Hayat Sadece Dünya Değildir!

MEHMET ALİ ŞENGÜL

Allah(cc), Rabb’ül Alemindir. Bütün varlıkları yaratan, büyüten, canlıların rızıklarını veren; inanmayan, haşa saygısızlıkta bulunup isyan edenlerin bile rızkını kesmeyen, başlarına taş yağdırmayan, hayatlarını devam ettirendir.
Çünkü O (cc) Rahman’dır. Kainatı merhametiyle kuşatan, güneşleri ayları, zerreleri küreleri, yerleri gökleri, dağları ırmakları ve dünya sofrasında kuru topraktan konserve edilmiş nimetleri insan için yaratıp ikram ve ihsan eden O’dur(cc).

Samimi ve gönülden inanan halis, muhlis mü’minler için gerçek hayat ve mükafat yeri ahiret hayatı ve cennetdir. Öyle olmasaydı, Allah(cc) bütün peygamberlerine dünyada bunca eziyet ve sıkıntı çektirir miydi?

Beşer için hayat sadece dünya değildir. Çocuk için hayat yalnız anne karnı olmadığı gibi. Hayatın devamı berzah var, sırat var, hesap var, mizan, Mahkeme-i Kübra var. Ölümsüz, ebedi Cennet ve Cehennem var.
Böylesine Rahmetiyle kainatı kuşatan Allah(cc), aynı zamanda Rahim’dir. İnanan, saygıda ve itaatte kusur etmeyen, emirlerine harfiyyen itaat eden kullarına orada özel muamelede bulunacaktır. Sonsuz nimetleri, ikram ve ihsanları, Cennet ve Cemaliyle müttakileri şereflendirmeyi taahhüt etmektedir.  ‘Güzel akıbet müttakilerindir’ fermanıyla müjdelemektedir. (Araf suresi-128)
(Allah kullarından) “Öyle insanlar da vardır ki, ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık derler’, oysa (onlar) iman etmemişlerdir.”
“Akılları sıra Allah’ı ve iman edenleri aldatmayı kurarlar. (Halbuki) Kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında değiller.”  (Bakara suresi-8,9)
Cenab-ı Hak Efendimiz’e (sav), “Münafıklar sana geldiklerinde: “Biz senin Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik ederiz!’ derler. Allah (cc) da senin Kendisi’nin elçisi olduğunu elbette bilir. Bununla beraber Allah (cc), onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimi olmadıklarına şahitlik eder.” (Münafikun suresi- 1) buyurmaktadır.
“Onlar yeminlerini kalkan olarak kullanıp, insanları Allah’ın yolundan uzaklaştırırlar. Yaptıkları bu iş ne kötü bir iştir!”
“Çünkü onlar önce inandıklarını iddia ettiler, sonra inkara gittiler. Bu sebeple kalpleri mühürlendi. Artık onlar hakkı anlamazlar.”
“Onları gördüğünde kalıpları, kıyafetleri senin hoşuna gider, onları beğenirsin. Konuştuklarında sözlerine kulak verirsin. Gerçekte ise onlar, adeta duvara dayatılan, ruhsuz kütüklere benzerler. İçleri boş, ödlek (korkak) olduklarından,  çıkan her sesten pirelenir, her yeni haberi kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah belalarını versin onların! Nasıl da hakikatken vazgeçiriliyorlar.” (Münafikun suresi-2,3,4) (‘Allah belalarını versin’ ifadesi beddua olmayıp, cezaya müstehak olduklarının bildirilmesidir.)
“Ne zaman onlara:’Ülkede fesat çıkarmayın!’ denilse, ‘Biz sadece barışçıyız, ıslahcıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!’ derler.” (Bakara suresi-11)
“İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözün özüne uyduğuna Allah’ı da şahit gösterir. Halbuki gerçekte o düşmanların en yamanıdır.”
(O) “Senin yanından ayrılınca, ülkede fesat çıkarmaya çalışır, ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uğraşır. Allah, elbette fesadı (bozgunculuğu) sevmez.” (Bakara suresi-204,205) (Ekonominin ve hayırlı nesillerin tahrip edilmesine dikkat çekilmektedir.)
“O adama: “Allah’dan kork da fesat çıkarma denildiğinde, kendini benlik ve gurur kaplar ve bu, onu daha fazla günaha sürükler. Böylesinin hakkından Cehennem gelir. Gerçekten ne fena yataktır o Cehennem!”
“İnsanların öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder. Allah da kullarına pek merhametlidir.”
“Ey iman edenler! Hepiniz toptan barış ve selamete girin de Şeytan’ın adımlarını izlemeyin! Çünkü o, sizin aranızı açan besbelli bir düşmandır.” (Bakara suresi-206,207,208)
“Hepiniz toptan, Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın…” (Al-i İmran suresi-103) (İslam’dan önce insan hayatının hiç değeri kalmamıştı. En ufak sebeple insanlar, kabileler vicdansızca birbirlerine zulmediyor ve öldürüyorlardı. İslam sayesinde birbirlerinin kardeşleri oldular.)
“Ey mü’minler! İçinizden hayıra çağıran, iyilikleri yapıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selamet ve felahı (kurtuluşu) bulanlar bunlar olacaklardır.” (Al-i İmran suresi-104)
“Eğer siz bunca gerçekler, açık deliller geldikten sonra haktan ayrılırsanız, iyi bilin ki; Allah Aziz ve Hakimdir.”  (Son derece güçlü, tam hüküm ve hikmet sahibidir.) (Bakara suresi-209)
“Ey insan, nedir seni O Kerim Rabbin hakkında aldatan?”
“O değil mi seni yaratan, bütün vücut sistemini (en güzel şekilde iç ve diş uzuvları yerli yerince yerleştiren) düzenleyen ve sana dengeli bir hilkat veren.” (İnfitar suresi-6,7)
“Durum bu iken, siz neden bahsediyor, nereye varmak istiyorsunuz?” (Tekvir suresi-26)
“Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başına gelen durumlara maruz kalmadan Cennet’e gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara düçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki mü’minler bile ‘Allah’ın vadettiği yardım ne zaman yetişecek?’ diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara suresi-214)
Evet, ‘Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değil.’ onun için mü’minlere dünya, rahat ve mükafat yurdu değil, hizmet etme, gayret gösterme, sabır ve sebat yeridir. Samimi ve gönülden inanan halis, muhlis mü’minler için gerçek hayat ve mükafat yeri ahiret hayatı ve cennetdir. Öyle olmasaydı, Allah(cc) bütün peygamberlerine dünyada bunca eziyet ve sıkıntı çektirir miydi?