Hem Damat Hem Çırak

HABER ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Devlet aklı, basiret ve strateji gibi altın düsturlardan eser kalmadı. Herhangi bir bakanlık ya da resmî daire bir beyanda bulunduğunda senet kabul edilirdi.

Muhatapları da kendisine buna göre çekidüzen verirdi. Recep Tayyip Erdoğan’ın aile şirketine dönen Türkiye’de vaziyet değişti.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI’NIN BİR GÜNÜ
Devletin ne kadar perişan hale düştüğünün en müşahhas misalini Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan vereceğim. Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’a emanet edilen Hazine Bakanlığı 17 Ağustos Cuma günü sabah saatlerinde bir açıklama yaptı.
Muhtevası itibariyle şaşırtıcı ve radikal değişiklikleri ilk okuduğumda çok şaşırdım. Bankaların firmalarla olan para alışverişinde müşterinin lehine hayli iddialı değişiklik yapıldığı anlaşılıyordu.
Yazılı beyanat kısa sürede makes buldu. Paket birkaç saat içinde “kur artışından etkilenen şirketlere Hazine desteği” başlıkları ile haber oldu ve sosyal medyada hızla yayıldı.
Bakanlık beyanatın “müjde” diye takdim edilmesinde beis görmedi. Nitekim müjdeli maddeler alt alta sıralanmıştı.
Neler vardı o pakette?
Kredi kanalları açık tutulmaya devam edecek.
Firma nakit akışlarının sürdürülebilirliğini teminen, vade ve fiyatlamalarda esneklik
sağlanmaya devam edilecek.
Kur artışı sebebiyle limit aşımı oluşan kredilerde limit aşımı dikkate alınmayacak ve kredi kapama talebi yapılmayacak.
Yine kur etkisi ile teminat değeri risk tutarını karşılamada yetersiz kalan krediler için firmalardan ilave teminat talep edilmeyecek.
8 Ağustos 2018 tarihinden itibaren yaşanan ekonomik ortam sebebiyle oluşan kredi gecikmeleri, karşılıksız çek ve protesto edilen senetler Risk Merkezi’ne mücbir sebep koduyla bildirilebilecek.
Bu uygulama ile firmaların kredi erişimlerine engel teşkil etmeyecek.
BANKALAR KREDİLERİ GERİ ÇAĞIRIYOR
TL, dolar karşısında bir haftada yüzde 30 birden eriyince bankaların riskli kredileri geri çağırdığına dair vakalar artarken böyle bir adım ancak alkışlanırdı.
Geçen gün “Bankaları kurtarmak için şirketleri feda edecekler” başlıklı makalede (http://www.tr724.com/bankalari-kurtarmak-icin-sirketler-feda-edilecek/) hükûmete haksızlık ettiğimi düşündüm. Yukarıdaki maddeler hakikaten esnaf, tüccar ve sanayici için denizin ortasında can simidi olacaktı.
Meğer bakanlık bu kadar ciddi bir meselede bu kadar teferruatı “tavsiye” olarak yayımlamış. Bankalar ya da firmalar namına bağlayıcı bir hükmü yokmuş. El insaf!
Hani Türkiye Bankalar Birliği’nin de görüşü alınmıştı! Mevzuata bakan tarafı hiç çalışılmadan, maliyeti hesap edilmeden böyle bir paket nasıl açıklanabilir?
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Osmanlı devletinden kalma müesseselerden biridir. Asırlık gelenekleri, hafızaları olan köklü iki bakanlığın birleştirildiği yeni bakanlık bürokrasisi nasıl olur da böyle bir garabete imza atar. Dalga mı geçiyorlar?
ERDOĞAN’IN KENDİ ŞİRKETİNDE OLSAYDI
Türkiye’yi “aile şirketi gibi” idare edeceğini söyleyip duran Erdoğan’a suâl etmek lazım: “Damadınız Berat’ın sabah ‘müjde’ dediği paket için öğle vakti sadece ‘tavsiye’ idi demesinden siz ne anladınız? Kendi şirketinizde benzer bir hatayı yapan idareciye müsamaha gösterir miydiniz?”
Erdoğan ya da bir başkası bu kadar vahim bir hataya imza atan idareciyi kendi şirketinde anında kapının önüne koyardı.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı (İSO) Erdal Bahçıvan dün İSO Meclis toplantısında feryat etti: “Bazı bankalar kur artışında fırsatçılık yapıyor. Kredileri geri çağırıyorlar. Buna devam eden bankaları teşhir edeceğiz.”
ÖZÜR DİLEYECEKTİM…
Dolayısıyla kanayan bir yara var. Acilen müdahale edilmesi lazım. Ben de haberi ilk okuduğumda sanayiciden ve esnaftan gelen şikâyetlerin adresine ulaştığını zannettim.
Neredeyse bir özür makalesi kaleme almaya başlayacaktım. Öyle ya! İki gün evvel bankalar için kesenin ağzının nasıl açıldığını misalleri ile aktardım.
Hazine Bakanı Albayrak ise beni tekzip edercesini bir paket açıkladı. Gocunmadan özür dileyecektim. Yalancının mumu öğle vakti söndü.
Meğer o paket fantastik bir metinden ibaretmiş, can derdinde olan sanayiciyle adeta alay edildi.
Hazine Bakanı hem damat hem de çırak olunca fiyasko şaşırtıcı değil.
BU KAFA BANKALARI DA BATARIR
Paketin alelacele açıklanması ve geri çekilmesi piyasada endişeyi artırdı. Döviz kurlarının bu kadar zıpladığı, kredi faizlerinin yüzde 30’a çıktığı bir piyasada sermaye açığı had safhada olan şirketlerin ayakta kalması için bir yol bulunmalı.
Bankaları kurtarmak iyi fikir. Amma velakin şirketleri bankalara feda etmek doğru bir tercih değil.
Şirketler battığında o bankalar zaten batacak. Bazı mükellefiyeti azaltarak yol alsalar da fabrikalar kapandığında bu defa işsizlik dalgası altında batacaklar.
ABD ile “müeyyide” harbini sulh yolu ile sona erdirmeden Türkiye gibi döviz açığı veren bir ekonominin kur şokunu kaldırması mümkün değildir. İki haftadır olup bitenlerden hiç mi ders alınmaz?
TRUMP YİNE TEHDİT ETTİ: BU İŞ DAHA BİTMEDİ
ABD Başkanı Donald Trump gece yarısı tweet atıyor. Diyor ki: “Türkiye uzun yıllardır ABD’den yararlandı. Şimdi, ülkemizi büyük bir vatansever rehin olarak temsil eden harika Hristiyan pastörü tutuyorlar. Masum bir adamın serbest bırakılması için hiçbir şey ödemeyeceğiz, ama Türkiye ile ilişkilerimizi azaltıyoruz.”

Türkiye saati ile ikindi vakti pastör Andrew Brunson’ın “ev hapsinin kaldırılması” talebi İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Beyaz Saray’ın önünde gazeteciler Trump’a bundan sonra ne olacağını sordu.
Trump yine ağır sözler sarfetti: “Türkiye uzun zamandır problem. Türkiye bir dost gibi davranmadı. Ne olacağını göreceğiz. Pastör Brunson harika bir insan. ‘Casus’ diye uydurma bir suçlama yönelttiler ve o bir casus değil. Şu anda yargılanıyor, tabiî buna yargılama diyebilirseniz. Çok uzun süre önce Pastör’ü geri vermeliydiler ve bence Türkiye çok çok kötü davrandı, daha bu iş bitmedi. Oturup bunu kabul etmeyeceğiz, insanlarımızı alıkoyamazlar, dolayısıyla ne olacağını göreceğiz.”


TÜRKİYE 27 AĞUSTOS PAZARTESİ GÜNÜNE KADAR TATİLDE
Neyse ki Türkiye’de piyasalar kapanmıştı. Yoksa Trump’ın sözlerinin akabinde dolar yeniden 6,50 TL eşiğini yeniden geçebilirdi.
Borsa İstanbul (BIST) ve diğer piyasalar 27 Ağustos Pazartesi gününe kadar Kurban Bayramı tatilinde olacak. Batıda, Asya-Pasifik’te piyasalar açık olacak. Yer yer TL’ye taarruzlar olacaktır. Bu kadar zayıf ve korunaksız yakaladılar ne de olsa!
Trump’ın sözleri iplerin bayramı müteakip daha da gerileceğine işaret ediyor.
ZAVALLI TÜSİAD
Türkiye elde avuçta ne varsa bozduran müflis tüccarların eline düştü.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de ABD gibi süper gücü karşısına alırken yedek akçe bulundurmayacak kadar basiretsiz idarecilerden hâlâ icraat bekliyor.
Gerçi onların tuzu kuru. Dolar da onlarda devlet tahvilleri de. Faiz yükselirken de kazanıyorlar dolar tırmanırken de.
Cuma günü Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın şaka gibi iki açıklaması gösterdi ki ABD cephe harbinde kendini yorma ihtiyacı bile hissetmiyor.
Hem damat hem de çırak gemiyi batırmak için ne lazımsa fazlasını yapıyor.
“Ustaları da gördük.” dediğinizi duyar gibiyim…
(TR724)