AKP’Lİ ÖZDAĞ: İKTİDAR, 28 ŞUBAT’I TERSİNDEN TEKRAR ETTİ

Eski AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, iktidarların vazifesinin mazeret üretmek olmadığını belirterek, sert eleştiriler getirdi. 28 Şubat’ın baskı siyasetinin ne kadar kötü olduğunu gösterdiğini ifade eden Özdağ, “O tecrübe bize en demokrat, en özgür, en insan haklarına saygılı düzeni kurdurmayı sağlamalıydı. Ama 28 Şubat tersinden tekrar edildi.” dedi.

Selçuk Özdağ, söz konusu açıklamaları kişisel Twitter hesabından yaptı. Eleştirilerini 13 maddede sıralaayan Özdağ, başta iktidarların vazifesinin mazeret üretmek olmadığını belirtti.

Sorumlu siyaset bir problem ortaya çıktığında ‘nerede hata yaptık’ diye düşünmesi gerektiğini vurgulayan Özdağ, Batı’da böyle yapıldığını hatırlattı.

Özdağ’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:

Bizde siyasetçi ‘komplo kurdular’ diyerek sorumluluğu atar

“Bizde siyasetçi kendini la yüsel görür, kendine hata, kusur yakıştırmaz. Nerede hata yaptım yerine bize komplo kurdular diyerek sorumluluğu görünmez odaklara yükler. Geldiğimiz noktanın birinci, belki de biricik sebebi budur.

Türkiye son otuz yılda büyük tecrübeler yaşadı. 28 Şubat’ta toplumun bir kesimi ezildi. Vatandaşın kararlılığı 28 Şubat’ı püskürttü. Ardından o günün mağdurları iktidar oldu. Bu defa toplumun başka kesimleri mağdur edilmeye başlandı. Hâlbuki ders alınmalı değil miydi?

28 Şubat, baskı siyasetinin kötülüğünü göstermişti

28 Şubat bize baskı siyasetinin ne kadar kötü olduğunu göstermişti, o tecrübe bize en demokrat, en özgür, en insan haklarına saygılı düzeni kurdurmayı sağlamalıydı. Ama 28 Şubat tersinden tekrar edildi.

​Şimdi toplumun sağındakiler de solundakiler de aynı tecrübeye sahipler, hep beraber demokrasiden uzaklaşmanın, farklılıklara hoş görü göstermemenin, siyaseti hukukun üstüne çıkarmanın bize hangi acılar yaşattığını biliyoruz.

Hepimiz aynı cendereden geçtik. Bunun bize hoşgörüyü, barış siyasetini, bir arada yaşama şuurunu öğretmesi gerekir. Farklılıklarımızla, renklerimizle, bir arada yaşamanın güzelliğini görmemiz gerekir.

Ortada hakemlik yapacak bir hukuk ve yargı düzeni yoksa…

Bizi kabileleştiren, bizi bizle dövüştüren hiç bir siyaset meşru değildir. Kavga eden bir toplum problemlerini çözemez. Hele orada hakemlik yapabilecek bir hukuk ve yargı düzeni yoksa o ülkenin sonu felakettir.

​Şu yaşadıklarımızdan siyasetten bağımsız bir yargı, din haline getirilmemiş bir parti anlayışı ve liderlere insanüstü vasıflar isnat etmeyen bir siyaset biçiminin gerekliliğini çıkaramamışsak yaşadıklarımızdan hiç ders almamışız demektir. İşte asıl felaket budur!”