Mor Beyinsizlik..

YORUM | ALPER ENDER FIRAT |

‘Bir kişinin ölümü trajedi, milyonların ölümü sadece bir istatistiktir.’
Tarihin gördüğü en zalim katillerden biri olan Stalin’in bu sözü, bugünkü Türk hukukunu ne kadar da güzel anlatıyor. Maalesef bugünün Türkiye’sinde bir kişinin maruz kaldığı hukuksuzluk trajedi, yüzbinlerin uğradığı hukuksuzluk ve zulüm sadece bir istatistikten ibaret. Hükümet arada bir “şu kadar yüz bin adam gözaltına alındı”, şu kadar bin insan tutuklandı, şu kadar yüz bin adam işten atıldı vs. gibi istatistikler açıklıyor.
Aylardır, yıllardır tutuklu olanlar hakim karşısına çıkıyor, dosya bomboş isnat edebilecekleri hiçbir suç bulamamışlar ama hakkında MİT raporu var. Fişlemenin anayasal suç olduğu Türkiye Cumhuriyetinde yüz binlerce insan fişlenmekle kalmıyor bu fişlenmekten başka bir delil olmaksızın hapis yatıyor, işinden atılıyor. Bir de bylock var!
Malumunuz telefonuna bir program yüklediği için on binlerce kişi hapis yatıyor, içeriğine bakmadan sadece ve sadece program yüklediği iddia edilerek hüküm giyenler var.
O da ne! Bu gerekçe ile tutuklananlar arasında on binlerce kişi meğer hiç bu programı yüklemeden, hatta hiç alakaları olmadan hapis yatıyormuş. İstatistiklere göre şu kadar insan şu kadar aydır şu kadar kötü şartlarda hapis yatmış, işten atılmış, işleri bozulmuş, aileleri perişan olmuş. Efendim meğer mor bir beyin varmış bunları kandırmış. Kendilerinde yine suç yok, bütün suç yine cemaatte, mor beyinde, bu beyinsizler ise her şart ve zeminde yine masum yine masum. 15 yıl iktidarda kalıpta kandırılmaktan başka bir suçu bile olmayan hükümet yapmışlar. Bu hükümet yine masum masum istatistikleri açıklıyor, şu kadar kişi boş yere hapis yatmış.
Bir talih kuşunun kendisini bulmasını ve tahliye olanlar istatistiğe girmek için ‘mor beyin’sizliğin kendisine vurmasını bekleyen binlerce insan var. Şimdi; şu kadar adamı atmıştık, bu kadar adamı geri işe aldık, şu kadar insan tutukluydu, talimat verdim hepsini bırakacaklar vs diye bir istatistik açıkladılar mı her şey hallolur.
Bu detayların, o rakamların içinde hangi hayatların nasıl karartıldığı, hangi evde ne acılar yaşandığı da Stalin ve rejiminin umurunda olmaz tabi ki.

Taner Kılıç’ın suçu ne?

İşte Taner Kılıç da o istatistiklerden sadece birisi. Hani şu Uluslararası Af Örgütünün Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Av. Taner Kılıç’tan bahsediyorum! Haziran 2017’den bu yana tutuklu, ama kesin olarak niye tutuklu olduğunu kimse bilmiyor. Telefonunda bylock yüklü olduğu iddiasıyla gözaltına alınmıştı, onun yanına eniştesini de bahane ederek tutukladılar.
Ama iki farklı bilirkişi raporuna göre telefonuna hiç bylock yüklenmediği kesin olarak tespit edilmesine rağmen tahliye edilmedi.
Taner Kılıç’ı da eniştesi Mehmet Kamış’ı da üniversite yıllarından tanırım. Akrabası yüzünden tutuklanmanın nasıl bir geri zekalılık olduğunu söylemeyeceğim ama İki ismin okul yıllarından beri fikir ayrılığı içinde olduğunu herkes bilirdi. Kılıç o zamanlar Zehra Vakfı ile temas halindeydi, tahmin ediyorum bu diyaloğunu hiç kesmedi. Zaten tutuklandıktan sonra Zehra Vakfının, kendisiyle alakalı böyle bir açıklaması da olmuştu. Üstelik Zehra Vakfı; özellikle 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra hükümet cenahına iyice yanaşmış bu yönde tavırlarını açık açık beyan etmişlerdi. 30 Mart, 10 Ağustos, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin hepsinde AKP’nin yanında yer aldılar. Yani Taner Kılıç’ın içinde bulunduğu gurup Hükümetin, hizmete açtığı savaşta hükümet tarafında saf tutmuştu.
Bununla birlikte Kılıç okul yıllarında insan hakları çalışmalarına büyük ilgi duyuyordu. Daha sonraki yıllarda da Mazlum-Der içinde aktif görevler üstlenmiş, ülkedeki insan hakları ihlallerine karşı ciddi çalışmalar yapmıştı. Beğenin beğenmeyin Taner Kılıç neredeyse 30 yıldır insan hakları aktivistiydi. Bu yüzden 28 Şubat sürecinde de evi basılıp gözaltına alınmıştı ama bugünkü yönetimin yaptığı gibi tutuklamamışlar, gözaltından serbest bırakmışlardı.
Taner Kılıç’ın son on yıldır da mülteciler ve mülteci hukuku alanında dünya çapında çalışmalar yaptığını, Birleşmiş Milletlerin ciddiyetle takip ettiği bir isim olduğunu duyuyordum.
Bence onun başını yakan şey AF örgütünün Türkiye’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili hazırlamış olduğu raporlar! Bir insan hakları örgütünün temel amacı da ülkedeki insan hakları ihlallerini gündem yapmak değil midir zaten! Ama ellerinde bylock dahil hiçbir delil yok. Telefonuna hiçbir zaman bylock yüklenmemiş ama mor beyinsizlik onun başına konmuyor.
Görüyorsunuz bugünkü rejim bir frankistein olmuş kendini besleyen herkesi bir bir yiyor.
(tr724)