English Pen: Fevzi Yazıcı Unutulmasın!

Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde English PEN’in kampanyası çerçevesinde Fevzi Yazıcı hakkında bir yazı yayımlandı.
Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Dünyada en çok gazetecinin tutuklu olduğu Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri uluslararası bir gündem oluşturuyor. Bu çerçevede basın ve ifade özgürlüğü konusunda kampanyalar düzenleniyor. English PEN’in Dünya Basın Özgürlüğü Günü için düzenlediği kampanya Türkiye’ye de odaklanıyor. English PEN başkanı Philippe Sands, P24’ün her yıl Basın Özgürlüğü Günü çerçevesinde düzenlediği Mehmet Ali Birand konuşmasını yapacak ve konuşmayı Ahmet Altan’a adayacak.
Türkiye’deki 179 tutuklu gazetecinin hatırlatıldığı kampanya çerçevesinde Kronos yazarı Can Bahadır Yüce de English PEN için üç müebbet cezasına çarptırılan tasarımcı Fevzi Yazıcı hakkında bir yazı kaleme aldı.
KAFKAESK BİR DAVA
Geçen son birkaç yılın basın ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye’nin en karanlık sayfalarından biri olduğunu hatırlatan yazıda, Fevzi Yazıcı’nın davasının da Cumhuriyet Gazetesi ve Altan Kardeşler davaları gibi Kafkesk bir içeriğe sahip olduğu anlatılıyor.
Temmuz 2016’dan bu yana hapiste olan Fevzi Yazıcı, Türkiye’de basının görsel yüzünün değişiminde önemli bir rol oynamış, önce Yeni Yüzyıl ardından Zaman gazetelerindeki sayfa tasarımlarıyla pek çok ödül almış ve uluslararası arenada tanınan bir görsel yönetmen. Üç müebbet cezasına çarptırılmasına neden olan suçu ise gazetenin reklam toplantısına katılmak suretiyle “anayasal düzeni yıkmaya çalışmak”.
ABİDİN DİNO, ZEHRA DOĞAN, FEVZİ YAZICI…
Can Bahadır Yüce, Türkiye tarihinde ifade özgürlüğü alanındaki karanlık dönemler denince genellikle şair ve yazarların akla geldiğini ama görsel sanatlar alanında önemli isimlerin de özgürlüklerinin kısıtlandığını hatırlatıyor. Abidin Dino’nun sürgün hayatı akla gelen ilk örneklerden. Fevzi Yazıcı gibi, ressam Zehra Doğan da hâlâ hapiste.
Silivri’de tek kişilik koğuşta kalan 46 yaşındaki Yazıcı’nın en üretken zamanlarını bir hapishane hücresinde geçirdiğini ifade eden Yüce, mafya liderlerinin, tecavüzcülerin, teröristlerin serbest kaldığı davaların yanında Yazıcı’nın davasının ve aldığı cezanın absürtlüğüne dikkati çekiyor.
Yüce yazısında dünyayı hapisteki diğer gazeteciler gibi Fevzi Yazıcı’yı da unutmamaya çağırıyor.
Fevzi Yazıcı’nın özgür dünyaya son mektubunda yer alan “Rahat bırakın memleketin sanatçılarını ve gazetecilerini Allah aşkına…” cümlesinin hatırlatıldığı yazıyı Can Bahadır Yüce şöyle bitiriyor:
“Fevzi Yazıcı’nın sözlerinin yankısı, içinden geçtiğimiz karanlığı ve çaresizliği özetliyor.”