Erdoğan Rejimi, halk desteğini kaybettikçe sertleşiyor.
“Büyük fotoğrafa” baktığımız zaman, rejimin kendi otokrat karakterini ört bas etme çabasına bile artık gerek duymadığını da açıkça görebilirsiniz.
Halk desteği biraz daha yukarılardayken en azından demokratmış gibi görünme çabası vardı, artık bu çaba içine bile girmiyorlar.
Otoriter rejimlerin temel özelliklerinden biri budur: Desteği azaldıkça sertliği artar, sertleştikçe toplumsal tabanının neden eridiğini anlamakta de yetersiz kalır.
Rejimin mahkemeleri ne AİHM kararı dinliyor ne de AYM kararı.
Anayasa Mahkemesi’nin, kendi kararına direnen mahkemelere karşı verdiği “hak ihlali” kararları, köy ihtiyar heyeti kararı kadar bile bir değer ifade etmiyor.
Osman Kavala, AİHM’nin verdiği ihlal kararına rağmen hala tutuklu yargılanıyor.
Normal bir hukuk düzeninde savcılık iddianamesi diye ortaya çıkarılması en azından ayıplanacak bir iddianameyle hızla mahkum edilecek ki Selahattin Demirtaş’a yaptıklarını Kavala’ya da yapabilsinler.
Acele bir karar verip Kavala’yı mahkûm edecekler ve böylece AİHM’nin “tutukluluk hak ihlalidir” kararını uygulamadan hukuki durumu değiştirebilsinler.
Amaçları, topluma Kavala üzerinden bir mesaj vermek.
Rejimin anti demokratik uygulamalarını protesto etmeye cesaret etmenin bir bedeli olacağını göstermek.
Mehmet Yılmaz’ın T24’teki yazısından kısaltılarak alınmıştır.