’10 Ekim 2015 Ankara terör saldırısı, AKP’nin DAEŞ militanlarını bizzat görevlendirmesi sonucunda gerçekleşti…”
Ahval, bu tespitin, 103 kişinin ölümüyle sonuçlanan Ankara katliamının birkaç gün sonra Avrupa Birliği’nin gizli servisi ‘EUINTCEN’in AB içindeki en üst düzey karar mekanizmalarına gönderdiği ‘çok gizli’ kayıtlı bir istihbarat raporunda yer aldığını açıkladı.
Ahval, Ankara Katliamı hakkında gizli kalmış AB gizli servisi EUINTCEN raporunda, ‘AKP’nin, Ankara Katliamı için IŞİD’i görevlendirdiği’ bilgisinin yer aldığını açıkladı.
Ahval, “EUINTCEN’in bugüne kadar gizli kalmış, 13 Ekim 2015 tarihli söz konusu kapsamlı raporuna ulaştık’ başlığıyla duyurduğu iddia’nın, ‘Ankara Bombalaması’ başlığıyla üç sayfa ve üç bölümden oluşan bir raporla tespit edildiğini belirtiyor.
‘Ön özet’ ve ‘arka plan” arabaşlıkları altında, saldırının hangi siyasi ortamda, hangi koşullar altına gerçekleştiğini ayrıntılarla sunulduğunu belirtyen Ahval, rapordaki şu iddialara yer veriyor:
“Raporun en önemli bölümü, en sondaki ”Değerlendirme’ başlığı altında yer alıyor. Bu bölümde, 20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesinde Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) mensubu göstericileri hedef aldığı anlaşılan, 33 kişinin ölümü 109 kişinin yaralanmasına yol açan DAEŞ saldırısı ile Ankara Katliamı arasında ‘devamlılık’ bağı kuruluyor.”
EUINTCEN RAPORUNDAN BAZI BÖLÜMLER
Raporun ilgili kısmında şu tespitlere yer veriliyor:
- Ankara bombacılarının hedefinde ESP de vardı. ESP’nin kurucuları arasında HDP eş genel başkanı Figen Yüksekdağ da bulunuyordu. Ankara saldırısı, 1 Kasım’da tekrarlanacak parlamento seçimleri için yapılan yoğun seçim kampanyaları ve hükûmetin PKK’ya yönelik sürmekte olan şiddetli askerî harekâtları sırasında gerçekleşti.
- Suruç ve Ankara saldırıları arasında benzerlikler bulunmakta. Her iki bombalı saldırıda da kalabalıklara yönelik polis koruması yetersizdi ya da hiç yoktu. Her iki mitingde de ESP bulunuyordu. İki miting de Kürtlerle ilgiliydi. Hem Suruç hem de Ankara saldırısında süpheli DAEŞ’ti…”
- Ankara’da Kürt barış aktivistlerinin yer aldığı bir mitinge yönelik bombalı saldırıların sorumluluğu, muhtemelen, Türkiye’nin Suriye ve Irak ile olan uzun sınırları boyunca faaliyet gösteren DAEŞ teröristlerinin üzerine kalacaktır. Fakat 1 Kasım’da gerçekleşecek genel seçimlerin yakınlığı, muhalefet partileri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğündeki sert hükûmet politikalarını destekleyen güçlerin saldırıya karışmış olabilecekleri yönündeki şüpheleri artırdı.
- DAEŞ hem Kürtleri hem de Türk devletini meşru hedefler olarak görmekte, bu da onun gözünde silahsız sivillere yönelik ölümcül saldırıları meşrulaştırmaya yeterli olmaktadır,” şeklinde süren EUINTCEN raporu, şu sonuç tespitiyle dikkat çekiyor: ‘Saldırının tarzı ve/ya biçimi (intihar bombacılarının kullanılması) DAEŞ’e işaret etmekte. (Ancak) Göstericileri taşıyan otobüslerde arama yapılmaması, devasa bir mitingde polisin neredeyse tamamen yokluğu gibi koşullar göz önüne alındığında, bu olayda AKP bünyesindeki güçlerin DAEŞ militanlarını özel olarak görevlendirdiğine inanmak için makul sebep var.’