YORUM | TARIK TOROS
Uzun zamandır;
-AKP anayasayı çiğniyor
-Yasaları hiçe sayıyor
..gibi cümleler kurmuyorum.
Çünkü artık bu, işin tabiatı oldu.
Ülkeyi yönetmek gibi bir dertleri yok.
Kendi yaptıkları anayasaya, kanunlara dahi uymuyorlar.
“Kanun hükmünde kararname” bunun için var.
Günlük yasa çıkarıyor, bir günü bir gününü tutmayan uygulamalarla yürüyorlar.
Bir “anayasa”, bir “kanunlar kitabı” yapsalar dahi…
Bunu daha ilk haftalarda çiğnerler.
Onun için;
Anayasa yapmak, kanun çıkarmak istemiyorlar.
Anı yaşamak, günlük yasa çıkarmak en güzeli.
Bugüne kadar elde ettikleri avantajı hiç bırakmadıkları için…
Bunu da bırakamazlar.
En bariz özellikleri, kuralsızlık ve karaktersizlik.
Haliyle;
-Böyle bir şey olabilir mi?
-Bu anayasada var mı?
-Kanunları çiğniyorlar!
..gibi muhalefet söylemlerini duydukça tüylerim diken diken oluyor.
**
Lakin muhalefet…
Potansiyelinin ve becerisinin çok çok üzerinde bir hamle yaptı.
Onu da kabul edelim.
Mükemmel bir hareket.
Ve fakat;
Ülkedeki mevcut muhalif siyasetin olağan akışına uymayan bir hareket.
Bu kadar şaşırtması da bundan.
İYİ Parti’nin, “Ne oldu? Çalışmadığınız yerden mi geldi?” tweet’i önemli.
AKP, bilebildiğim kadarıyla ilk kez 90’dan gol yedi.
**
Dokunulmazlıkları kaldırarak başta Selahattin Demirtaş ve Enis Berberoğlu olmak üzere yığınla milletvekilinin hapse girmesine neden olan CHP…
Yenikapı mitingine katılarak (OHAL’e hayır dese de) OHAL uygulamalarına moral destek veren CHP…
Önceki seçimde yanlış aday gösteren CHP…
AKP ile koalisyon pazarlığı dahi yapan CHP…
Nasıl olduysa, kimsenin aklından ucundan bile geçmeyen bir manevrayla, Saray duvarlarında tabakların patlamasına yol açtı.
**
Ülke siyasetinin gidişatına dair bir beklentim yok.
Sonraki hayatımda Türkiye için oy vermeyi de düşünmüyorum.
Ülkenin, tam demokratik, hukukun üstünlüğünü esas alan, fikir ifade hürriyeti olan, hür basını olan, özgürlükçü bir sisteme kavuşacağına inancım da yok.
Baskı uzun sürmez. Bitecek, gevşeyecek bu. İçeridekiler de çıkacak.
Ülke, en fazla “eski normaline” dönecek.
İlk planda en büyük arzum da bu.
Mevcut zulümleri dindirecek, zalimleri sahneden indirecek ihtimal var mı, ona bakıyorum.
Seçimler sabote edilmezse…
(..ki böyle bir risk var. Kaybedeceğini gören harp çıkarıp erteler. Her şeyi yapabilir, onun için ölüm-kalım savaşı çünkü.)
AKP karşıtları basit doğrular etrafında birleşip ülkeyi eski ayarlarına döndürebilir.
Bunun iki yolu var.
BİRİNCİSİ: İsmi dolaşan belli başlı, kamuoyu desteği olan adayların önünü açıp ilk turda oyları dağıtıp onları yarıştırmak. İkinci turda ise AKP adayının karşısında birleşmek.
İKİNCİSİ: Çok partili bir Meclis oluşturup ve bunu adeta “kurucu meclis” gibi çalıştırarak, sistemdeki denge-denetim mekanizmalarını devreye sokmak. Erklerin ayrılığını temin etmek.
Değilse, geçmiş olsun.
**
Son not: Bu yazıyı kaleme alırken, ülke siyasetinin tek gündemi Abdullah Gül’dü. 7 yıl, noter ötesi bir cumhurbaşkanlığı dönemi oldu. Dönemin taşlarını döşeyen iradeye tek itirazı olmadığı gibi, muhaberat devletinin, proje mahkemelerin altında imzası var. Son Çankaya resepsiyonunda “partime döneceğim” dedi, döndürmediler. Eşi “intifada” başlatıyordu, başlatmadılar. Öncesinde, bizzat Erdoğan büyük kazık atmış, ikinci kez aday olmasın diye yasaya madde koymuş, sonra bunu Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. Ta o günlerden karnı şiş. Yaklaşık dört senedir, ülkede olan bitene dair dişe dokunur yorumu, çıkışı yok. Cengiz Çandar’a Erdoğan’la Gül’ün farkını sormuşlar şu cevabı vermiş, “Bir sokakta iki kişi kavga ediyorsa Erdoğan gider o kavgaya karışır, Gül ise kavgayı görünce o sokağa girmez ve yolunu değiştirir.” Buyurun tartışın ama gülüp geçmeyin.
(tr724)