BM ve AİHM Kararları: Şimdi ne olacak, nereye, nasıl başvurmalı?

Kendi yargısını işletmeyen, tabiri diğerle “kendi göbeğini kendi kesmeyen” Türkiye’nin dosyaları her geçen gün uluslararası mahkemelere ve kurumlara taşınıyor. Yolsuzluk dosyaları gibi iktidarın soruşturmaları sümenaltı edilirken, muhalif görülen kesimlere yapılan hukuksuzlukların dosyaları görmezden geliniyor, mağdurların dosyaları da akim bırakılmaya çalışılıyor.

Ülke içinde “siyah transporterler” sürekli olarak insanları kaçırıyor. Yasin UGAN, Özgür KAYA, Erkan IRMAK, Salim ZEYBEK, Mustafa YILMAZ, Gökhan TÜRKMEN halen kayıp ve kendilerinden haber alınamıyor.

Geçtiğimiz mart ayında da Türkiye Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, “107 Gülen yapılanması mensubunun Türkiye’ye getirildiği” yönünde itiraf gibi bir açıklaması olmuştu. “Merd-i Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş” hesabı, bunu bir gurur vesilesi gibi açıklamışlardı ama üst üste gelen uluslararası mahkeme kararlarından görüyorsuz ki bu aslında bir dizi uluslararası insanlık suçunun da bir itirafı ve belgesi idi.

Bunları da takip eden uluslararası mahkemeler ona göre kararlar vermeye başladı. En son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye ve Moldova gizli servislerinin ortak operasyonuyla 6 Eylül 2018 tarihinde Türkiye’ye gönderilen Gülen Hareketi’ne mensup 5 Türk vatandaşı tarafından açılan davada “Moldova’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal ettiği” sonucuna vardı. İhlalinden bahsedilen maddeler ise;

– AİHS’nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile (davacıların bu şekilde yakalanmasının “yasadışı“, “gereksiz” ve “keyfi” olduğuna),

– Özel ve aile hayatına saygıyla ilgili 8’inci maddesini ihlali…

Karar gereği Moldova, davacıların her birine 25 bin euro manevi tazminat ödeyecek.

Aslında bu yeni bir sürecin de başlangıcı. İş sadece tazminat ile kalmayacaktır. Tescillenmiş bu husustan sonra işin bir de cezai boyutu olacaktır. Ulusararası insanlık suçu işleyen Türkiye’deki ve onunla işbirliği içindeki suç ortaklarının uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmalarının da önü açılmıştır. Bu konuyu da ayrı bir araştırma konusu olarak ele almak gerekir…

AİHM’in bu kararı, Gülen Cemaati’nin yurtdışındaki unsurlarına yönelik MİT operasyonlarıyla ilgili ilk kararı olması açısından da önem arz ediyordu… AİHM, Moldova’dan Türkiye’ye kaçırılan 6 kişiyle ilgili verilen kararıyla, Avukat Nurullah Albayrak’ın ifadesi ile “Türkiye’nin yurtdışına hukuksuzluk ihraç ettiği/ yani kaçırmalar, istihbari faaliyetler, el koymalar, rüşvet, tehdit, şantaj, yolsuzluk tarzı hukuksuzlukları ihraç eden ülke haline geldiği tescillenmiş” oldu.

Hatırlarsanız, Moldova’nın yedi Türk’ü sınır dışı etmesine Af Örgütü’nden tepki gelmiş, Örgütün Doğu Avrupa ve Orta Asya Yöneticisi Marie Struthers, olaydan duydukları endişeyi ifade ettikten sonra, “Moldova makamları yalnızca bu kişileri sınır dışı ederek haklarını ihlal etmekle kalmadı, aynı zamanda onların adaletsiz bir yargılama süreci gibi insan hakları ihlallerine maruz kalacak olmalarına sebebiyet verdi” ifadelerini kullanmıştı. Af Örgütü’ yetkilisi ayrıca, “Moldova’daki son tutuklamalar, giderek baskıcı hale gelen Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına karşı izlediği misilleme politikasına uyuyor” diye eklemişti.

AİHM’e taşınan davanın detaylarında görüyoruz ki hem Türkiye hem de Moldova bir dizi hukuksuzluklar yapmış, uluslararası yasaları hiçe saymışlar…

Yazının tamamı için: http://www.tr724.com/bm-ve-aihm-kararlari-simdi-ne-olacak-nereye-nasil-basvurmali/