Mısırlı Alim El Mişrifi’den Diyanet’e Cevap: Ezher Sayın Gülen’ın Bütün Eserlerini Inceledi ve Onay Verdi

Mısırlı alim Sabır Abdulfettah El-Mişrifi, nesemat.com , zamanarabic.com ve Arap medyasında Fethullah Gülen’in fikir yapısını anlatan çok önemli bir yazı kaleme aldı. Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen ile ilgili çok önemli tespitlerde bulunan Mişrifi, dünyanın en saygın İslami ilimler merkezlerinden biri olan El Ezher Üniversitesi ve İslam Araştırmaları Birliği’nin Gülen’in eserlerini incelediğini, Ehli Sünnet ve cemaat düşüncesine hiçbir aykırılık bulunmadığını tespit edip onay verdiğini kaydetti. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) siyasi sayiklerle hareket ederek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın isteklerine göre rapor ve açıklama yapmasına anlam veremediklerini kaydetti.
El Mişrifi’nin yazısı şöyle:
Düşmanlık anında Allah’ın helal kıldığı dairenin dışına çıkmak münafık ahlakıdır. Efendimiz  (SAV)  bir hadisinde münafıklarla alakalı olarak “Düşmanlık ettiklerinde fucura girdiklerinde  helal dairenin dışına çıkarlar” buyurmuştur. Özellikle husumet halinde delilsiz ithamlarda bulunmak ,intikam hırsıyla dolup taşmak, karşıdakini küçük düşürmek, ihanette bulunmak, insanları onlardan uzaklaştımaya kalkışmak gibi tavırlar onların en önemli vasıflarındandır. Aynı zamanda bu durum İslam’ın teşvik ettiği hilm, muhabbet ve  hoşgörü gibi kavramlara da ters düşer.
Böyle bir mesele İslam dininin  temel prensiplerini  ve hoşgörüsünü  bilmeyen facirlerden çıkarsa bu  mazur  görülebilir ancak böyle bir  durum, İslam şuurunu temsil eden ve hoşgörüsünü  yayma hedefli olan, insanlar arasındaki tefrikayı ortadan kaldırmaya çalışan, ortak değerleri  ön plana çıkartarak toplumu bir arada yaşatma hedefli bir kurumdan çıkarsa böyle bir durumda o müessese için özür kabul edilemez.
TÜRKİYE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA NE OLDU?
Diyanet İşleri Başkanlığı bir dönemde toplumun ahlakını düzeltme amaçlı programlar yapması, özellikle  gençleri hutbeler ve düzenledikleri aktiviteler vasıtasıyla ataizm ve uyuşturucu gibi değişik virüslerden kurtarmaya çalışması ve sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği bu türlü pozitif faliyetlere destek vermesi ile örnek gösterilen bir kurumdu. Bir dönem Türkiyedeki siyasi akımlardan kendini uzak tutan DİB , bu dönemde  iç siyasetin çirkin  bataklığına kendisi dalmıştır. Ve rejimin razı olmadığı bütün kesimlere karşı  sosyal ve manevi suikastler düzenlemeye hazır hale geldi. Öyle ki vakıf malı olarak ellerinde bulunan malları siyasi rejimin düşmanlarını kötülemek adına konferanslar düzenleyecek  paneller organize edecek hale geldiler. Bütün bunları yaparken de en sathi bir nazarla  bakıldığında bile anlaşılacak şekilde yalan ve iftira içerkli  bilgilere dayanmaktadırlar.
Onların bu davranışlarının son faslını Sayın Gülen ve Hizmet Hareketi ile alakalı gördük.Türkiye’deki olayları takip edenler bileceklerdir ki Diyanet İşleri’nin Erdoğan’ın iftiralarına paralel olarak Hizmet Hareketine karşı olmaları doğaldır. Ancak direk Erdoğan’dan kameraların önünde aleni bir şekilde Hizmet Hareketini sapık bir cemaat olarak nitelendirmesi ve Sayın Gülen’in ilmi şahsiyetini  eleştirmeleri konusunda Erdoğan’dan emir almaları akıl ve mantık ile ölçülebilecek bir durum değildir.
Ne gariptir ki onlar bu şekilde insanları aldatmaya çalışırken bile kendilerinden dahi haya etmiyorlar. Zira onlar yakın bir geçmişe kadar Sayın Gülen’in ve Hizmet Hareketi’nin yaptığı işlerden övgü ile bahsediyor ve  onların yaptığı bütün aktivitelere katılmaya gayret gösteriyorlardı.
Allah bana bu iki döneme de şahit olmamı nasip etti. Hira ve Yeni Ümit dergilerinin Türkiye’de İstanbul, Gaziantep ve  İzmir gibi bir çok illerinde düzenlemiş oldukları programlara katılma fırsatım oldu. Bu konferanslarla alakalı bir çok rapor hazırladım. Bu programların en çok dikkat çeken tarafı ise dünyanın  bütün ülkelerinden ulemanın  katılmış olmalarıydı. Bu  katılımcıların en başında ise Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı adına önemli şahsiyetlerin ve Türkiye adına siyasi önderlerinden de bulunmasıydı. Onlar açılış konuşmalarında söz alıyor ve katılan misafirlere Hizmet Hareketi’nin kırk yıldan beri devam eden aktivitelerinden övgü ile söz ediyorlardı. Özellikle  Sayın Gülen’in ilmi şahsiyetinden ve sivil topluma yapmış olduğu katkıdan  bahsediyorlardı.

El Ezher Üniversitesindeki Dr. Fethi İcazi, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Peygamber Efendimiz’i (s.a.v) anlattığı Sonsuz Nur isimli eserinden ders yapıyor. İcazi, kitabın adı ve Hocaefendi hakkındaki düşüncelerini bu şekilde açıklamıştı.
ARAP ENTELLEKTÜELLERİN GÖZÜYLE SAYIN GÜLEN
Geçtiğimiz kriz döneminde  Sayın Gülen’in  söylemlerinin analizini yaptığım makalelerimin birisinde Sayın Gülen’in gizli bir şahsiyet olmadığını bunun da ötesinde Türkiye ve dünyada en çok tanınmış şahsiyetlerden birisi olduğunu ifade etmiştim. Bundan dolayıdır ki onun hayatı, geçmişi , görüşü  ve halkın değişik kesimiyle olan görüşmeleri, vaazları, hutbeleri, dersleri, röportajları, kaleme aldığı eserleri,  gazete ve dergilerde çıkan makaleleri  kamoyuna açık bir şekilde bulunmaktadır. Kendisini sevenler ve sempatizanları başta olmak üzere herkes onu takip etmeye gayret göstermektedir. Bu eserler  Kahirede, El Ezher Üniversitesi’ne bağlı kurum olan İslam Araştımaları Birliği’nin onayı alındıktan sonra baskısı yapılır. İslam Araştırmaları Birliği Sayın Gülen’in eserlerinin ehli sünnet vel cemaat düşüncesine hiç bir şekilde ters olmadığı yönünde raporlar yazmışlardır. Bu eserlerin çoğu arap entellektüelleri tarafından istihsan edilir ve bu eserler ile alakalı bir çok konferanslar, paneller ve toplantılar gerçekleşmiştir. Bu toplantıların en önemlilerinden birisi de 2009 yılında Arap Birliği bünyesinde  “İslam Alemindeki Islahın Geleceği Ve Fethullah Gülen ” başlıklı konferans olmuştur. Bu konferansa  Mısırdan ve farklı coğrafyalardan  fikir adamları, kanaat önderleri ve ıslahçılar başta olmak üzere bir çok önemli şahsiyet katılmıştır. Bu konferansta Sayın Gülenin fikirleri ve şahsiyeti ile alakalı göüşler şu şekildedir.

  • Tecdidin gerekliliği konusunda hiç şüphe yoktur. Özellikle “Biz kimiz diğerleri kim? Başkaları ile nasıl diyalog kurulmalıdır?” soruların cevabı aranmalıdır. Gülen Hareketi’ni araştıranlar bu konuyla alakalı kapalı olan meselelerin anahtarlarını bulabilirler. (Ahmet TAYYİB – EZHER ŞEYHİ)
  • Kanaatimce Sayın Fethullah Gülen İslam’a olan bağlılığı , türk halkının tarihi kültür ve geleneği, bütün İslam coğrafyasında geçerli olan evrensel değerlere bağlılığı ile Türkiye’nin sosyal ve dini tecrübesini temsil ediyor. Sayın  Gülenin İslam kültürünün büyüklüğü ve inanç sabiteleri çerçevesinde batı fikriyatından uygun olanları kavramış olması bu kültüre büyük bir ölçüde zenginlik katmıştır. Onun bu kavrayışının en önemli  yansımalarından  bir tanesi dini eğitim ile müsbet eğitimi bir arada ele alarak İslam kültürünü örgün eğitimin içine yayarak vermesidir. Bu hareket  bizim coğrayamızda alınıp uygulanması ve eğitim alanında istifade edilmesi gereken bir harekettir.Bu davete icabet etmeye ne kadar ihtiyacımız var… (Müsteşar Tarik El Bişri – MISIR)

Bununla birlikte dünyanın değişik yerlerinden alimler ve mütefekkirler  Sayın Gülen’in şahsı,eserleri  ve Hizmet  Hareketi ile ilgili  övgüyle bahsetmiştir. Bunlardan biri de İslami düşünür ve yazar olan Muhammed İmara’dır. İmara der ki: Aklın İslam medeniyetimizde Allah’ın kalbe koyduğu bir nur olması ve allame Sayın Gülen’in de bu medeniyetimizin  bir meyvesi olması hasebiyle o, hikmet ile aklı ve basiret ile kalbi bir arada toplamıştır. Çünkü Kuran-ı Kerim onun hayatı ve fikrindeki metodunu belirlemiştir. Onun hayatı temiz bir söz, aslı sabit olup dalları ise dört bir yana yayılmış olan ve Allah’ın izniyle bütün zamanlarda meyvesini  veren  bir ağaç gibidir. Kurani vahyin her zaman iman ve amel  ile birlikte olması hasebiyle bu Rabbani alimin arkadaşları ile birlikte sözleri büyük yapıtlar ve bereketli hayatlar olarak tecessüm etmiş ve yaşadığımız dünyanın dört bir tarafında çiçekler gibi açmıştır.
Başkalarının gözüyle de Sayın Gülen’in  hayatı bize onun ilk günden bu güne kadar prensiplerini hiç değiştirmediği ve tek bir yolda  gittiğini gösteriyor. O, tıpkı önceden olduğu gibi İslam’a çağıran bir davetçidir. İslam söyleminin modern çağda uygulanması konusunda bir müceddiddir ve  hiç bir zaman bunun dışına çıkmamıştır. Cumhuriyet döneminde Türkiye’de dalgalanan bir çok felsefi ve fikri akımlara rağmen Sayın Gülen İslami tevecühten başka birşey düşünmemiştir. Bununla birlikte Sayın Gülen  değişik fikri ve  felsefi akımları (kendi ülkesinde ve ülke dışındaki sağcı, solcu, dindar, ataist, liberal, kominist, milliyetçi) derinlemesine okumuş  teorilerine vakıf olmuş ve insanlığın  karşı karşıya kaldığı bütün imani ve varlık problemlerine muttali olmuştur. Sayın Gülen’in bu konularla alakalı olan  derin bilgisi ve onlarla münazaraya girebilmekteki başarıları  altmışlı yılların sonunda  gerçekleştirdiği konferanslar ve  kaleme aldığı kitaplardan anlaşılmaktadır. Bunlardan birisi “Asrın Getirdiği Terddütler” ve diğeri ise “Evrim Teorisi  ve Yaratılış Gerçeği”  kitaplarıdır. Bu yazmış olduğu  eserlerde dünyayı uzun bir zamandır meşgul eden teorilerin  ilmi, dini ve mantıki olarak çökerttiğini görüyoruz. Uzun yıllardır insanlık  bu teorileri siyasi ve felsefi amaçlar için kullanmışlardı. Bu alanda Sayın Gülenin kaleme aldığı başka bir eser  de “Varlığın Metafizik  Boyutu”   ve   “Buhranlar Anaforunda İnsan”dır.
SAYIN GÜLEN’İN KiTAPLARI TÜRKİYEDE NEDEN YASAKLANIYOR?
Daha  önce de bahsedildiği üzere bir çok ulema, araştırmacı ve düşünür  Sayın Gülen’in kitaplarını okumuş, düzenlenen konferanslara ve panellere katılmış ve daha sonra Hizmet Hareketi  hakkındaki  görüşlerini ve izlenimlerini  paylaşmışlardır.  www.nesemat.com  sitesinde de ulemanın Hizmet Hareketi  ile alakalı yapmış olduğu çalışmalar ve makaleler bulunmaktadır.
Bundan dolayıdır ki Türk hükümetinin ve ona bağlı bir kurum olan DİB’nın  yaptığı ilk iş Sayın Gülen’in kitaplarının basılmasını yasaklaması ve Hizmet Hareketi’ne bağlı olan yayın organlarına erişimin engellenmesi olmuştur. Halbuki Türkiye’de her türlü dini kitap ve her cinsten farklı  farklı içeriğe sahip olan yayın organları bulunmaktadır. Buradaki asıl mevzu rejimin ve Diyanet İşleri’nin ortaya attıkları asılsız yalanların ve delilsiz ithamların ortaya çıkma endişesidir.
SAYIN GÜLEN HANEFİ SÜNNİ BİR MÜSLÜMAN’DIR
Sayın Fethullah Gülen Hanefi Sünni  ve Müslüman bir Türk alimi olarak türk halkının çoğunluğunda olduğu gibi dindarlığı yine  Hanefi Sünni ve  Müslüman dindarlığıdır. Kendisi ilmi ve marifet kaynakaları olarak Türkiye’de yaşamış olan büyük alimler, şeyhler ve fikir önderlerinin sahip olduğu ilmi kaynaklara sahiptir. Bir çok araştırmacı Sayın Gülen’in marifet ve ilim kaynaklarıyla alakalı yazılar yazmışlardır. Bunları Cezayirli müfekkir Süleyman Aşrati üç temel  kaynakta  özetlemiştir. Birincisi ; Kuran, sünnet, selefi salihin ile beraber tasavvuf ehli ve kaynaklarıdır. İkincisi modern dünya kültürü ve kainat marifeti ; üçüncüsü ise tarih bilgisi ve medeniyetlerin tarihi serüvenidir.
Aynı şekilde Sayın Gülen ve hareketi ile alakalı  İslam ve Arap dünyasında ağırlığı olan bir çok yazar, eserler kaleme almıştır. Bunların en önde  gelenlerinden Faslı allame merhum Ferid El Ensari “Süvarinin Dönüşü ”  adlı romanında Sayın Gülen’in hayatını anlatan bir eser ortaya koymuştur. Aynı şekilde Mısırlı allame düşünür  merhum Abdulhalim Uveys , Iraklı edebiyatçı merhum  Edip Eddebbağ , Cezayirli mütefekkir ve edip Süleyman Aşrati ve bunlar gibi bir çok ulema Sayın Gülen’in hayatını anlatan eserler yazmışlardır. Tebliğ ve davet yoluyla ümmet ve toplumun kalkınmasına Gülen Hareketi tecrübesi örnek olarak gösterilmiştir.

Bu yazılan eserlerin ötesinde Mısırda El Ezher Üniversitesi  başta olmak üzere diğer üniversitelerde de Hizmet ve Sayın Gülen’i konu alan  mastır ve doktora tezleri yapılmıştır. Bunların sonuncusu El Ezher Üniversitesi’nde gerçekleşen araştırmacı Muhammed Yasin’in ele aldığı “Fethullah Gülenin Tebliğ Deneyimi  Ve Toplumun Kalkınması” başlıklı mastır tezidir. Tez savunması sırasında juri üyeleri Sayın Gülen’in temellerini çizmiş olduğu Hizmet Hareketi’nin davet metodonun ehli sünnet ve cemaat çizgisine uygun olduğunu vurgulayarak bu hareketten övgü ile bahsetmişlerdir.
Bununla birlikte yine El Ezher Üniversitesi Usul Eddin Fakültesi’nde “Sayın Gülen’in Tebliğdeki  Gayretleri”  konulu bir  doktora tezi de kaydedilmiştir. Bu bahsettiğimiz tezler kendisinden önce gerçekleşen onlarca  mastır ve doktora tezlerinin sonuncularıdır. Bundan önce Fas, Cezayir, Yemen, Ürdün, Sudan, Lübnan  ve diğer Arap ülkelerinde bir çok  mastır ve doktora  tezine “Hizmet Hareketi  ve Sayın Gülen”  konu olmuştur.
EL EZHER ULEMASININ  “SONSUZ NUR”A BAKIŞI
El  Ezher uleması  Sayın Gülen’in eserlerine  büyük ilgi duymaktadır.  Önem gösterdiği  kitapların başında Efendimiz’in (sav) mübarek hayatı seniyyelerinin anlatıldığı  “SONSUZ NUR ” gelir. El Ezher Alimlerinden olan Dr. Fethi Hicazi, kendi ders halkasında bu kitabı okutmuş ve yapmış olduğu bu dersler youtube üzerinden ezher kanalında  yayınlanmıştır. Ayrıca Hira  ve Yeni Ümit  dergilerinin düzenlemiş olduğu bir çok programa katılan Mısır Eski Müftüsü Dr. Ali Cuma, DİB in yakışıksız ithamlarına cevap vermiş, Sayın Gülen ve Hizmet  Hareketi hakkında övgü dolu sözler sarfetmiş  ve yazılan eserleri  kendi dostlarına tavsiye etmiştir.
BELA VE MUSİBETLERE MARUZ KALMAK  ISLAHÇILARIN KADERİDİR
Sadece Ulul Azm olan insanların tahammül edeceği sıkıntı ve zorluklar müceddid ve ıslahçıların kaderidir. Onlar halklarının acı ve kederlerini kendilerinden daha çok hissederler. Onların çevresindeki  tehlikelere onlardan daha çok  vakıftırlar. Toplumun içinde bulunduğu sıkıntıyı giderme adına çözüm yolları  araştırırlar.
Onlar ıslahı hayatı sevdiklerinden daha çok severler. Bu yolda  laf atanların, kinlerinden dolayı iftiralar atanların, hasetçilerin, zalim tiranların ve avanelerinin, kendilerini dalalet  ve fesatçılıkla itham etmesine aldırmazlar. Ebu Hamid El Gazali’nin bu konuyla alakalı tespiti şu şekildeydi: “Kendisine haset edilmeyeni ve iftira atılmayanı büyük görme. Küfür ve dalalette olup da bilinmeyeni küçük gör.” Hangi davetçi  Seyyidul Murselin olan Efendimiz’den daha kamil ve daha akıllı bir davetçidir. Hangi söz Allah’ın sözünden daha sadıktır. Şairin dediği gibi: “Bütün düşmanlıkların selameti umulur ancak hased edeninin düşmanlığı müstesna …”
(TR724)