[Barbaros J. Kartal]
Malum fıkrayı duymuşsunuzdur.
Hikaye bu ya, bir grup serseri aslan zavallı bir tavşana eziyet ediyordur. Ne zaman görseler “Şapkan nerde senin?” deyip tavşanı dövüyordur. “Yine mi şapkan yok?” Hoop dayak. Zavallı tavşan ne şapka takmayı akıl eder, ne de yediği dayaktan yorulmuştur. Ama aslanlar artık sıkılmaya başlar. İçlerinden biri der ki, “Yahu yeter ben sıkıldım, hep aynı şapka hikayesi ile dövüyoruz bunu.” Bir başkası atılır hemen: “Benim bir fikrim var, bakkala sigara almaya yollayalım, kısa alırsa niye kısa aldın uzun alırsa neden uzun aldın der, döver yine güleriz.” Hepsi kahkaha ile olur demiş. “Gel lan buraya tavşan” demişler, “git bize bakkaldan bir paket Marlboro al gel”. “Peki” demiş Tavşan “kısa mı olsun, uzun mu?”. Bunu duyan aslanlar planlarının suya düştüğünü görünce “Lan yine mi şapkan yok senin” deyip bir kamyon dayak atmışlar.
CHP’nin durumu da aynen böyle.
HDP’lilerin dokunulmazlıklarını hedef alan yasa değişikliğine “Aman bize PKK ile iş tuttu demesinler” diye kabul oyu verdiler. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere HDP’li siyasetçiler büyük bir zulümle evlerinden alınıp hapse atıldı. Birçok belediye başkanı da halen içerde. Etkili bir muhalefet zapturapt altına alındı.
Referandumda mecliste o kadar çok tüzüğe aykırı şey yaşandı ki. Hiçbir şey olmasa bile gizli olması gereken oy verme işleminde AKP’li vekillerin okey pulu gibi oylarını parti komiserlerine gösterdikleri bütün objektiflerde görüldü. Biraz haysiyeti onuru olan bir AYM üyesinin, tereddüt etmeden bu şekil şartının sağlanmadığı gerekçesiyle paket hakkında iptal vermesi gerekirdi. CHP akıllı bir hamle yaptı. Cumhurbaşkanı kontrolünde olan ve üyeleri derdest edilip hapse atılırken zerre rahatsız olmayan Zühtü Arslan ve arkadaşlarına davayı götürmedi, Saray dahil CHP’nin AYM’e gideceğini planlayıp üzerinde tepinmek isterken bu gerçekleşmedi.
Almanya ile kriz yaşandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu ve önemli parti temsilcileri hükümete destek verdiler ve Almanya’yı kıyasıya eleştirdiler. Baykal, Almanya programını iptal etti.
Hollanda krizi patladı. CHP siyaset gereği AKP’nin elinden istismar kozunu almak için, bakın mesele milli olduğundan biz de ne kadar hassasız diyerek neredeyse AKP’den çok Hollanda muhalifi oldu.
‘F..Ö’cü demesinler diye Erdoğan’ın kelime haznesi ile konuştukları zaten malumun ilamı. Bir iki defa hak-hukuk diyorlarsa yüz kere ‘F..Ö’ diyerek akıllarınca siyaset yapıyorlar.
Peki n’oldu?
Erdoğan çıktı yine en başa döndü senin niye şapkan yok dercesine “Kaç seçim kaybetti neden istifa etmiyor?” diyor. Neden istifa etmiyor soran Erdoğan’ın medeni bir ülkede yaşıyor olsaydık şimdiye kadar en az 50 kere istifa etmesi gerekirdi. İnsan gülse mi ağlasa mı belli değil.
İşte böyle. Bu iş biraz yumurta-civciv hikayesine döndü. Ülkedeki en büyük sorun muhalefet olmadığı. Bu kesin. Elbette AKP’nin kanun tanımamazlığının, bütün muhalifleri bir şekilde susturmasını bunda payı var. Ama bütün bunlara başlarken adam akıllı bir muhalefetin olmayışını çok iyi kullandığını unutmamak gerekiyor.
***
Olmayana ergi kurtarmaz sizleri
Ülkede şöyle bir yazar grubu var. Kendi arkadaşlarını temize çıkarmak için “Yok o savcı F..Ö’den tutukluydu, yok bu polis zaten F..Ö’den tutuklu, zaten o doktor da şundan tutuklanmıştı” deyip içerideki arkadaşlarına sözüm ona yardım ettiklerini sanıyorlar. O kadar aptalca bir mantık ki.
Yahu senin ömrü Cemaat’le mücadele ile geçmiş arkadaşlarını adam Cemaat’ten tutuklattı sen farkında mısın? Ne savcısı, polisi. Yani yüzde yüz tanıdığın ve kefil olduğun insanlar bu yafta ile tutuklanıyor ve sen hala ‘F..Ö’ olayının ne kadar kullanışlı bir ambalaj olduğunu, muhalifleri susturmak üretilen bir argüman olduğunu görmüyorsun. Yıllar önce yazılan ve yalanlanmayan ‘iki savcı bir polisle onları terör örgütü ilan ederim’ lafını hayata geçirdiler. Birazcık aklı ve vicdanı olanın bunu görmemesi mümkün değil.
Neymiş Ergenekon zamanında ama Cemaat…Madem o zaman Cemaat yanlış yapmış varsayalım peki sen niye aynı yanlışları şimdi yapıyorsun? O zaman 5-6 gazeteci tutuklanmıştı, şimdi 200 tane. O zaman birkaç yüz asker tutuklanmış şimdi binlerce asker tutuklu. Hem de hiç ilgilerinin olmadığı bir darbe senaryosu yüzünden. Bir tane AKP’li siyasetçiye ilişmemiş, bir tane bakana dokunmamış, Erdoğan ayrıldıktan saatler sonra kaldığı otele gelmiş adamların gerçekten darbe yaptığına mı inanıyorsun Ev hanımlarından baklavacısına 50 bine yakın insan içeride en kötü şartlarda yaşam savaşı veriyor. Ergenekon sanıkları onlarca avukatla kendisini savunur bir sürü medya kuruluşunda her akşam konuşabilirlerdi. Şimdi insanlar avukat tutamıyor. Avukat olabilecekler de içeride.
Tutmuşlar hala bilmem ne savcısı F..Ö’den tutuklandı diyorlar hala. Olmayan bir şeyi var kabul edip kendilerinin o şeyden olmadıklarını ispata çalışıyorlar.