Zaman Gazetesi Yazar ve Yetkilileri 419 Gün Sonra İlk Kez Hakim Karşısında: Savunmalar Başladı

Kapatılan Zaman gazetesinin yaklaşık 14 aydır tutuklu eski yönetici ve yazarları, bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Duruşma İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesinde bulunan salonda başlatıldı.
Metin Sekizkardeş: Ne ile suçlandığımı bilmek istiyorum
Duruşmada ilk savunmayı Ahmet Metin Sekizkardeş yapıyor: “Sorumluluğum attığım imzalara ait kararlarla sınırlıdır. İddianamede hakkımda somut bir suçlama yok. Ne ile suçlandığımı öğrenmek istiyorum.” dedi.
Alaattin Güner: İddianamede hakkımda suçlama yok
Duruşmada Cihan Medya eski Dağıtım Direktörü Alaattin Güner savunma yapıyor. “14 aydır tutukluyum. 2 kızım vardı. Tutukluluğum sırasında bir kızım daha dünyaya geldi. İddianamede benimle ilgili bir suçlama yok. Cihan Medya Dağıtım içerikle ilgili değildir. Bunların dağıtımından sorumludur.”
Ali Bulaç: İddianamede yazılarımda suç unsuru bulunmadığı belirtiliyor 
Ali Bulaç savunmasına başlıyor, “66 yaşındayım. 4 kalp damarım değişti, 4 kronik hastalıkla boğuşuyorum. Savcı, iddianamenin son sayfasında yazılarımda suç unsuru bulunmadığını belirtmesine karşın suçlamada bulunmaktadır.” dedi. Bulaç, 15 Temmuz’a kadar F…’nün terör örgütü olduğu yolunda bilgi/belge olmadığını anlatıp o dönemdeki açıklamalardan örnekler veriyor.
Bulaç şöyle devam etti: “Bu örgütün silahlı terör örgütü olduğunu kabul ediyorum. Kaldı ki, terör örgütü olduğunu bilinmediği dönemde dahi üyesi değildim. Soruyorum, ben hangi silahlı terör eylemine girdim? Hangi silahlı çatışmaya girdim, kime saldırdım? Görevi gereği bilmesi gerekenlerin ihmali hoşgörülürken, siyasilerin kavrama yetisine tahammül gösterilirken, ben niye suçluyum? Hangi yasaya göre 17-25 Aralık sonrası Zaman gazetesinde yazı yazmışım diye suç işlemiş oluyorum? Devletin izniyle yayın yapan bir gazetede yazdım diye suç işlemiş olamam. 2007’deki muhtırada AK Parti’nin yanında durdum. Sayın Erdoğan’ı hedef alan herhangi bir yazım olmadı. Erdoğan’ın önerdiği başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Suriye politikasını yanlış bulsam da mülteciler politikasını destekledim. Ben Anayasa ve yasalara güvenerek ifade özgürlüğümü kullandım.”
Duruşmaya bir saat ara verildi. Aradan sonra savunmalara devam edilecek.
419 gün sonra ilk duruşma
64 sayfalık iddianamede, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy tutuklu sanıklar olarak sıralanıyor. Tutuksuz sanıklar ise Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, İhsan Dağı, Osman Nuri Öztürk, Lalezar Sarıibrahimoğlu, Nuriye Ural ve Orhan Kemal Cengiz. İddianamenin hazırlanması için 300 gün bekleyen gazeteciler, hâkim karşısına ilk kez 419 gün sonra çıktı.
zaman
Suçlamalar
Gazeteciler Anayasal düzeni, TBMM’yi ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmekle suçlanıyor. Her birinin bu suçlardan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor. Ayrıca “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla da ayrı ayrı 15’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Sözde kanıtlar: Yönetici olmaları ve yazı yazmaları
Gazeteci ve yazarların terör örgütü üyesi ve darbeci olarak suçlanmalarına gerekçe olarak gösterilen kanıtlar ise haberleri, yazıları veya Feza Gazetecilik A.Ş. bünyesinde yöneticilik yapmış olmaları. Özellikle de Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması olarak bilinen ‘17-25 Aralık’ hakkında yazdıkları köşe yazıları. Bu yazılar 15 Temmuz darbesi ile de ilişkilendiriliyor.
İddianamede köşe yazılarının ve haberlerin tek başına suç unsuru taşımadığı ancak netice itibariyle darbeyi amaçladığı ileri sürülüyor. Tüm gazeteciler için genel bir ifade kullanılarak şu suçlamalarda bulunuluyor: “Basın ve ifade özgürlüğünün sınırlarını aşarak devlet yetkililerinin ve kurumlarının haklarını ihlal niteliğinde ifadeler kullanarak örgüt amacına hizmet ettikleri; ulusal güvenliği tehdit edebilecek, toplum huzurunu, toplumsal barışı ve asayişi bozabilecek beyanlarda bulundukları, askeri darbe çağrısında bulunmaktan çekinmedikleri, bu haliyle şüpheli yazarların gerek suç unsuru ihtiva ettiği tespit edilen yazılarıyla gerek tek başına suç unsuru olduğu belirlenememekle birlikte örgütsel hedef ve amacı tamamlayan yazılarla FETÖ-PDY terör örgütü hiyerarşisi içerisindeki görevlerini yerine getirdikleri”