Prof. Kaboğlu: Zarrab Davasının Muhatabı Türkiye Değil, Doğrudan AKP

OHAL dönemindeki KHK ile mesleğinden ihraç edilen akademisyen Prof. İbrahim Kaboğlu, Reza Zarrab davasıyla ilgili, “Kamuoyu da, kim bu 20’lerindeki çocuğu Türkiye’nin kahramanı yaptı diye sorgulayabilir. Keza ortada, bir çocuğun altından kalkamayacağı rakamlar, büyük bir düzenek olduğu açık ve bunun doğrudan muhatabı AKP” dedi.
Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi, 11 Ocak 2016’da, Türkiye’de 89 üniversiteden 1128, yurtdışından 355’i aşkın akademisyen ve araştırmacının imzasıyla duyurulmuştu. Hemen ardından, metne imza atan 1128 akademisyen “terör örgütü propagandası yapmak”la suçlandı. Söz konusu davanın ilk duruşması yarın görülecek. Bu davada yargılananlardan biri olan Kabaoğlu, “Zarrab iki hafta önce Adalet Bakanı tarafından “vatandaşımız” diye korunurken şimdi bir anda hain, satılmış oluverdi, 180 derece dönüş.” dedi.

Birgün’ün haberine göre, Rıza Zarrab davasının Türkiye’nin davasının olmadığını söyleyen Kaboğlu, “Davanın Türkiye siyasetine yansıması konusunda yine iki senaryodan söz edeceğim. Birincisi AKP’nin içinde homurtular oluşur ve bu çatlaklara yol açar, böylece bir temizlik harekatı başlar. Kamuoyu da, kim bu 20’lerindeki çocuğu Türkiye’nin kahramanı yaptı diye sorgulayabilir. Keza ortada, bir çocuğun altından kalkamayacağı rakamlar, büyük bir düzenek olduğu açık ve bunun doğrudan muhatabı AKP. İkinci senaryo da, iktidar cephesi bu davayı ABD düşmanlığı, F… tezgahı, CHP iftirasına dönüştürebilir ki gidişat o yönde görünüyor.” ifadesini kullandı.
***
Parlamenter sisteme geri dönülecek
Son yaşananlarla Türkiye’nin en dipte olduğunu söyleyen Kaboğlu, “Şu an en dipteyiz. Herkesin düşmanlaştırıldığı, herkese nefret kusulduğu, Türkiye içindeki akademisyenlerden tutun, ABD’ye kadar Avrupa’ya; Esad’dan Kaddafi’ye, Sisi’den Ganuşi’ye kadar herkesin düşmanlaştırıldığı bir dönemde dibe vurmuşuz demektir. Çıkış ancak bundan sonra yakalanabilir. Bunun için de muhalefet cephesinin Hayır döngüsünü aşması gerekir. Evet’in yüzünü göstermek, demokratik Anayasa, parlamenter sistem, insan hakları için evet demek gerekir.” şeklinde konuştu.
Kaboğlu şöyle devam etti: “2019 seçimlerine, 16 Nisan metninin açtığı usul doğrultusunda gitmek gerekiyor. Önce yerel seçimler ve sonra, meclis ve başkan seçimini yapmak. Ancak şu anda aday belirleme zamanı değil, şu anda anayasa konusunda T.C’nin ulusal ve uluslararası ölçekte kazanımları nelerdir, bugüne kadar mecliste ne tür uzlaşmalar oldu, sivil toplum emeği nedir; bunları saptamak ve CHP’den İyi Parti’ye, HDP’ye, ÖDP’ye Saadet Partisi’ne kadar hepsi bu sözünü ettiğim asgari müştereklere sarılmalı. Ve 2019 seçimlerine kadar bu ortak paydalara gidilmeli. Bu şekilde, sıkı çalışılması durumunda çok büyük ihtimalle Türkiye parlamenter sisteme geri dönecektir.”