıyorlar da. İyi bir kurguyla kameraya alınsa Oscar’lık performans gösteren vekiller az değil. Bir kararnameyle Meclis’i kapatsalar fena olmayacak. Kim engel olabilir? ‘KHK’ların belli bir sürede TBMM’de onaylanması gerekir’ diyenlere gülün geçin. 22 KHK’dan sadece beşi onaya sunuldu, 17’sinin süresi içinde TBMM onayından geçmediği için hükümsüz hale gelmesi gerekiyor. Yürürlükten kalkmadığını göre parlamento etkisiz eleman demektir; matematikteki ‘sıfır’ yani.
Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) ne gerek var. O kadar zahmet edip, sınav mülakat- yapıyorlar, staj aşamasına gelmiş 200 hakim savcı adayı kararnameyle kendini kapının önünde buluyor. Bu HSYK’nın hem de 15 Temmuz’dan sonra 200 ‘FETÖ’cüyü gözden kaçırma ihtimali sıfır. Referandumdan önce söylediğim kehanet gerçekleşiyor. Ulusalcılarla yargı üzerinde kurdukları ortaklığa da artık güvenmiyorlar. Anayasa değişikliğinden sonra HSYK’yı yenilemek üzere süreç başlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Grubu tamamını seçecek. Kamudan solcuların da kökünü kazıdılar, sıra kemküm eden İslamcılarla, kendilerini iktidarın asıl sahibi gören ulusalcılarda. İlk işaret stajyer hakimlerin KHK ile atılması, arkası gelecek.
Radyo Televizyon Üst Kurulu da anlamsız kurumlardan biri. Ulusal televizyonlardan yerel kanallara kadar açma kapatma yetkisi Saray’da. Evlilik programları da KHK ile kaldırıldı. RTÜK üyeleri ballı maaş ve son model makam arabalarından ayrılamıyor herhalde. Evlilik programlarını seyretmem, pek matah bir şey olmadıklarını da düşünüyorum. Ama bunu da kanunla yasaklamayın, orada durun. Yıllarca jakobenlikle eleştirdikleri insanların koltuğuna oturunca, halkın neyi seyredip neyi seyretmeyeceğine karar vermeye başladılar.
HSYK, Meclis, RTÜK dahil bütün kurumlar kapatılsın. Fiili durum hukuki hüviyete kavuşturulsun! (Devlet Bahçeli gibi konuştum…) Ciddiyim, Bin elli odalı Saray’a yeterince danışman alınsa devlet müthiş tasarruf eder. Biraz aceleciyim galiba, başkanlık tam yürürlüğe girdiğinde, kararname cumhuriyeti iyice keskinleşecek. O günlerde iki kurum ayakta kalacak, Saray ve istihbarat örgütü. Savunma Bakanlığındaki fırın işçisi ve TBMM’deki sıvacıyı bulan ama haber aldığı darbeyi önlemeyen istihbarat örgütü. Lütfun asıl kaynağı orası galiba.
Ha bir de güçlü bir psikiyatr kadrosu gerekecek. Hezeyan çizgisini aşmış paranoyayı tedavi etmek kolay olmayacak. Kırk elekten geçirilmiş 19 cumhurbaşkanlığı koruması açığa alındı. 10 bine yakın emniyet görevlisi aynı akıbeti paylaştı. Suç olmayan ‘suçların’ hiç birini işlememişler üstelik. Ne Bank Asya, ne okula çocuk, ne gazete aboneliği, hatta ByLock bile yok. Bir ‘imam’ın evinde hem de şifresiz karta yüklenmiş halde isimleri ele geçirilmiş. Bu kadar yaşanandan sonra inanılacak senaryo değil. Lakin akıl devreden çıkınca herşey serbest. Vicdan mı? İntihar eden polisin hesabı mı? O kavramlar ülkeyi terk edeli çok oldu…
(TR724)
TBMM bütün yetki ve fonksiyonlarını Saray’a devretmiş durumda. O kadar vekili, danışmanı, yüzlerce yardımcı personeli vs niye besliyoruz. Başkanlarına oda ve makam arabası verilen onlarca komisyon israftan başka bir şey değil. Parlamentonun bir adı da ‘yasama organı’ ama yasayamıyor! İktidar partisi ve yeni ortak MHP neyse de CHP o koltuklarda oturmayı nasıl sindiriyor? Ülkenin bir meclisi varmış ve kendileri de parlamentermiş gibi rol yapmaya devam ediyorlar. Laf aramızda başarıyorlar da. İyi bir kurguyla kameraya alınsa Oscar’lık performans gösteren vekiller az değil. Bir kararnameyle Meclis’i kapatsalar fena olmayacak. Kim engel olabilir? ‘KHK’ların belli bir sürede TBMM’de onaylanması gerekir’ diyenlere gülün geçin. 22 KHK’dan sadece beşi onaya sunuldu, 17’sinin süresi içinde TBMM onayından geçmediği için hükümsüz hale gelmesi gerekiyor. Yürürlükten kalkmadığını göre parlamento etkisiz eleman demektir; matematikteki ‘sıfır’ yani.
Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) ne gerek var. O kadar zahmet edip, sınav mülakat- yapıyorlar, staj aşamasına gelmiş 200 hakim savcı adayı kararnameyle kendini kapının önünde buluyor. Bu HSYK’nın hem de 15 Temmuz’dan sonra 200 ‘FETÖ’cüyü gözden kaçırma ihtimali sıfır. Referandumdan önce söylediğim kehanet gerçekleşiyor. Ulusalcılarla yargı üzerinde kurdukları ortaklığa da artık güvenmiyorlar. Anayasa değişikliğinden sonra HSYK’yı yenilemek üzere süreç başlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Grubu tamamını seçecek. Kamudan solcuların da kökünü kazıdılar, sıra kemküm eden İslamcılarla, kendilerini iktidarın asıl sahibi gören ulusalcılarda. İlk işaret stajyer hakimlerin KHK ile atılması, arkası gelecek.
Radyo Televizyon Üst Kurulu da anlamsız kurumlardan biri. Ulusal televizyonlardan yerel kanallara kadar açma kapatma yetkisi Saray’da. Evlilik programları da KHK ile kaldırıldı. RTÜK üyeleri ballı maaş ve son model makam arabalarından ayrılamıyor herhalde. Evlilik programlarını seyretmem, pek matah bir şey olmadıklarını da düşünüyorum. Ama bunu da kanunla yasaklamayın, orada durun. Yıllarca jakobenlikle eleştirdikleri insanların koltuğuna oturunca, halkın neyi seyredip neyi seyretmeyeceğine karar vermeye başladılar.
HSYK, Meclis, RTÜK dahil bütün kurumlar kapatılsın. Fiili durum hukuki hüviyete kavuşturulsun! (Devlet Bahçeli gibi konuştum…) Ciddiyim, Bin elli odalı Saray’a yeterince danışman alınsa devlet müthiş tasarruf eder. Biraz aceleciyim galiba, başkanlık tam yürürlüğe girdiğinde, kararname cumhuriyeti iyice keskinleşecek. O günlerde iki kurum ayakta kalacak, Saray ve istihbarat örgütü. Savunma Bakanlığındaki fırın işçisi ve TBMM’deki sıvacıyı bulan ama haber aldığı darbeyi önlemeyen istihbarat örgütü. Lütfun asıl kaynağı orası galiba.
Ha bir de güçlü bir psikiyatr kadrosu gerekecek. Hezeyan çizgisini aşmış paranoyayı tedavi etmek kolay olmayacak. Kırk elekten geçirilmiş 19 cumhurbaşkanlığı koruması açığa alındı. 10 bine yakın emniyet görevlisi aynı akıbeti paylaştı. Suç olmayan ‘suçların’ hiç birini işlememişler üstelik. Ne Bank Asya, ne okula çocuk, ne gazete aboneliği, hatta ByLock bile yok. Bir ‘imam’ın evinde hem de şifresiz karta yüklenmiş halde isimleri ele geçirilmiş. Bu kadar yaşanandan sonra inanılacak senaryo değil. Lakin akıl devreden çıkınca herşey serbest. Vicdan mı? İntihar eden polisin hesabı mı? O kavramlar ülkeyi terk edeli çok oldu…
(TR724)