Kaç çocuğun var, üç; ikisi cennette…

Bir gece yarısı İzmir’de ıssız bir sahilde buluştuklarında ilk kez karşılaşıyordu 4 farklı aileden 18 kişi. Kimse diğerinin neler yaşadığını bilmiyordu. Doğdukları ve yaşadıkları ülkede başka bir çıkış bulamadıkları için yeni bir hayata adım atacaklardı. Beş kişilik Kara ailesi de diğerleri gibi KHK ile ihraç edilmişti. Ne mesleklerini yapabiliyor ne de pasaportlarına el konulduğu için yurt dışına gidebiliyorlardı…

Çıktıkları gece yolculuğunda altı yaşındaki Mustafa’sıyla sekiz yaşındaki Gülsüm’ünü kaybeden ve karşı kıyıdaki Sakız Adası’na henüz birkaç aylık Ali İhsan’la çıkabilen Kara çifti, yaşadıkları korku dolu anları ve hayatlarının en uzun gecesini anlatırken, “Bu yolculuğa çıkmaktan başka çaremiz kalmamıştı!” diyor.

25 Eylül gecesi 18 kişi bir fiber tekneye binmek için ayrı ayrı yerlerden gelir. Tam binmeye hazırlanırken birden herkes irkilir. Çünkü yüzlerine karşı güçlü bir ışık tutulmaktadır. Donup kalmışlardır, “Polis veya askerdir. Demek buraya kadarmış yolculuğumuz, başlamadan bitecekmiş” diye düşünürler. O anı yaşayan Ebubekir Kara, “Sonra çekip gittiler.” diyor. Meğer balıkçılarmış. O gün geri dönseler de ertesi gün yine aynı yerde 18 kişi ve teknenin kaptanı buluşur. Can yeleklerini giyerler, güneş battıktan sonra saat 21.30 dolaylarında da tekne kıyıdan yol almaya başlar. Tam Yunanistan sularına geçtiklerinde, kurtulduk artık, diye sevinirken kaptanın ani manevra yapması sonucu tekneleri alabora olur. 1’i bebek, 4’ü çocuk 7 kişinin hayatını kaybettiği kazada Kara ailesi de 6 ve 8 yaşında iki evladını kaybeder. “Sırf birlikte olalım diye çocuklarımızla beraber böyle bir yola çıktık. Başımıza böyle bir kaza geldi ne yapalım.” diyor Anne Gonca Kara büyük bir tevekkülle…  “Cenab-ı Allah cennette bizi kavuştursun. Kaç çocuğun var, üç; ikisi cennette…”

Haberin tamamı için tıklayınız.