Erdoğan’ın Parmakları

YORUM | ERKAM TUFAN AYTAV

Erdoğan parmakları ile bebekliğinden sonra ilk ne zaman oynamaya başladı derseniz, ben 2011 sonrası derim.
Erdoğan, Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyip merkez sağda çadırını kurunca ANAP, DYP tabanını ve özellikle liberalleri ve Cemaati yanına çekmişti.
Yönünü Avrupa Birliği’ne dönmüş, demokratikleşme çabası olan bir Türkiye fotoğrafı vermişti.
Eski mahallesi olan Milli Görüş tabanının oyları olsa iyi olurdu ama yeni mahallesi onu iktidarda tutmaya yetiyordu.

Doğu ve Güneydoğu’yu kaybetmiş, İstanbul ve Marmara’da mevzi kaybetmiş Erdoğan’ın artık İç Anadolu ve Karadeniz’de sıkıştığını düşünüyorum. Şu sıralar yine parmakları ile oynuyor olabilir. Denizin bittiğini ama karanın da görünmediğini o da çok iyi biliyor. Tek çaresi var ülkeyi savaşa sokmak. O da onu yapacak..

Ne var ki yeni mahallesinde kendisini güvende hissetmiyordu. Bu partnerler ile yola devam edebilmesi onun için riskti. Sürekli demokrasi ve hukuk devleti içerisinde kalması gerekiyordu.
Bu da ona göre bir şey değildi.
2010 Anayasa referandumu sonrasında gücü kendinde görmeye başlamış, işte tam zamanı demiş, yeni mahallesi ile yollarını ayırmaya karar vermişti.
İşte o dönem Erdoğan’ın parmakları ile oynamaya başladığı dönemdir.
Bu oynamalar esnasında 2013 yılında 4 parmağını keşfetti. Yan yana getirdiğinde bu 4 parmak fena durmuyordu. Bu 4 parmağın adı Rabia’ydı.
Böylelikle Milli Görüş tabanını etrafında toplama fırsatı doğacaktı. Âlem-i İslam’ın lideri lafı kulağa hoş geliyordu. Neden olamasındı? 2010 yılındaki Mavi Marmara olayı ile bu tabana göz kırpmıştı zaten.
Her ne kadar 4 parmaktan kastın aynı tarihte yolsuzlukları ayan beyan ortaya çıkmış 4 bakan olduğu yorumları yapılsa da bu iş tutmuştu.
Bu dönemde bir de Ergenekon takımı ile yani ulusalcılarla iş tutmaya başladı. 17/25 sonrası denize düşen yılana sarılır misali.
Milli görüş ve ulusalcılar ile yaptığı koalisyon onu Haziran 2015’e kadar götürebildi ancak.
AKP kurulduğundan bu yana ilk kez tek başına iktidara gelecek oyu alamamıştı.
Erdoğan kan kaybediyordu.
Abdülhamit’ten, başörtüsüne kadar bu tabanın hassas olduğu sömürülecek ne kadar konu varsa sömürdüğü halde yetmemişti işte.
Siyasal İslamcı taban ve ulusalcılar artık kendine yetmiyordu. Ne yaptı ise olmuyordu.
Yeni bir koltuk değneğine daha ihtiyaç vardı.
Yeniden ellerine tuhaf tuhaf bakmaya, parmakları ile oylamaya başladı. Dik kulaklı bozkurt işareti ona hayat öpücüğü olabilirdi.
Oldu da.
Bu tarihten itibaren Türk milliyetçisi söylemlerini arttırdı, kendisine demediğini bırakmayan Devlet Bahçeli’yi susturdu.
Amip gibi içine aldı ve sindirdi. Numan Kurtulmuş’un Has Parti’si gibi, Süleyman Soylu’nun Demokrat Parti’si gibi.
Artık yeni Başbuğ kendisiydi. Duşakabinoğulları ile pozlar vermeye başladı.
Şehzade Bilal bile kalpak giyip ok talimlerine merak sardı.
Şimdi bir eliyle Rabia işareti yaparken diğer eliyle de bozkurt işareti yapıyor.
Koalisyonun üçüncü ortağı olan Ulusalcı işareti nasıl ve neresiyle yapıyor onu bilmiyorum.
Peki, bunlar neyin göstergesi?
Musa Eroğlu’nun TRT’de yasaklanan şarkısının adı bunu iyi ifade ediyor.
“Yolun sonu gözüküyor”
TRT bu şarkının sözlerinden Saray sakini rahatsız olur, bunu kendisine mesaj anlar diye herhalde yasaklamış.
Kendi özgül ağırlığı olmayan…
Kah geçmiş mahallesine koşan…
Kah komşu mahallelerden ödünç oylar dilenen…
Sürekli koltuk değneklerine, koalisyonlara ihtiyaç duyan bir siyasetçi artık o.
Milli görüş tabanı + milliyetçi taban + İşçi Partisi tabanı ve kadroları ile ancak iktidarda durabiliyor.
En son şehit cenazelerinden medet umdu.
Biliyordu ki bu ülkede şehit cenazesi geldikçe milliyetçi oylar artar. O da bu oyları toplar. Şehit tabutunun üzerine dirseğini koyar nutuklar atar.
Ama bilmesi gereken başka bir şey daha var. Şehit cenazeleri toplum tansiyonunu aşan bir limite ulaşırsa bütün hesapları alt üst olabilir.
İş o noktaya doğru gidiyor.
Bir de on binlerce insanın tutuklanma, tecrit edilme, mallarına el konma, KHK ile işlerinden atılma meselesi var ki aile ve akrabaları ile bunların çarpan etkisini düşünün.
Doğu ve Güneydoğu’yu kaybetmiş, İstanbul ve Marmara’da mevzi kaybetmiş Erdoğan’ın artık İç Anadolu ve Karadeniz’de sıkıştığını düşünüyorum.
Şu sıralar yine parmakları ile oynuyor olabilir.
Denizin bittiğini ama karanın da görünmediğini o da çok iyi biliyor.
Tek çaresi var ülkeyi savaşa sokmak.
O da onu yapacak.
(tr724)