Üst Düzey Düşük Profil!

Yorum | Naci Karadağ

Dünya liderimiz elinde mikrofon konuşuyor.
Görüntüsüne ve sesini nicedir hasret olduğumuz için (!) TRT Diyanet ve TRT Çocuk da dâhil tüm kanallarımız tekmili birden normal yayınlarını kesip canlı olarak veriyor. Bir yerde yine atarlanıyor Reis. Kosova Başbakanı’na “Sen kimsin?” diyor (Gerçi Kosova Başbakanı bir gün sonra “Yaptığınız hırsızlık” şeklinde diplomatik cevap verdi ama) akabinde elifi elifine şunları söylüyor:
“Kosova’nın Başbakanı tuttu, istihbaratın başındaki kişiyle İçişleri Bakanı’nı görevden aldı. Ben tabii şimdi soruyorum, ‘Ey Kosova’nın Başbakanı. Kimin talimatıyla sen böyle bir adımı attın? Ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti’ne darbe yapmaya gayret edenleri korumaya başladın? Sen ki o Kosova’yı dünyada ikinci sırada, saat bile yok. Amerika bir, ikinci sırada biz tanıdık o Kosova’yı. Senin bundan haberin yok mu? Kosova’yı bir kardeş olarak bağrına basan Türkiye’ye darbe girişiminde bulunan bu adamları sen koynunda nasıl beslersin? Bunun hesabını sen de vereceksin ve benim Kosovalı kardeşlerim senin gibi başbakana da prim vermez. Benim Kosovalı kardeşlerim, tanıdığım bildiğim Kosovalılar sana bunun hesabını soracaktır, ben bunu da biliyorum. Öyle uzaktan kumandayla siyaset yapılmaz. Uzaktan kumandayla siyaset yapanlar, aynen yine uzaktan kumandayla o siyasette de evet, miadını doldururlar.”
Bu kendinden eminlik, başkasına ayar vermeler filan ilginç bir ruh hali, o ayrı.
Ancak daha da enteresan olan, Joseph Goebbels’in “Ne suç işlediysen düşmanını onunla suçla, daha fazla bağır, haklı çıkarsın” taktiğini kullanması. Sanki Kosova devleti gelip Türkiye’de operasyon yapmış gibi Kosova Başbakanı’nı suçlayabilecek kadar kendinden geçmek oldukça ilginç. Bir de Kosova halkına daha önce Almanya için yaptığı “Siz kime oy vereceğinizi biliyorsunuz” diyerek akıl vermeler, hesap sormalar filan… Bizzat kendisinin “Utanmıyor musun Kosova istihbarat teşkilatından birilerini parayla satın alıp, rüşvetle adam kaçırtmaya?” sorusuna muhatap olmamak için yapıyor bu atarlanmayı.
Bundan sonra olacak olan şu: Kosova’da yapılacak ilk seçimler öncesi Erdoğan’ın ekibi (muhtemelen Arter Reklam) para dolu valizlerle bu ülkeye gidecek ve rakip aday için para saçmaya başlayacaklar. Kendi taraftarlarına ise bu durumu, “Ümmetin lideriyim ya oraların siyasetini de dizayn ediyorum” gerekçesiyle onaylatacak bizimkisi.
“Üst düzey terörist” diyor Erdoğan ve medyası öğretmenler için. Elbette bizim gönlümüzde düzeyleri üst ama terörist filan olmadıklarını en iyi kendisi biliyor, o yüzden rahat.
Terörist olsa duramaz çünkü!
Pekiyi terörist üst düzeymiş de düşük olan neymiş?
Hatırlayalım:
Pelikan Çetesi aracılığıyla koltuğundan indirilen Davutoğlu’ndan hemen sonra AKP’li Aydın Ünal (ki bu şahıs Erdoğan’ın konuşma metinlerini yazıyordu ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı) “Güçlü cumhurbaşkanı ve güçlü başbakanla yürümüyor. Bundan sonra gelecek başbakanın profili daha düşük olacak” şeklinde açıklama yapmıştı.
Binali Yıldırım Beyefendi bu cümleyi bile bile Başbakan oldu ve bu beyefendi önceki gün aynen şu cümleleri söyledi: “Bütün olayların merkezinde biz varız, terör, savaş, göç hepsi burada…”
Bir Başbakan’ın bunu söylemesine hayret ediyorsanız Cumhurbaşkanı’nın söylediklerini duymamışsınızdır demektir. Reisimiz yine Avrupa’ya atar yaparken şöyle buyurdu: “Fransa, teröre yardakçılık yapıyorsun, destek veriyorsun ve ondan sonra teröristleri Elize Sarayı’nda da ağırlıyorsun. Bunların hesabını veremeyeceksiniz, ondan sonra bu terör belasından da kurtulamayacaksınız. İşte bak Almanya’da teröristlerin neler yaptığını görüyorsunuz değil mi? Fransa’da da olacak. Batı bu teröristleri besledikçe batacaksınız.”
Almanya’da yaşanan terör hadisesini kınayıp, terörü lanetlemek varken, “Ey Fransa, sende de olacak!” demek hangi stratejik aklın, hangi düzeyin yansımasıdır, takdiri sizlere bırakıyorum.
Gelelim, “80 kişiyi paketledik” diyerek yapılan afra tafra ve satılan cakaya…
Herkes biliyor ki, milyonlarca dolarlar harcayarak, elli bin türlü entrika ve rüşvetle, karanlık mihraklarla işbirliği yapıp kaçırdığınız adamlar gariban öğretmenler. Herkes çok iyi biliyor ki, teröriste karşı bir şey yapamazsınız.

Çok değil, iki yıl önce TV ekranında, “Valilere ‘Üzerlerine gitmeyin’ talimatı verdik” diyen bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz.
Bir devlet güçlü ise önce IŞİD’in elindeki askerleri kurtarmak için operasyon yapardı da iki gencecik fidan diri diri yaktırılmazdı!
Bir devlet güçlü ise PKK’nın elinde tuttuğu ve Paris suikastını bizzat MİT Başkanının organize ettiği itirafını yaptırdığı “Üst düzey” MİT görevlilerini getirirdi. Hani, Bahoz Erdal’ın paketlenmesinden filan bahsetmiyoruz bile.
Necip Fazıl bir makalesinde “At müzahrefatına konan sinek, kendini Himalayar’da kartal zanneder” diye yazmıştı. Türkiye kamuoyuna efelenme, caka satarak gemiyi yürütme başarısı daha ne kadar bilmiyorum ama 70 binden fazla öğrenci, 30 bin ev hanımı, binden fazla çocuk hapishanede “Üst düzey terörist” yaftasıyla esir edilirken, tarih sizden nasıl bir profille bahsedecek biliyoruz!
(TR724)