Anadolu’nun hamasetle kaybolan nesilleri (2)

MEHMET AKBAŞ

“Hamasetle kaybolan nesiller ve talan edilen Anadolu” başlıklı yazımda değindiğim hususları biraz daha açmak istiyorum.

Olumsuzluklardan birisi Türkiye’de gençlerin hamasetle kaybolmasıydı. Gün geçmiyor ki Anadolu’da değişik kesimlerden birileri inşa edilen boş hamaset binasına yeni bir tuğla koymasın. Bunların en sonuncusu oyuncu Tamer Karadağlı oldu.

Bir film festivalinde Nihal Yalçın ile yaşadığı bir tatsızlıktan hamaset destanları çıkarıp konuyu vatanseverliğe ve hainliğe getiren Karadağlı ‘’Ben Türk milliyetçisiyim arkadaş beğenmiyorsanız beni bu organizasyonlara çağırmayın’’ gibi beylik laflar etti. Peki bir oyuncu bu sözleri neden sarf etmiş ve neden buna ihtiyaç duymuş olabilir?

Bana sorarsanız tamamen duygusal (!) nedenlerdendir. Hem ekonomik duygusallık hem de muhafazakar kesimin hoşuna giden bir duygusallık. Netice de mevcut rejimin hoşuna giden bu hamaset vasıtasıyla yeni projelerde kendine yer bulup, hitap ettiği kitle nazarında da popülaritesi artacaktır. Yani iki yönlü bir duygusallık bu. Fakat, Karadağlı’nın bu sözlerinin ne hitap ettiği gençlere, ne de ülkeye bir gram faydası yok maalesef. Çünkü, Türkiye, son dönemde; boş lafların, içi doldurulmayan nutukların ve çığırtkanlıkların ülkesi oldu. Söz konusu oyuncu da bu nutukları atarak güya kahramanlık gösteriyor. Fakat söylemleri hiç bir temele dayanmıyor. Zira Türkiye, Karadağlı’yı Amerikan tarzı bir durum komedisi olan ‘Çocuklar Duymasın’ dizisiyle tanıdı. Bu tür diziler kültür emperyalizminin en iyi iletim yollarındandır ve Karadağlı’da bu iletim yolunun başrolünde oynamıştır.

KÜLTÜREL DEJENERASYON VE NEDENLERİ

Eğer medya yoluyla Türkiye’de kültürel bir dejenerasyon söz konusu ise (bana göre çok açık) bu oyuncu dejenerasyonu yapanların aparatıdır. O zaman da diyebilirdi ki ‘’Ben Türk milliyetçisiyim arkadaş ben bu projede yer alamam’’

Sanırım bu tip figürlerin ne kadar boş hamaset yaptıkları konusunda anlatmak istediğim gerçek anlaşılmıştır.

Peki bu konunun hamasetle kaybolan nesillerle ilgisi nedir? Türkiye’de maalesef Z kuşağı dahil güruh haline gelmiş büyük bir gençlik kesimi var. Büyük çoğunluğunun ders kitabı haricinde bir sayfa kitap okumadığı bu kesim, sosyalleşme ihtiyacını birtakım ideolojiler etrafında kümelenerek gideriyor.

Bu topluluğun motivasyon araçları arasında milliyetçilik, din ve Osmanlı etrafında atılan sloganlar yer alıyor. Slogan diyorum çünkü söylenen sözlerin altı, söyleyenler ve motive olanlar tarafından asla doldurulmamaktadır. Bunlar, dinin güzelliklerinden bahsedip üzerinde bir tanesini bile taşımayanlar, milliyetçilikten bahsedip bundan bihaber olanlar.. v.s. Böyle bir kısır döngüde devinip duran bu kesim ne vatan millet ne de dünya adına bir değer üretmemektedir. Dolayısıyla kaybolup gitmektedir.

Afrika’da bulunduğum dönemde bir Türk işadamı, Çinli bir işadamıyla arasında geçen diyalogu anlatmıştı. Türk işadamı ‘’Gördüğüm kadarıyla bir çok Afrika ülkesinde karayolu ve havaalanı inşaatları Çinli firmalar tarafından yapılıyor, bunun nedeni nedir?’’ diye sorar. Çinli ise ‘Türkiye’nin nüfusunun ne kadar?’ olduğunu sorar ve ‘yaklaşık 75-80 milyon’ bilgisini alır. Bunun üzerine ‘’75 milyon Çinli şu anda dünyanın değişik ülkelerinde iş üzerinde ve hareket halindedir’’ ifadesini kullanır.

Sonuç olarak Anadolu’ya kapanıp dünyadan bihaber, gelişmelerden habersiz, çocuklar gibi eline verilen hamasi oyuncaklarla oyalanıp duran bir neslin kaderi kaybolmaktan başka bir şey değildir. Ancak harekete geçenler ve hareketi devam ettirenler ülkesinin geleceği adına değer üretebilirler.