Jitem Davasında Perinçek’ın Sağ Koluna Şok Suçlama; Üç Kişiyi Öldürüp Cenazelerini Hastane Önüne Bıraktı

15 Temmuz darbe girişimini Yenişafak’a bir gün önce haber veren, darbe sonrası ‘ikinci darbe’ iddialarıyla tartışılan Ergenekon davası sanığı, Doğu Perinçek’in başkanlığını yürüttüğü Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Atilla Uğur’un Mardin Kızıltepe’de işlediği JİTEM cinayetleriyle ilgili ilginç bilgiler ortaya çıktı.
Kızıltepe JİTEM davasının Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen bugünkü 10. Duruşmasında ifade veren “Aydos” isimli gizli tanık, dönemin Jandarma Komutanı,Hasan Atilla Uğur’un üç kişiyi öldürdüğünü ve cenazeleri devlet hastanesinin önüne bıraktığını anlattı.
Kızıltepe JİTEM davasının gizli tanığı Aydos, sanıklardan, dönemin Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı Uğur’la ilgili “Gece yarıları suçsuz insanları PKK’li diye evlerinden alarak infaz ediyordu, kuyulara atıyordu” dedi.
Duruşmaya sanıklar katılmazken, müştekiler ile avukatları, sanık avukatları ve Şırnak Barosu ile Hafıza Merkezi’nin ortak yürüttüğü Dava İzleme çalışması kapsamında Asya Ergün ve Gülbahar Doğan katıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi Başkanı, avukat Erdal Kuzu’nun duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılma talebi ise reddedildi.
‘EVLERİNDEN ALIP KUYULARA ATIYORDU’
dihaber’in haberine göre Tutuklu bulunduğu Kırıkkale Cezaevinden adliyeye getirilen gizli tanık “Aydos” kamera sistemi ile duruşma salonunda ifade verdi.
Ses ve görüntüsü değiştirilerek dinlenen Aydos, hakimin maktulleri ve sanıkları tanıyıp tanımadığına ve olaylara ilişkin görgü bilgisinin olup olmadığı sorularına bir kısmını tanıdığını söyleyerek cevap verdi.
HASAN ATİLLA ‘BEN MARDİN’İN ALLAH’IYIM’ DERDİ
Aydos, sanık Hasan Atilla Uğur’un olayların merkezinde olduğunu, o dönemde “Ben Mardin’in Allah’ıyım” dediğini ifade ederek şunları söyledi:
“Olay çok eski, ayrıntıları bilmem mümkün değil, ancak sanıklar içerisinden Hasan Atilla Uğur’u tanıyorum. Hasan Atilla Uğur Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olduğundan bölgedeki tüm olayları biliyor. ‘Ben Mardin’in Allah’ıyım’ diyen bir adamdı.
“Hasan Atilla Uğur, insanlara baskı yaparak, istediğinin malına el koyan istediğini götüren bir İlçe Jandarma Komutanı idi.
“Gece yarıları suçsuz insanları PKK’li diye evlerinden alarak infaz ediyordu, kuyulara atıyordu. Kemik bir kadrosu vardı. Hasan Atilla Uğur’un yaptığı buydu memlekette…”
‘ÖLDÜRÜP; HASTANE ÖNÜNE ATTIK, ALİ TEMEL’İ BİZZAT UĞUR İNFAZ ETTİ’
Sanık avukatları, Aydos’un daha önceki ifadelerinde Uğur’un Yasin adlı PKK’liyi infaz ettiğini fakat bunun resmi belgelerde yalanlandığını iddia etti.
Bunun üzerine söz verilen Aydos, bahsedilen kişinin adının Yasin değil, Ali Temel olduğunu söyledi.
Aydos ifadesine şöyle devam etti:
“Bahsettiğim olay Yasin ile ilgili değildir, Ali Temel ile ilgilidir. Bir mağarada yakaladık onları. Beş kişi idiler, üçünü orada öldürdük, Ali Temel ile iki kişiyi de Kızıltepe girişinde infaz ettik.
“Bir kadın, bir erkeği öldürerek Kızıltepe Hastanesinin önüne attık. Hasan Atilla Uğur, Ali Temel’in kafasına sıkarak infaz etti. O gece bizzat oradaydım.”
Sanık avukatları ise Aydos’un “spesifik olaylar üzerinden değerlendirme yapmadığını” iddia ederek, tanıklığının muğlak olduğunu, tanıklığının dosyaya yarar sağlamayacağını bu yüzden de beyanlarını kabul etmediklerini söyledi.
Duruşmaya SEGBİS ile tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Cezaevinden katılan sanık Mehmet Salih Kılınçaslan da Aydos’un beyanlarına katılmadığını söyledi.
Gizli tanık Aydos da “uzun bir zaman geçtiğini, anlattıklarının gerçek olduğunu, mahkemenin kendisine zaman vermesi ve elindeki notlardan hazırlayacağı yazılı bir ifade verebileceğini” söyledi.
Ancak sanık avukatları, kanunda tanığın yazılı ifadesinin yeri olmadığını söyleyerek itiraz etti.
MÜŞTEKİ TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Müşteki avukatlarından Senem Doğanoğlu ise Aydos’un bir sonraki duruşma tekrar dinlenmesini talep etti.
Avukatlar ayrıca, Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen JİTEM davasıyla bu dosyanın birleştirilmesi talebinin Yargıtay’da görüşüldüğünü hatırlatarak, tanıkların dinlenmesi için Yargıtay kararının beklenmesini istedi.
Ancak Mahkeme Heyeti Başkanı Mustafa Yiğitsoy, müşteki avukatlarının taleplerini reddetti, bir sonraki duruşma tarihi olarak 14 Eylül’ü belirledi.
1992-1996 ARASINDA MARDİN’DE NE OLMUŞTU?
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin öldürülmesi ve zorla kaybedilmesine ilişkin dokuz kişiye dava açıldı.
Öldürülen veya kaybedilenlerin isimleri: Abdulvehap Yiğit, Süleyman Ünal, Mehmet Nuri Yiğit, Tacettin Yiğit, Zübeyir Birlik, Abdulbaki Birlik, Kemal Birlik, Zeki Alabalık, Menduh Demir, Nurettin Yalçınkaya, Necat (Şemsettin) Yalçınkaya, Mehmet Emin Abak, Hıdır Öztürk, Abdulvahap Ateş, Mahmut Abak, Yusuf Tunç, Şeyhmus Kaban, İzzettin Yiğit, Yusuf Çakar, Abdurrahman Öztürk, Mehmet Ali Yiğit ve Abdulbaki Yiğit.
Sanıklar: Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir.
Sanıklar hakkında “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından 2014’te dava açıldı. Dava daha başlamadan güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Mart 2015’de görülen ilk duruşmada sanıklar Hasan Atilla Uğur ve Eşref Hatipoğlu’nun “rütbeleri nedeniyle” dosya, yargılama izni alınması için Hakimler ve Savcvılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) gönderildi.
HSYK “silahlı örgüt kurmak” ve “tasarlayarak insan öldürmek” suçlarının görev suçu olmadığına hükmetti, yargılamanın yapılabileceğine karar verdi.
Yargılamaya 15 Ocak 2016’da devam edildi. Bu duruşmada reddi hakim talebinin görüşülmesi karar verildi.
27 Nisan 2016’daki duruşmada iddianame okundu, ertesi gün sanıklar ifade verdi ancak müşteki avukatlarının sorularını yanıtlamayacaklarını beyan ettiler. Savcı Levent Savaş mütalaasında tutuklama ve adli kontrolün “gereği olmadığını” açıkladı.
Zorla kaybedilenlerin yakınlarının müştekilik talebi kabul edildi, sanıkların duruşmalardan vareste tutulmaları talebi reddedildi.
24 Haziran 2016 tarihli duruşmaya kayıp yakınlarının avukatları mahkemeyi “adil yargılama yapılmadığı” gerekçesiyle protesto ederek katılmadı.
(Kaynak: Bianet, dihaber)