YORUM | MAHMUT AKPINAR
AKP aslında uzunca süredir çöküşte. Adaletten, kalkınmadan, demokrasiden koptu ve bir dönüşüm geçirdi. Şimdi dönüşmüş, başkalaşmış hali kendini ve ülkeyi tüketiyor.
ERDOĞAN KAZANDIKÇA, AKP KAYBETTİ
AKP’nin çözülüş sürecini bir olayla başlatmak gerekirse milat Erdoğan’ın çok sesliliği bırakıp tek adam olma yönünde attığı adımlara bağlanabilir. 27 Nisan E-muhtırası Erdoğan’a tek adam olma yolunu açan dönüm noktasıdır. O muhtıra AKP için ne kadar tehditti, ne kadar Erdoğan’ı tek adam kılma stratejisinin adımıydı bilemiyoruz. Erdoğan’ın e-muhtırayı veren Büyükanıt’la Dolmabahçe’de görüşmesinden sonra AKP’nin otoriterleşme ve Erdoğan’ın malı olma süreci başladı. Erdoğan bu vakadan sonra “askere racon kesen, dindar bir adam” olarak topluma pazarlandı. Mağduriyet ve cesaret urbası ile kahramanlaştırılıp tek yetkili haline geldi.
Erdoğan tek adam haline geldikçe AKP güç kaybetmeye başladı. Zira Erdoğan sadece Türkiye, demokrasi, hukuk rağmına değil AKP’nin rağmına da güç devşirdi. Gezi’yle birlikte otoriterleşme tırmanışa geçti. Tek adamlık vatan, millet, din ambalajında muhafazakâr topluma pompalandı. 17/25 hukuki bir süreçti ama Erdoğan’a daha yaptırılacak işler vardı. Bugünlerde ne kadar dolu olduğu görülen 17/25 dosyası püskürtüldü ve Erdoğan’a tek adamlık için ilerleme yolu açıldı. 15 Temmuz ise Dolmabahçe’de taahhüt ettiği işleri yapmak için “Allah’ın lütfu” oldu. Dindarların tezahüratları, cemaatlerin desteğinde Ergenekoncu-derin ekiple birlikte cemaati tasfiye ve kırım işini tekmil yerine getirdi. Tersten tıraşla daha önce laik askerlere yaptırılan insan kıyımı bu defa dindar görünümlü sivillere yaptırılmıştı. Dindar ve eğitimli, etkili bir toplumsal kesimin katli “İslamcı” kimliğinde bir kiralık katile havale edilmişti. Çok ustaca planlanmış bu senaryoda kimse cinayetin arkasındaki azmettireni ve cinayet ortağı Ergenekon’u-derinleri aramayacaktı.
ERDOĞAN’IN ANA MİSYONU TAMAMLANDI
AKP demokrasiden, çoğulculuktan hukuktan kopup tek adam rejimine evrilmeye başladığı andan itibaren çöküşteydi. Anadolu’nun 40 yıllık yetişmiş insan kaynağının bu din tacirlerine biçtirilmesinden sonra Erdoğan’ın asli misyonu bitti.
Erdoğan 2010’dan sonra kendisi sürekli güçlendi ama demokrasiyi, ekonomiyi hukuku, bürokrasiyi milletin bütünlüğünü bitirdi. Artık Erdoğan ve onun tekelindeki AKP savunulamayacak kadar kirli, yozlaşmış ve eli kanlıydı. AKP Erdoğan’dan kurtulup bir dönüşüm geçirebilirse belki herhangi bir parti olarak hayatta kalabilir ama bundan sonra Erdoğan’ın ömrü uzatmalara ve global aktörlere vereceği tavizlere bağlı.
Reza’nın itirafları 15 Temmuz’da ülkeye ve Anadolu’nun insan sermayesine verilen hasarı ve AKP/Erdoğan’ın misyonunu tamamlayıp eceline doğru yürümesini birlikte değerlendirmek lazım. Taşeron misyonu tamamladı, elinde üstünde kan ve kir var. Kendini “kahraman” “kurtarıcı” gibi görmeye başladı ve cinayeti birlikte işledikleri Ergenekonculara da kafa tutar, racon keser hale geldi. Ayrıca artık Erdoğan’ın tek adam rejimi, söylemleri, icraatları global ve bölgesel aktörleri rahatsız ediyor. Erdoğan’ın ana misyonu tamamlandığına göre bitiş süreci hızlanacaktır.
AKP KADROLARINDA YÜKSELEN ENDİŞE
Ancak Reza konuşunca hemen Erdoğan’ın çökeceği-biteceği gibi bir beklentiye girmek doğru değil. Erdoğan bunu yine ‘dış güçlerin saldırısı’ olarak sunacak ve içte kendi kitlesini bu tür söylemlerle etrafında tutmak isteyecektir. Ancak toplumda ve AKP kadrolarında giderek yükselen korku ve rahatsızlık var. Erdoğan Korkuya tehdide dayalı bir sistem kurdu ve bununla ayakta duruyor. Açıktan Erdoğan güzellemesi yapanlar, sloganlar atanlar dahi pek çok şeyi sorguluyor ve korkuyor. Dış etkilerden çok bu psikoloji, kaygı Erdoğan’ın tek adamlığını bitirebilecek en önemli etkendir. Diktatörler her dediklerinin yapıldığı eller çatlarcasına alkışlandıkları dönemlerde bu tür rahatsızlıkları görmezler, altının boşaldığını hissetmez. Bir gün onu yıkacak rahatsızlıktan ve biriken nefretten haberdar olmaz. Çünkü insanlar gerçek niyetlerini duygularını açıklayamaz.
Reza’nın ötüşü çöküş sürecini hızlandıracaktır. Erdoğan komplo teorileriyle iç kamuoyunu bir süre daha idare edebilir. Dıştaki itibarsızlığını içerde baskıyı ve korkuyu artırarak savuşturmak ve ayakta kalmak isteyebilir. Ama bundan sonra artık dünyada rüşvetle satın alınabilen ülkeler hariç kimse Erdoğan’a itibar etmeyecektir. Rüşvetle iş yapanlar ise fiyatı artıracaktır. Türkiye’den taviz koparmak isteyenler ise Erdoğan ve çevresinin zaaflarını, dosyalarını, yalnızlığını milli menfaatler rağmına kullanacaktır. Erdoğan ve çevresi artık ülkenin karın boşluğu ve en önemli zaafı haline gelmiştir
Reza’nın ötmesi 17/25 sürecinin ne kadar dolu hukuki ve gerçek olduğu yanında iktidarın kirliliğinin boyutlarını ortaya koydu. Bundan sonra AKP içinden homurtular yükselecek, ihtilaflar, başkaldırılar artacaktır. Erdoğan bunu sopayla, tehditle bastırmaya çalıştıkça zaafı derinleşecek, zamanla kartondan kaplan haline dönüşecektir. Ayrıca siyasi alternatifler, muhalif sesler etkili hale gelecektir.
HER ARGÜMANI KULLANMAK İSTEYECEK
Reza’nın ötüşü Erdoğan iktidarının ciddi şekilde kimyasını bozdu. Paniklediler, saçmalamaya başladılar. İki hafta önce “vatandaş Reza” için global güç ABD’ye 2 defa nota verenler bugün onu ajan ilan ediyor, malına el koyuyor. “Ekonomiyi kurtaran milli kahraman”, “cari açığı kapatan ihracatçı” Reza’yı nasıl itham edeceklerini şaşırıyorlar. Erdoğan yönetimi yolsuzluklara bulaşmış kişilerden yeni ötenler çıkmasın diye onlara yurtdışı çıkış yasağı koyuyor. Ama Egemen gibiler: “birimiz tehlikedeysek hepimiz tehlikedeyiz” diyerek aba altından sopa gösteriyorlar. Yolun sonuna geliniyor, dünyayı ikna etmek Türk kamuoyunu kandırmak kadar kolay olmayacak. ABD’deki yargılamalara ise ne satın aldıkları Flynn gibi adamlar ne de Trump diş geçirebilir. Çalarken kurulan ortaklık ithama, kavgaya, tehdide, karalamaya dönüşüyor. Geniş toplumsal kesimlerin bu kirli ilişkileri görmesi ve tavır alması zaman alsa da iktidar içinde çok ciddi karın ağrıları, eleştirile var. Ve artık bu baskı sadece içten değil dıştan da gür şekilde geliyor.
Reza’nın ötüşü bugünden yarına Erdoğan’ı bitirmeyebilir ama ekonomiden hukuka bürokrasiden güvenliğe tüm alanları bitiren Erdoğan’ın içten ve dıştan gelen baskıyı savuşturması kolay değil.
Hiçbir diktatör, hele bu kadar kirlenmiş hiçbir adam kendi idam ipini çekmek istemez. Ülkeyi yakacak tüketecek şekilde mücadele etmek, her argümanı kullanmak ister. Bu nedenle Erdoğan ülke için olabilecek en tehlikeli noktada. Her şeye tevessül edebilir, her şeyi deneyebilir. Umarız muhafazakâr-dindar kesimler ve AKP içinde az milli-dini duygusu kalanlar kirli, kişisel savaşın daha fazla kurşun askeri olmazlar. Umarız ülkenin daha öte tahrip edilmesine, milletin heder edilmesine göz yummazlar.
(tr724)