FARUK MERCAN
Rıza Sarraf`ın New York`taki mahkemede yaptığı itiraflar duruşmayı izleyen gazeteciler tarafından dakika dakika bütün dünyaya duyuruluyor. Gün geçmiyor ki dünyanın önde gelen bir yayın kuruluşu Rıza Sarraf davasından yola çıkarak bir Türkiye analizi veya Türkiye haberi yayınlamasın…
“Biz ambargoyu delmedik. Yaptığımız iş uluslararası hukuka uygun, dünya Amerika`dan ibaret değil” diyor Saraydaki şahıs… O zaman bütün bu işleri niye gizli ve Rıza`dan aldığınız rüşvetlerle yaptınız? Çünkü hepsi suç…
Dünyanın en saygın dış politika dergilerinden biri kabul edilen “Foreign Affairs”de 30 Kasım 2017 günü yayınlanan “Türkiye bir Mafya devletine mi dönüşüyor?” başlıklı uzun analizde çok çarpıcı iki tespit yapılıyor. Ryan Gingeras imzasını taşıyan analiz şu iki sonuca varıyor:
”1. Erdoğan ile yakın ilişkileri olan Rıza Sarraf davasının Türkiye`de kapatılması Türkiye`nin nasıl bir organize suçlar, mafya ve kara para ülkesine dönüşmekte olduğunun en çarpıcı örneği…
2. Mafya liderleri ile kol kola resimleri yayınlanan Erdoğan`ın başında bulunduğu rejim, bu suçlara doğrudan bulaşmış durumda ve şimdi Batılı ülkeler her geçen gün artan bir ivmeyle yolsuzluk rejimi haline gelen Türkiye`den kendilerini korumak için en iyi yolları bulmak durumundalar…”
Ryan Gingeras, önemli bir Türkiye uzmanı ve Oxford Üniversitesi`nin geçtiğimiz yıl yayınladığı “Osmanlı Devleti`nin Sonu (Fall of Sultanate: The Great War and the End of The Ottoman Empire, 1908-1922) kitabının yazarı…
New York Mahkemesi`ndeki Rıza Sarraf davası, dünyanın dört yıldır Türkiye`de olup bitenleri anlamasını kolaylaştıran bir olay oldu. Davanın başında, savcı David W. Denton yaptığı konuşmada, şu iki olayı net olarak dünyaya ilan etti:
1. Bu dava, FBI`in 2013`ten itibaren bizzat yaptığı çok büyük bir soruşturma sonrasında açıldı. Bu dava milyarlarca dolar Iran parasına dayanan global bir yolsuzluğun perdesini açacak.
2. Rıza Sarraf`ın İstanbul`da yargılandığı dava, davaya bakan hakim ve savcıların görevden alınmasından sonra milyonlarca dolar rüşvetle kapatıldı. Rıza Sarraf`tan çok büyük rüşvetler alan kirli Türk politikacılar, yoluna devam etmesi için hakimlere de bu milyonlarca dolar rüşveti vermesi gerektiğini bildirdiler, o da verdi. Bu davada Rıza Sarraf`ın çok büyük rüşvetlerle Türkiye`de Hükümetle yaptığı işbirliği delilleri ile ortaya çıkacak… Rıza Sarraf, yaşadığı bu hikayeyi bizzat kendisi anlatacak.
Böylece, Saraydaki şahsın “New York Mahkemesi`ndeki dava, Cemaatin sağladığı bilgi ve belgelerle açıldı” tezi tamamen çöktü. Şimdi New York mahkemesine, Amerikalı hakimlere ve savcılara da darbeci diyor.
Amerika`da icra edemediği kaçırma planlarını Malezya, Pakistan, Sudan gibi bir kaç ülkede bulduğu Flynn gibi adamlara verdiği milyonlarca dolar rüşvetlerle icra etti Saraydaki şahıs… Küçük bir Asya ülkesine, Hizmet okullarının kapatılması karşılığında teklif ettiği para 300 milyon dolar… Devletin, milletin parasını işte böyle kirli amaçları için kullanıyor Saraydaki şahıs…
“2013`te beni yargı darbesiyle devirmek istediler, başaramayınca 15 Temmuz darbesini yaptılar” diyor Saraydaki şahıs başından beri…
Ama Rıza Sarraf olayının iç yüzünü şimdi bütün dünya öğreniyor.
15 Temmuz`un nasıl bir komplo olduğu da yine uluslararası saygın kurumlar ve medya organlarında sıklıkla işleniyor. Son olarak “The National Interest” dergisinde 25 Ekim 2017`de, askeri konular ve NATO uzmanı Doug Bandow imzasıyla yayınlanan yazıda, Batılı istihbarat teşkilatlarının elinde 15 Temmuz`u Hizmet hareketinin yaptığına dair hiçbir bilgi bulunmadığı ifade edildi.
15 Temmuz, dünyada milyonlarca izleyicisi olan televizyon dizilerine de konu oluyor. Uluslararası siyasi olayların ele alındığı “Designated Survivor” dizisinin 15 Kasım 2017 günü yayınlanan bölümünde (2.Sezon, 7. bölüm) bu gerçek bir kez daha ifade edildi. Saraydaki şahsın Türkiye`yi ne hale getirdiği de işlenerek…
“Biz ambargoyu delmedik. Yaptığımız iş uluslararası hukuka uygun, dünya Amerika`dan ibaret değil” diyor Saraydaki şahıs… O zaman bütün bu işleri niye gizli ve Rıza`dan aldığınız rüşvetlerle yaptınız? Çünkü hepsi suç…
Dünyanın Erdoğan rejiminin içyüzünü anlamasını sağlayacak bir dava daha var. 24 gün Donald Trump`ın ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yaptıktan sonra Beyaz Saray`dan uzaklaştırılan Michael Flynn olayı… Flynn de Sarraf gibi itirafçı oldu. Neler olmuş neler… Parayla Hizmet aleyhine yazı yazmaktan, Fethullah Gülen Hocaefendi`nin kaçırılması planlarına kadar… “Newsweek” dergisi, Flynn`in New York`ta Erdoğan`ın adamlarıyla yaptığı toplantıların şeceresini çıkarmış, kuzeninden damadına kadar… (Newsweek, What Flynn`s flip flop on Turkey tells us, 28 Kasım 2017).
Amerika`da icra edemediği kaçırma planlarını Malezya, Pakistan, Sudan gibi bir kaç ülkede bulduğu Flynn gibi adamlara verdiği milyonlarca dolar rüşvetlerle icra etti Saraydaki şahıs… Küçük bir Asya ülkesine, Hizmet okullarının kapatılması karşılığında teklif ettiği para 300 milyon dolar… Devletin, milletin parasını işte böyle kirli amaçları için kullanıyor Saraydaki şahıs…
New York`taki Rıza Sarraf davasını açan savcı Preet Bharara, Flynn ile çalışmayı Erdoğan`a Rusya`nın tavsiye etmiş olabileceğini yazıyor. Akla yakın bir ihtimal… Saraydaki şahsın Flynn ile suç ortaklığı da ayan beyan ortaya çıkıyor şimdi bütün yönleriyle… Bence Saraydaki şahsın Flynn ile irtibat kurmasının temel sebeplerinden biri Rıza Sarraf`ı New York`taki hapishaneden kurtarmaktı. Başkan Trump`ı manipüle etmek için her şeyi yaptı. Başaramadı.
Hayırsever ve suçsuz dediği Rıza, suçlarını kabul edip gizli ilişkilerini anlatınca, hemen vatan haini ve casus ilan etti, malvarlığına el koydurdu. Halbuki daha dün Rıza`nın sağlığından endişe ediyordu ve Amerika`ya iki defa diplomatik nota verdi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç yaşanmamış şekilde… Suçluluk telaşı ile yapılan şeyler bunlar…
Evet görüyorsunuz, dört yıldır Türkiye ve Türkiye dışında işlenen melanetler artık bütün yönleriyle dünyanın gündeminde… Türkiye uzmanı Micheal Rubin, Saraydaki şahsın suçlarından dolayı, Panama eski devlet başkanı Manuel Noriega gibi eninde sonunda uluslararası mahkemelerde yargılanacağını yazıyor.
Bundan sonraki gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz. Her geçen gün Hizmet ve Hizmet insanlarının masumiyetlerini, mağduriyetlerini, mazlumiyetlerini daha da berraklaştırıyor. Ve her geçen gün, Saraydaki şahıs ve adamlarının Türkiye`yi nasıl bir “mafya devleti”ne dönüştürdüğünü bütün dünyaya gösteriyor.
Allah`ın adaletine inanmak lazım. Cezaevindeki kadınların, çocukların, 80 yaşındaki ihtiyarların ahının yerde kalmayacağına inanmak lazım… Bakın uğruna Türkiye’yi darmadağın ettiği Rıza, şimdi onun bütün kirli işlerini deşifre ediyor.
Allah`ın büyüklüğüne inanmak lazım… Bu kirli imparatorluk bizzat kendi içinden yıkılacak… Bizzat Saraydaki şahsın işbirliği yaptığı suç ortakları onun sonunu getirecek…
Bu fırtına, dört yıl önce bir aralık ayında başladı. Dört yıl sonra yine bir aralık ayındayız ve Saraydaki şahıs ile adamları suçluların telaşı içinde bağırıp sağa sola saldırıyorlar. Neymiş, Cemaat Amerika`nın bütün kurumlarına da sızmışmış… Aslında dünyayı ele geçirmek istiyormuş… Bütün bu lafları bir kenara bırakın… Final sahnesine bir adım daha yaklaştık.
Madem ki Allah`ın adaletine ve büyüklüğüne inanıyoruz. Bundan en ufak bir şüphemiz olmasın. Hizmet`in ve Hizmet insanının zahiren yaşadığı mağduriyet içimizi kanatıyor, ama Hizmet hareketi dünyanın geleceğinde icra edeceği inşa edici, barış misyonuna bir adım daha yaklaşıyor.
İslam aleminde bu rolü icra edecek başka bir hareket olmadığını artık bütün dünya görüyor.
Bu fırtına, dört yıl önce bir aralık ayında başladı. Dört yıl sonra yine bir aralık ayındayız ve Saraydaki şahıs ile adamları suçluların telaşı içinde bağırıp sağa sola saldırıyorlar.
Neymiş, Cemaat Amerika`nın bütün kurumlarına da sızmışmış… Aslında dünyayı ele geçirmek istiyormuş…
Bütün bu lafları bir kenara bırakın… Final sahnesine bir adım daha yaklaştık.
Kaynak: http://www.shaber3.com/yazar/faruk-mercan/dort-yil-sonra-hizmet-nerede-turkiye-nerede/1293738/