‘Neden Dünya Zulme Bu kadar Sessiz?’

Seçkin Ergün | Ottowa

Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerine Kanadalı parlamenterler tepki gösterdi. Kanada Parlamento binasında düzenlenen bir panelde konuşan muhalefetteki Green Party lideri Elizabeth May, “Türkiye hükümetinin bu tavrı karşısında gerçekten dehşete düşmüş durumdayım. Bu konuda sesimizi daha çok çıkartmamız gerekir” dedi. Uluslararası İnsan Hakları Komitesi Başkanı ve iktidardaki Liberal Parti üyesi Michael Levitt ise “Türkiye’deki bu baskı durumu çok büyük bir sorun. Bu konu hakkında benim ve bütün partilerden çalışan arkadaşlarımın çok büyük endişelerimiz var. Önümüzdeki günlerde bir şeyler yapmak için uğraşacağız” ifadelerini kullandı.
Kanada’nın başkenti Ottawa, önceki akşam önemli bir panele ev sahipliği yaptı. Anatolian Heritage Federation (AHF) tarafından düzenlenen ‘Türkiye’de Demokrasi, İnsan Hakları ve Özgürlükler’ konulu panelin moderatörlüğünü, Kanadalı insan hakları savunucusu David Kilgour yaptı. Panele Uluslararası Af Örgütü Kanada Genel Sekreteri Alex Neve, muhalefetteki Green Party lideri Elizabeth May, Kanada Parlamentosu Uluslararası İnsan Hakları Komitesi Başkanı ve iktidardaki Liberal Parti üyesi Michael Levitt ile çok sayıda iktidar ve muhalefet milletvekili katıldı. Kanada’nın en ünlü hukukçuları arasında yer alan Lorne Walman ise Toronto’dan video konferans ile bağlandı. AKP hükümetinin zulmüne maruz kalan iki kadın misafir de panele katılarak yaşadıklarını paylaştılar. Salonu dolduran 160 seçkin davetli, mağdur kadınların yürek burkan hikayeleri karşında adeta dehşete kapıldılar ve göz yaşlarını tutamadılar.
‘Dehşete düştüm’
“Türkiye hükümetinin bu tavrı karşısında gerçekten dehşete düşmüş durumdayım. Bu konuda sesimizi daha çok çıkartmamız gerekir” diyen Green Party lideri Elizabeth May, Türk devletinin yaptıklarını anlamakta zorlandığını söyledi. Yaşananların Türkiye’nin müttefiki ülkeler ve Birleşmiş Milletler açısından kabul edilemez olduğunu kaydeden May, “Biz de Türkiye’nin bir müttefik ülkesi olarak bunu kabul edemeyiz” dedi.

İnsan Hakları Komitesi Başkanı Levitt, Türkiye’deki süreç nedeniyle birçok ailenin parçalandığını, akademisyenlerin, medya çalışanlarının hatta öğrencilerin bile sebepsiz yere hapse atıldığını ifade etti. Türkiye’deki bu baskı durumunun çok büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Levitt, “Bu konu hakkında benim ve tüm partilerden milletvekili arkadaşlarımın çok büyük endişelerimiz var” dedi. Levitt mağdurları da dinledikten sonra önümüzdeki günlerde Türkiye’deki özgürlükler ve demokrasi için bir şeyler yapmak için uğraşacaklarını kaydetti.
Neden dünya bu kadar sessiz?
Uluslararası Af Örgütü’nün Kanada Genel Sekreteri Alex Neve, geçen yıl tutuklanan Türkiye temsilcileri Taner Kılıç dosyasından yola çıkarak hukuksuz tutuklamaları eleştirdi. Taner Kılıç’ın Haziran 2017’de Bylock kullandığı iddiası ile tutuklandığını hatırlatan Neve, Amnesty International’ın 57 yıllık tarihinde şimdiye kadar böyle bir olayın yaşanmadığını kaydetti. Türkiye’nin en çok gazeteciyi tutuklama konusunda dünyada birinci olduğunu söyleyen Neve, “Ama maalesef Türkiye için uluslararası alanda yeteri kadar bir eleştiri ve farkındalık yok. Neden Kanada ve dünyanın geri kalanı bu kadar sessiz? Neden ülkeler bir farkındalık yaratmak için bu kadar isteksiz? Neden bu kadar az aksiyon var” diye konuştu.
Kanada hükümeti mağdurlara sponsor olsun
Hukukçu Lorne Walman ise Türkiye’den gelerek sığınma talebinde bulunan kişilerin başvurularının, büyük çoğunlukla Kabul edildiğini ancak bazı hakimlerin olayların ciddiyetini tam kavrayamadıkları için başvuruların bir kısmının reddedilmesinden yakındı. Walman Kanada hükümetine bu insanlar ülkeden ayrılmak zorunda olmadan önce onların dosyalarını titizlikle inceleme çağrısında bulundu. Aile birleşimi için işlem süresinin çok yavaş olduğuna da dikkat çeken Walman, “Bunun için bir şeyler yapılması gerekiyor” dedi. Walman, Türkiye’de veya üçüncü ülkelerde olan mağdurlara Kanada hükümetinin sponsor olması gerektiğini de vurguladı.
Otoriterleşme Gezi Parkı’nda başladı
Houston Rice University’den siyaset bilimci Dr. A. Kadir Yıldırım ise Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en başından beri merkezi odaklı bir düzen kurmaya çalıştığını ve bu konuda rakiplerini eleyerek başarılı olduğunu belirtti. Erdoğan’ın otoriter eğiliminin 2013’teki Gezi Parkı olaylarıyla belirgin olarak ortaya çıktığını söyleyen Yıldırım, bu eğilimin 17 Aralık 2013’te patlak veren yolsuzluk ve rüşvet skandalının ardından hız kazandığını ve 2016 darbe girişimiyle beraber zirveye çıktığını anlattı. Yıldırım, Türkiye’de medyanın devlet tarafından kontrol edildiğini de sözlerine ekledi.
İnsan hakları savunucusu David Kilgour panelin sonunda AKP zulmüne maruz kalan kitlelerin başında gelen Hizmet Hareketi hakkındaki düşüncelerini paylaştı. Şubat ayında Gürcistan’a gittiğini ve mağdurlarla görüştüğünü anlatan Kilgour, orada 9 ay süreyle haksız yere hapiste tutulan öğretmen Mustafa Çabuk’un tahliyesine ve öğrencilerinin onu karşılamasına tanık olduklarını ve çok etkilendiğini söyledi.
Büyükelçiliğin engelleme girişimi başarısız oldu
Öte yandan Türkiye’deki hukuksuzlukların Kanada’da gündeme gelmesi Dışişleri Bakanlığını rahatsız etti. Ottawa Büyükelçisi Selçuk Ünal, panelin yapılmasını engelleme konusunda başarısız olunca, Türkiye-Kanada Dostluk Grubu üyesi parlamenterlere bir yazı yazarak sitemde bulundu. Ünal, panelin düzenlenmesinden çok dostluk grubu üyelerinin panele destek veriyor olmasının kendisini hayal kırıklığına uğrattığı ifade etti.
(TR724)