Yandaş Dramı: ‘Nayır, N’Olamaz, O da Mı?’

[Haber-Analiz: Sefer Can]
Kara haberler almaktan bunaldığımız bir anda hepimizin içini ısıtan, hasret kaldığımız tebessümü iade eden bir haberle heyecanlandık. ABD’de Minnesota Duluth Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Burçin Mutlu Pakdil, eşine çok az rastlanan bir çift halkalı galaksi (yıldız kümesi) keşfetmişti. Galaksi, artık kâşifi olan Burçin Mutlu Pakdil’e ithafen “Burçin’in Galaksisi” olarak anılacaktı. Bütün basın ve sosyal medya amiyane tabirle haberin üzerine atladı.
Sonra keskin ve acı bir fren sesi ile spin atmaya başladılar. Eski Türk filmi repliği ile “Nayır nnnolamaz, o da mı FETÖ’cüymüş?” homurtuları yükseldi. Pakdil’i başörtülü görüp konuya daha bir şevkle yer veren AKP medyası haberi sayfalarından silmeye girişti.
Haber ilk duyulduğunda sosyal medyada “Bizde olsaydı…” diye başlayan espriler yapıldı. “Profesörü kendi ismini verirdi” ya da “Bizde olmazdı, kendinizi yormayın” gibi güya absürtlükler dile geldi.
Ama hiçbir absürt durum, bizim kendi gerçeğimize yaklaşamıyor. Düşünün ki, yandaşlar için artık öyle bir galaksi ve bilim insanı yok! “Siyaset, insana karşısındaki meleği şeytan gösterir” sözü ne kadar doğruymuş. ‘Melek’i sadece ahlak olarak anlamak yanlış; buna bilgi, donanım ve kaliteyi de katmak lazım.
TIP EĞİTİMİ VE SAĞLIK HİZMETLERİ ÇÖKÜYOR
Bulduğu galaksi ve Burçin Pakdil’i yok etmeye çalışan zihniyet keşke yalnız medya ile sınırlı olsaydı. Devleti kuşatmış dar bir kadro, kendilerinden olmayanı yok etmeye kararlı. Artık sayısını unuttuğumuz kararnamelerle on binlerce insanı kamudan ihraç ettiler. Son KHK ile 8,399 kişi daha adli ve idari bir soruşturmaya tabi tutulmadan sadece istihbarat raporlarıyla işini kaybetti. 631 akademisyen, 2687 polis, 853 sağlık personeli, 763 asker ve binlerce memur kış günü işsiz güçsüz bırakıldı. Altı aydaki toplam tasfiye 120 bini geçti.
Haydi hepsini bir kenara bırakın kaç tıp hocasının ihraç edildiğini ve ne kadarının tutuklandığını bilmiyoruz. Doktor eksiği bir yana, hem nitelik hem nicelik olarak tatmin edicilikten çok uzak durumdaki tıp eğitimine darbe vuruluyor. Ülkenin en iyi yetişmiş kalp cerrahları, psikiyatrları, romatologları ya işsiz ya tutuklu.
VERGİLERİMİZLE MAĞDUR OLUYORUZ
Kamu istihdam imkanlarını liyakat esasına göre dağıtmak devletin görevi. Zira o kaynaklar ödediğimiz vergilerden oluşuyor. Kendi sermayesi ile iş kuranlar bile, ancak ayrımcılık suçu kapsamına girmeyecek ölçüde seçicilik yapma hakkına sahip. Kamu kaynaklarını dağıtanlar ise adalet ve liyakat ölçüsünden sapamaz. Zira bu aynı zamanda hizmet alanların da hakkı. Eğitim, sağlık, güvenlik ve yargı gibi hizmetleri en donanımlı ve iyi yetişmiş insanların elinden almak, vergi mükellefleri olarak hakkımız.
AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu çizgiden sapalı hayli zaman oldu. ‘AKP’li olsun çamurdan olsun’ dayatması en basitinden en kariyer gerektirene kadar bütün işler için geçerli hale geldi. Belli standartları tutturan partililerin olmasına şükreder noktaya sürükleniyoruz. Zira bir kabus gibi ülkenin üzerine çöken kararnamelerden durmadan yeni cevherler çıkıyor.
Rahmetli Bülent Ecevit döneminde yakın kayırmacılığını önlemek için getirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı tamamen işlevsiz kılındı. Birçok pozisyona eleman alınırken sınav muafiyeti getirildi. Yazılı sınavların ağırlıkları iyice azaltılarak, subjektif değerlendirmeye imkan veren mülakatlar ön plana çıkarıldı.
Fanatik AKP taraftarlarını devlete yerleştirmek adına bunlar yeterli gelmemiş olacak ki puan barajları aşağıya çekiliyor. En sonunda hakim ve savcı adaylarının mülakata girmeden aşmaları gereken 70 puan mecburiyeti kaldırıldı. Önceki atamalarda yazılı sınavda derece yapmış adayları mülakatta elemekten çekinmiyorlardı. Kızının mağduriyetine isyan eden savcı Menderes Arıcan bu yüzden sürgüne bile gönderildi.
24 Aralık’ta hâkimler ve savcılar için yapılan yazılı sınav için süreç devam ederken kural değişti. Demek ki AKP’nin atamak istediği kişiler 70 puan barajını dahi aşamıyor. Bu pişkince tavır sınava girenlere mağduriyet yaşatmakla kalmıyor. Hizmet alanlar, hem katı ideolojik taraftarlığı tescilli hem de niteliksiz insanların eline kalacak.
GALAKSİYİ YOK ETMEK DAHA ZOR
‘Burçin Pakdil, Türkiye’de olsaydı ne olurdu?’ Sorusunun cevabına yeniden dönelim. Büyük ihtimalle “FETÖ’cülerin kaçmaları için alternatif galaksi bulduğu” gerekçesiyle tutuklanırdı. Çok mu abartılı geldi? Sosyal medyada 450 binden fazla takipçisi olan ve her hafta birkaç belediyenin paralı konuğu olarak konferans veren birinin şu tweet’ini okuyun o zaman: “Galaksi bulan Burçin haberini yeni gördüm. Trump’ı FETÖ’ye ısındırmak için hazırlanan özel PR. FG’nin eski taktiği: Önce hizmet sonra izhar.”
ABD’deki üniversite yandaşların yok edici keşiflerini görse asıl ödülü onlara verebilir! Var olan galaksiyi kaybetmek sizce de daha zor değil mi? (TR724)