Ekonomide Çoklu Organ Yetmezliği

HARUN ODABAŞI

Bir süredir ekonomide döviz ve faiz başta olmak üzere bir kontrol edilememezlik hali yaşanıyor. Mayıs ayına 4,03 ile giren doların 21 gün içerisinde 4,58’i görmesi özel bir trende işaret ediyor. Üç haftalık süreçte TL’deki değer kaybı yüzde 13,6 seviyesinde. Tabiki ekonomik sorunların temeli çok daha derinlerde ancak doların neden 4,58’nin üstüne çıktığı ile alakalı bu 21 günlük periyodu içine alan kısa dönemli bir analiz yapmaya gayret edeceğim.

1. AKP’nin emekliler için getirdiği, Ramazan ve Kurban bayramlarında verilecek biner lira ikramiye zaten açık veren bütçeye ekstra bir yük getiriyor. Bu da enflasyonist baskı demek. Ayrıca Hükümetin seçim öncesinde popülistleştiği ve bütçe disiplininden koptuğu yorumları güç kazandı. Mevcut şartlarda bile faiz oranlarını düşük bulan piyasalar faiz yerine dövizde kalmayı tercih etti ve döviz üst seviye satışlarında rahatlıkla alıcı buldu.
2. Erdoğan’ın İngiltere gezisi siyasi beklentileri bilemem ama ekonomik açıdan olumsuz geçti. Erdoğan finans çevrelerinin istediği taahhütlerde bulunmadığı gibi onların hiç duymak istemeyeceği faizleri düşürme hedefinden bahsetti. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek uluslararası piyasaların dilini bilen bir isim. Erdoğan onu konuşturmak yerine kendisi konuşunca dinleyenlerin kafasında daha çok soru işaretleri oluştu. Bu bir yorum değil, uluslararası medyada bizzat katılımcıların ifadesine dayandırılarak haber yapıldı.

Bir süredir ekonomide döviz ve faiz başta olmak üzere bir kontrol edilememezlik hali var. Mayıs ayına 4,03 ile giren doların 21 gün içerisinde 4,58’i görmesi özel bir trende işaret ediyor. Üç haftalık süreçte TL’deki değer kaybı yüzde 13,6 seviyesinde. Peki bu süre zarfında ne yaşandı?

3. Hükümete yakın Sabah gazetesinin haberine göre; İthalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemleri yoluyla yurtdışına kaçırılan döviz ya da Türk parasının yüzde 40’ı oranında ceza kesilecek. Teşebbüs aşamasında kalırsa ceza tutarı yüzde 20 olacak. Halbuki Türkiye’de para çıkışı serbest ve bu konuda hiçbir yasak söz konusu değil. Yasası bile olmayan bir suçtan bahsedilmesi sermayeyi tedirgin etmeye yetti. Özellikle seçimden sonra Türkiye’nin Kambiyo rejiminde değişikliğe gitme ihtimali bile sermaye çıkışını durdurmak yerine daha da azdırdı. Yasa çıksa bile geriye doğru yürütülemeyeceği için sermaye şimdiden gitmeyi tercih ediyor. Tam da Erdoğan yurt dışında yabancı sermaye avcılığı yaparken adeta sabote edercesine yapılan bu düzenlemenin etkileri bununla sınırlı kalmaz. Dünyayı Türkiye’den koparır. Rusya bu yolu bir dönem denemiş ama başarılı olamamıştı. Çünkü yurt dışına para çıkarmanın sayısız yolu var.
4. Geçen hafta kredi derecelendirme kuruluşu Fitch; Türkiye, Arjantin ve Brezilya para birimlerinin dolardaki değer artışı karşısında baskı altında kaldıklarını ve bankacılık sisteminin bundan olumsuz etkileneceğini açıkladı. Bankaların yanında dövizle borçlanan özel sektörde dövizin tırmanışı ile borçlarını geri ödeyememe riski ile karşı karşıya. Türkiye özelinde özel sektör açık pozisyonu bankalardan daha yüksek. TL ile iş yapan ama döviz ile borçlanan şirketler çok zor durumda. Hükümet dövizle borçlanmaya sınırlama getirdi ancak çok geç kalmış ve yetersiz bir uygulama.
5. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın özerk yapısı bir süredir tartışılıyordu. TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’nın Erdoğan’dan çekindiği için alınması gereken kararları alamadığı ifade ediliyordu. Çetinkaya’nın geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme için AKP Genel Merkezi’ne çağrılması bu konudaki kanaatleri güçlendirdi.
Haberlerde genelde yaşı ilerlemiş varlıklı insanların vefatları ile alakalı “çoklu organ yetmezliği” ifadesini duymuşluğunuz vardır. Hastanede her türlü müdahaleyi yapabilecek ortam mevcut olsa da tedaviye cevap vermez ve hasta kaybedilir. Mevcut hal Türkiye ekonomisinin çoklu organ yetmezliğine düçar olduğunu gösteriyor. Atılan her adım sorunu azaltmak yerine daha da çoğaltıyor.
Umarım hastayı kaybetmeyiz.


Kaynak: https://kronoshaber1.com/tr/ekonomide-coklu-organ-yetmezligi/