Türkiye İçin Hapis Vakti!..

[Vehbi Şahin]

Mübarek Ramazan ayı teşrif etti.
Yarın gece ilk teravih namazı eda edilecek.
Cumartesi günü de oruç tutacak Türkiye’de Müslümanlar…
Bugünden itibaren başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bakanlar, bürokratlar, siyasiler demeç vermeye başlar.
Ramazan ayı ile gelen ‘huzur’ ortamından söz ederler.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, özüne inmeden bu aya ait faziletleri anlatır.
Camilerde imamlar sevgiden, hoşgörüden, dayanışmadan vs bahseder cuma hutbelerinde…
Onları dinlediğinizde rahatlarsınız!
Türkiye’ye hakim olan ‘huzur’ atmosferinden istifade etmek için derin bir nefes alırsınız.
Gözlerinizi kapatıp şahit olduğunuz bütün çirkinlikleri unutursunuz!

NURİYE GÜLMEN’İN MÜCADELESİ
Sonra şükredersiniz “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diye…
Peki gerçekler?
Gözünü kapatsan da…
Kulağını tıkasan da…
Diline kement vursan da…
Hepsi orada bütün heybetiyle duruyor.
Üç maymunu oynamak hakikatleri ortadan kaldırmıyor yani…
Örnek mi?
Akademisyen Nuriye Gülmen’in verdiği mücadele…
Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile işini kaybetti.
Günlerce hakkını aradı.
Defalarca gözaltına alındı ama mücadelesinden vazgeçmedi.
Aynı mağduriyeti yaşayan akademisyen arkadaşı Semih Özakça birlikte açlık grevine başladı.
Şimdi ikisi de tutuklu ve hapiste…
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça KHK mağduru iki sembol isim…
Aynı durumda olan binlerce insan var.
Uluslararası Af Örgütü, 15 Temmuz sonrası ihraç edilen 100 binden fazla kamu çalışanının büyük zorluklarla yaşadığını açıkladı hafta başında…
Raporda, uygulanan baskının yol açtığı sarsıntılardan bahsediliyor.
Hem işini kaybeden hem de mesleki ve aile hayatları paramparça olanların yaşadığı zorluklar dile getiriliyor.
İnsanları aç bırakmak, mesleklerini ellerinden almak hangi dinde var?

CEZAEVİNDE 560 BEBEK
İşini kaybeden ama hapse girmeyen memurlar “özgür” oldukları için nisbeten talihli denilebilir.
Ya cezaevinde olanlar?
Hele eşiyle birlikte zindana atılanlar…
Onların işi daha zor…
Okul çağındaki çocuklarını emanet edecek akrabası olmayanlar var aralarında…
Evlatları Çocuk Esirgeme Kurumu’na teslim edilen memurların yaşadığı travmayı düşünebiliyor musunuz?
En acı olanı ise yeni doğmuş bebeğiyle hapishanede çile dolduran annelerin çektiği ızdırap…
Nisan 2017 tarihi itibariyle 0-6 yaş arası 560 çocuk, annesiyle birlikte cezaevlerinde kalıyor.
44 kadının ise birden fazla evladı var.
Minik yavruların bazıları doğar doğmaz cezaeviyle tanışıyor.
Yarıdan fazlası emzirme çağında…
Anne sütüne muhtaç bu bebelerin hapishane ortamında ne kadar sağlıklı beslendiklerini varın siz tahmin edin.
Yavruları için her türlü fedakarlığı yapan şefkat kahramanı annelerin içeride neler yaşadığını biliyor musunuz?
Hissiyatlarını ne durumda?
Merak ettiniz mi hiç?

‘ACIRSANIZ ACINACAK HALE GELİRSİNİZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın merhamet etmediğini biliyoruz.
Ne demişti?
-Acırsanız acınacak hale gelirsiniz.
Diyanet İşleri Başkanı, tarikat liderleri, dini grupların önderleri de aynı kanaatte mi?
Sessiz kaldıklarına göre…
Erdoğan’la hemfikirler anlaşılan…
Vicdanlarına kulak vermiş olsalardı Cemaat linç edilirken seslerini yükseltirlerdi değil mi?
Ağızlarını açmadılar.
15 Temmuz’dan bu yana 200 binden fazla insan soruşturmadan geçti.
60 bin masum zindanlara tıkıldı.
Evleri, işyerleri gasp edildi.
Cemaat’e ait okullar, dershaneler, yurtlar, hastaneler yağmalandı.
Gözaltında ağır işkenceler uygulandı.
Sorguda taciz edildiler, tecavüze uğradılar.
Küfürler ve hakaretler edildi.
40’ın üzerinde insan devletin sorumluluğu altındayken hayatını kaybetti.
Genç yaşlı, kadın erkek demeden yüzbinlerce insanın hayatı zindan oldu.
Ocaklar söndü, aileler parçalandı.
Erdoğan’ın yüreği soğumadı hâlâ…
Hükümet, cadı avını ara vermeden sürdürüyor çünkü…
Yurt dışında adam kaçırıyor.
AKP’liler memnun…
Ayyuka çıkan bu kadar zulümden rahatsız olmamaları ise ibretlik.
 
VİCDANLAR SESSİZ
İbret alsalardı vicdanları sızlardı biraz…
Sanırım o da kalmamış.
Belki onları, Cemaat’e fatura edilen 15 Temmuz’daki “darbe” mizanseni rahatlatıyor olabilir.
Ama şurası bir gerçek…
Erdoğan ve peşinden sürüklediği kitle, yapılan bunca zulüm karşısında duyarsız…
“AKP’nin vicdanı” diye takdim edilen politikacılar…
İslami kesimin “duyarlı kalemleri” denilen gazeteci yazarlar…
Her daim “hümanist” görünen sosyal demokratlar…
Ehl-i Diyanet…
Onlar niye susuyor peki?
Neden seslerini çıkarmıyor?
Çoğunluğu itibariyle millet, Cemaat’e yapılan zulmü sessizce izliyor.
Kürtler’e yapılan muameleyi görmezden geliyor.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gibi hakkını arayanları düşman belliyor.
“Yanlış yapıyorsunuz” diye uyaranları “siyasi muhalif” diye damgalıyor.
 
ANALARIN FERYADI
Maalesef ülke bir cinnet hali içinde…
Cezaevlerinde yer kalmamış…
Mayıs 2017 itibarıyla 221 bin 607 tutuklu, yatacak yatak bulamadığı için nöbetleşe uyuyor.
Rutubetli zindan köşelerinde analar, babalar, evlatlar, dedeler, nineler, torunlar sessizce gözyaşı döküyor.
Dışarıda onları bekleyenler, hapisteki yakınları için feryat ediyor.
Ama…
Gören yok, duyan yok…
Yürekler paslanmış, vicdanlar körelmiş çünkü…
Ne acıdır ki içeride ve dışarıda ağlaşan bu insanların feryatları işitilmiyor artık…
Bir avuç muhteris politikacının eliyle koca ülke açık hava hapishanesine dönüştürülmüş durumda…
Sanki Türkiye’yi cehenneme çeviren onlar değilmiş gibi bugün yarın Erdoğan ve avaneleri, Ramazan’dan “rahmet ayı” diye bahsederse hiç şaşırmayın.
Ramazan geldi diye onlar şimdi “Türkiye için hapis vakti” dese de…
Asla umudunuzu yitirmeyin…
 
O (CC) MUTLAKA DUYACAKTIR
Unutmayın ki…
Erdoğan duymasa da feryatlarınızı duyan Allah (CC) var…
Zalimlere, gaddarlara takılmayalım.
Ramazan ayı bizim baştacımız…
İnanıyoruz ki Allah…
Bu ay ve içindeki Kadir gecesi hürmetine içerideki ve dışarıdaki tüm mazlumalara rahmetiyle muamele edecektir.
Onları en kısa zamanda sevdiklerine sağsalim kavuşturacaktır.
İnşaallah…