24 Haziran’ın Cezaevi Planı: Bahçeli, Çakıcı ve Adamlarından Ne İstiyor?

HABER YORUM | ERMAN YALAZ

24 Haziran erken seçim kararının taşlarını döşeyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Beştepe güdümlü politikalarıyla milliyetçi ve ülkücü camiayı şaşırtıyor. Partisinin broşürlerini bile AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a açan Bahçeli, ısrarla cezaevindekilere ‘af’ talebinde bulunuyor.
Twitter hesabında yazdığı mesajlarında ‘ülkü ve ülke sevdalısı olan davalarının göze kara yiğitleri Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’ diye tanımladığı isimlerden Çakıcı’yı tutuklu olduğu ve tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti.
ÇAKICI’NIN AF MEKTUBU
Alaattin Çakıcı önceki gün (Salı) Bahçeli’nin başlattığı ‘af ‘ çıkışında çıtayı bir üst kulvara taşıyarak, kendisine (cumhurbaşkanına) hakaret ettiği için 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı Tayyip Erdoğan’a hitaben bir mektup yazdı. ‘Affı kendim için istemiyorum’ dediği mektubunda çakıcı şöyle seslendi Erdoğan’a; “Sayın Cumhurbaşkanım beni sevmiyorsunuz, ben de sizi sevmiyorum ama devletin başında kaldığınız sürece makamınızı ve devletimizi sevmek onur ve benim için bir şereftir. Ben öpülecek eli öperim, öpülmeyecek ele de tüküren bir adamım,  kimseden rica dilemedim ömrümde, şu an kendi adıma hiçbir türlü AF istemiyorum, Eğer çıkardığınız afta Alaattin Çakıcı muaftır ibaresini yasal olarak ekleyiniz. Ama bu konuyla ilgili sizden rica ediyorum milletin önünde Bürokraside rica, astın üste emridir, Lütfen bu rica kelimesini yanlış anlamayın teşekkür mahiyetinde Size rica ediyorum.”
BAHÇELİ’NİN ZİYARETİ VE ÇAKICI’NIN HASTANE GÜNLERİ
Kulağı delik, cezaevi ve hukuk dünyasını yakından bilen bir arkadaşımı dinleyince Bahçeli’nin başlattığı pandomimin giderek derinleştiği fikri oluştu bende. Bilgileri alt alta sıraladım. Hatırlayalım. 12 Nisan 2015 günü Bahçeli twitter hesabında yazdığı mesajlarıyla af tartışması başlattı. ‘PKK ve F..ö , terör ve  tecavüz suçları dışında kalan kader mahkumları’ dediği kitleye af istedi. 100 binden fazla insanı ilgilendiren bu af meselesinde Başbakan Binali Yıldırım ve Erdoğan’ın ‘gündemimizde yok’ açıklamasına rağmen yoluna devam etti. Altı gün önce yani 23 Mayıs’ta Alaattin Çakıcı’yı rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde ziyaret etti. Çakıcı, sağlık gerekçesiyle Kırıkkale Keskin T Tipi Cezaevi’ne nakledilmişti. Bahçeli’nin ziyaretinden 5 gün önce, yani 18 Mayıs’ta Çakıcı  sağlık sorunları nedeniyle Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne kaldırıldı, burada özel bir odada tedavisine başlandı. Önceki gün ise Çakıcı, hem Bahçeli’ye övgüler düzdüğü hem de ‘Sorumsuz Sultan’ dediği Erdoğan’a ‘affı çıkar’ çağrısı yaptığı o mektubu yazdı.

‘MİLADI DOLMUŞ BUDA KILIKLI EFENDİ’DEN ‘TÜRKMEN BEYİ’NE
Buraya kadar akış normal gözüküyor. Ancak bundan sonraki bilgiler ve açıklamalar işin içinde iş var dedirtiyor. Birinci madde şu; Bahçeli’nin af çıkışından sonra  ‘Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz gibi kardeşlerimizi çürümeye terk etmek ne kadar adildir?’ dediği Çakıcı ile ilişkisi sorunlu. Örneğin 12 Eylül 2015 günü Bahçeli’ye “Sen kimsin? 1980 öncesi ne hizmet yaptın? Hapishanede yıllarca mı yattın? Bir ülkücüye cezaevlerinde 1 TL’mi gönderdin? (…) Miladı dolmuş, yürüyen Buda  kılıklı efendi..” diye hitap ediyordu. Çakıcı’ya göre Devlet Bahçeli, ‘Türkmen Beyi’, Bahçeli’ye göre Çakıcı ‘Ülkücü Kardeş’.. Şimdi sarmaş dolaşlar yani. İşler durulmuşa benziyor!?
İkinci başlık; aynı manzara Erdoğan cephesinde de var. 12 Haziran 2016’da o dönem  Edirne F Tipi Cezaevi’nde iken Cumhurbaşkanı, eski Adalet Bakanı ve Cumhuriyet savcısına hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davadan toplam 3 yıl 7 ay hapis cezasına mahkum oldu. Erdoğan’a hakaretten  10 ay ceza aldı.
İL BAŞKANLARININ ZİYARETİ
Üçüncü husus Bahçeli’nin af çıkışından sonra yaşananlar. Bu kısım kamuoyu ile çok paylaşılmadı ama Bahçeli, Çakıcı’yı ziyaretinden bir gün önce Çakıcı’yı ziyaret için hastaneye Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ ve Başdanışmanı Murat Taner’i göndermişti. AKP ve Saray cephesi bu ziyaretlerin neresinde peki? Hasta tutukluların cezaevlerinden hastanelere bile sevk edilmediği OHAL Türkiyesi’nde elini  kolunu sallayarak tutuklu bir mafya liderini ziyaret gidebildiklerine göre o cephe de çalışıyor.
Bahçeli ve Erdoğan cephesinin kan uyuşmazlığı yaşadığı bu ülkücü tayfa ile ne işi olabilir ki? Birbirine tamamen zıt bu düşman kutupların ortak iş tutmasının bir anlamı olmalı. Büyük bir ihtimalle seçim kaybetme kaygısıyla daha büyük tezgahlar konuşuluyor ve bu ilişkiler ağı da puzzel’ın bir parçası.

24 HAZİRAN VE 8 TEMMUZ CEZAEVİ İSYANLARI
Olayları yakından takip eden kaynağım asıl başka bir soruyu gündeme getirdi ve ciddi bir uyarıda bulundu; asıl pazarlık Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’ın tutuklu adamları… 24 Haziran ve 8 Temmuz’un seyrine göre Bahçeli’nin ‘Ya 10 gün kala isyan çıkarsa’ dediği sözlerin hayata geçirilmesi pazarlığı yapılıyor. Yani cezaevlerinde isyan adıyla kaos, belki KHK ile akla gelmedik şeyleri planlanıyor.  Açık kaynak bilgilerine göre İstanbul, Ankara, İzmir’de ‘mafya operasyonu’ adıyla yapılan Emniyet Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüklerinin operasyonlarıyla Çakıcı’nın 33, başka mafya çetelerinin onlarca elemanı gözaltına alınmış üç beş ay içinde. Birçoğu da tutuklanmış. Başka hangi organize suç çeteler, ülkücü mafya kılığıyla cezaevlerine alındı yakından takip edilmeli.
‘İzmir Şakran, Ankara Sincan, İstanbul Silivri cezaevlerinde ülkücü adıyla hapis yatmakta olan ya da son operasyonlarla cezaevine girenlerin hangi koğuşlara kimlerin yanına yerleştirildiğine dikkat edilmeli!’ diyor kaynağım. Çakıcı’nın adamlarından bir kaç ismin yakın koğuşa gelmesiyle rahatsızlıklarını cezaevi yönetimlerine, avukatlarına, yakınlarına iletenler olmuş.
HEDEFTE KİMLER VAR?
AKP’nin derin kulislerine de konu olmuş mevzu. Seçimi kaybetme riskine karşı kullanılacak kozlardan biri ‘af’ istenen cezaevleri. Müebbet hapis alanlar, emniyetçiler, askerler, albaylar, cemaatin önemli isimleri dedikleri bürokratlar ve kişiler hedefte. ‘24 Haziran’ın öncesinde ya da 8 Temmuz öncesinde bir cezaevi isyanı senaryosu ile KHK üzerinden seçim iptal edilir mi’ tartışması bile yaşanmış. Bu tartışmalarda ‘tohumuna para mı saydık’ diyen bir cellat ruhlu niyetlerini açık etmiş.  Ülkücü mafya adıyla katiller cezaevine yerleştiriliyor, ya da mevcutlar yer değiştirilerek hedef kişilere yakınlaştırılıyor.
Cezaevinde kan akıtmayı düşünen bu ekiple Alaattin Çakıcı’nın kanı ne kadar uyuşuyor bilmiyoruz;  ancak bildiğimiz bir şey var ki Bahçeli, 3 Kasım 2016’tan beri Saray’ın emrinden hiç çıkmadı. Saray da kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır. İddiaları ciddiye almak gerekir. Masum insanları bir de cezaevinde isyan adıyla hedefe koymalarına, ülkücü-mafya vs deyip koğuşlarda isyan ve katliam provaları yapmalarına kimse göz yummamalı.
(tr724)