Avrupa Konseyi, ‘Türkiye’de işkence raporu’nu yayımladı: Kötü muamele, keyfi uygulama, taciz…

Strazburg’da bulunan, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin İşkenceyi Önleme Komitesi 2017 ve 2019 yıllarında Türkiye’nin çok sayıda şehir ve kırsalına yaptığı ziyaretlere ve incelemelere ait raporları yayınladı.

Türkiye’nin bu raporlara yönelik hazırladığı cevap metinlerini de dahil eden Komite, önemli sayıda keyfi uygulama, kötü muamele, sağlıksız koşullar, işkence ve taciz şikayetlerinin devam ettiğini belirtiyor. Her iki raporda da bu yönde iddialar kişi, olay ve mekanlara ilişkin detaylarla örneklendiriliyor.

Başta gözaltı şekli ve sağlık muayenesi olmak üzere sürecin baştan sona hatalı şekilde gerçekleştiğine değinen bu raporlarda, daha önce yapılan incelemeler sonucu hükümete iletilen öneri ve çağrıların da uygulanmadığına dikkat çekiliyor.

Her iki raporda da Türkiye’ye başlıca şu tespitler ve çağrılarda bulunuluyor:

  • İnsanların aşırı kalabalık hücrelerde bir arada tutulması uygulaması son bulmalı. Hapishaneler genel olarak aşırı kalabalık durumda.
  • Hapiste bulunan insanların açık havada egzersiz yapması için yeterli alt yapı ve alan yok.
  • Birkaç istisna dışında gözaltı nezarethanelerinde doğal ışık ve temiz hava alan oda neredeyse hiç yok.
  • Nezarethanelerde geceyi geçirenlere üzerinde yatacak bir sünger veya üstü örtmek için bir battaniye verilmiyor olması bir başka olumsuz unsur olarak not edildi. Bunun yanı sıra gözaltında tutulan çok sayıda insandan alınan ifadeye göre bu süre zarfında verilen içme suyu, yiyecekler ve kişisel temizlik araçları da yetersiz.
  • Yeterli doktor, hemşire ve psikiyatri desteği mevcut değil.
  • Emniyet güçleri ve hapishane görevlileri orantısız güç kullanmamak konusunda eğitimlere tabi tutulmalı.
  • Kötü muamele yaşandığına yönelik verilen ifade ve bazı raporlarda polis gözetimi altında olan kişiye bazen kelepçeli dahi olsa tokat, tekme ve yumruk atıldığı anlaşılıyor. Güç kullanılarak gözaltına veya kontrol altına alındığı andan itibaren bir kişi artık herhangi bir darbeye maruz kalmamalı.
  • Türk yetkililer gözaltına alınan kişilerin avukatlarıyla özel görüşme yapabilme hakkını, yasal adımlar da dahil olmak üzere gerekli her yöntem ile garanti altına almalı. Avukatlarının profesyonel yeterliliğinden şüphe duyan kişilere yeni bir avukat atanması noktasında engel çıkarılmamalı.
  • Türk yetkililer gözaltına alınan kişilere yönelik olarak emniyet güçlerinin sözlü saldırı ve tehditlerine engel olacak şekilde caydırıcı adımlar atmalı. Örneğin, gözaltına alınan kişi polis tarafından darp edildiğini ve bu sağlık muayenesi sırasında bunu belirtmemesi için baskı uygulandığını rapor ediyorsa bu durumun doğru olduğunun anlaşılması halinde söz konusu emniyet görevlisi mutlaka gerekli şekilde cezalandırılmalı.
  • Gözaltı işleminden karakola kadar geçen süredeki transfer sırasında da hakaret, tehdit ve fiziksel şiddetin devam ettiği anlaşılıyor. Bu şiddete dair muayene kayıtları da bulunuyor. Her ne kadar 2017’ye kıyasla 2019’da yapılan incelemelerde kötü muamele sayısında azalma yaşandığı tespit edilmiş olsa da, bu yönde yapılan şikayetlerin ve suçlamaların sayısı hala endişe verici boyutta.
  • Güvenlik personeli kesinlikle sağlık muayeneleri sırasında odada bulunmamalı. Bu konuda gerekli önlemler alınmalı.
  • Her ne kadar ziyaret edilen yerlerdeki nezarethanelerin durumu iyi ve temiz olarak görülse de temel bazı yapısal eksiklikler nedeniyle buralarda tutulma süresi birkaç günü geçmemeli.
  • Komite, Türk yetkililere iddia olunan suç ne olursa olsun polis ve jandarma gözaltı sürelerinin en fazla 4 gün olması konusundaki çağrısını yineler.

Kaynak: Euronews Türkçe