Berât Kandili…

İnsan uzun bir hayat yolcusudur. Ruhlar aleminden, anne karnından, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, kabir, sırat, mizan, hesap ve neticede ya cennet veya cehenneme kadar yolculuk devam edecektir. Bu uzun yolculukta yorulup istirahat etmek isteyen insan için bu dünyayı bir istirahat yeri ve bir bekleme salonu yapmıştır Hz. Allah (cc).
İnsanların seviyesi ne olursa olsun peygamberler de, firavun ve deccallar da bu dünyaya elveda etmişlerdir ve edeceklerdir. Ne var ki; dünyalara sığmayanlar, ortalığı ateşe verenler, netice itibariyle iki metrelik tabuta ve kabre sığmışlar ve sığmak zorundadırlar.
Hep beraber her gün görüyoruz ki, aramızdan bir çok insan, dönüşü olmayan yolculuğa çıkıyor, dünyaya veda edip gidiyorlar. Gidenlerin yerine Cenab-ı Hak yenilerini gönderiyor.
Unutmamalıyız ki, etten kemikten ibaret olan bu varlığımız bir kuş gibi bu dünyadan beklenmedik bir anda uçup gidecektir. Öyle ise, yarın “eyvah” demeyeceğimiz öyle bir hayat yaşayalım ki, Allah ve Resülullah huzurunda mahcup olmayalım.
İlahi huzurda “eyvah” demeyecek bir fırsat elimizde, ömür dakikalarını ibadete çevirme, sel gibi akıp giden fani hayatı ölümsüz ebedi hale çevirme imkanını henüz Allah (cc) elimizden almadı.
Merhameti sonsuz Rabbül Alemin olan Allah (cc) böyle bir fırsatı değerlendirme imkanları veriyor. Bu imkanlardan birisi de Şaban-ı şerifin 15. gecesi, Rabbimizin rahmetinin sağnak sağnak ineceği, nice günah deryalarında boğulmakta olan insanların küçük bir gayretle sahil-i selamete çıkma imkanı bulacağı “Berât Gecesi”dir. Bu güzel geceyi 21 Mayıs’ı 22’ye bağlayan Cumartesi gecesi idrak edeceğiz.
İbn-i Abbas’tan rivayet edildiğine göre, “Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar (zalimler, mazlumlar) hep bu esnada kaydedilir.
O yıl ki, hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. Rızıkla alakalı defterler Mikail (as)’a, savaşlarla alakalı defterler Cebrail (as)’a, ameller nüshası İsrafil (as)’a ölüm ve musibetlerle ilgili defterler de Azrail (as)’a teslim edilir.”
Fahreddin-i er Razi hazretlerinin açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi “Berât Gecesi’nde başlar, Kadir Gecesi’nde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir.
Berât’ını alabilmen bu mübarek geceyi samimi ve halis bir niyetle iradi olarak değerlendirmene bağlıdır. Bu vesileyle Allah’ın verdiği fırsatları iyi değerlendirip, dünya ve ahret saadetini kazanmaya vesile yapıp, ahiretini dinamitleyecek, hayatını zehirleyecek her türlü günahlardan, batakhanelerden uzak durursan, Berât’ını alma hakkını kazanmış olursun.
Peygamber Efendimiz (sa.v) “Şaban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık, ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah (cc) rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir: “İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu? Hemen sağlık ve afiyet vereyim.” Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.
“Berât Gecesi” beşer mukadderatının programı yapılırken, insanlara verilen bu eşsiz fırsattı en iyi şekilde değerlendirmeli ve neticede “eyvah” dememelidir.
Gönüller imanla, sevgiyle, vifak ve ittifakla donatılmadan, ahlak-ı aliyeyi İslamiye ile tezyin edilmeden huzur olmayacağı gibi, hayatın bereketi de kalmayacaktır. O zaman insanlar gayz, kin ve nefret içinde boğulup gideceklerdir.
Kainatın yaratılış vesilesi Efendiler Efendisi Efendimiz’in (s.a.v) ölmüş cesetlerimize yeniden ruh olması ile küfre ve dalalete ait engellerin ortadan kalkması, insanların yaratılış gayesini anlatan kitap ve sünnetle tanışıp, hükmüyle amel etmesi, ferdi, ailevi ve içtimai huzuru elde etmesine, en önemlisi de ebedi saadeti kazanmasına vesile olacaktır.
Birlerimizin bin olmasına sebebiyet veren mübarek gecelerden “Kadir Gecesi” bizlere bire otuz bin sevap kazandırırken, “Berât Gecesi” de, bire yirmi bin sevap elde etme fırsatını vermektedir.
Senede bir defa bizlere 50 yıllık sevap kazandıran bu fırsatı kaçırmayalım. İbadetle, zikir, fikir, tefekkür ve dua ile taçlandıralım, neticede pişman olup “eyvah” diyeceğimiz bir duruma düşmeyelim.
Nur suresi 31. ayette Allah “Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki felaha (kurtuluşa) eresiniz!“ buyuruyor.