YORUM | Doç.Dr. MAHMUT AKPINAR |
Ağır bir linçe-tenkile muhatap kalan Hizmet insanları bu dönemde bir özeleştiri yapmalılar mı?
Normal zamanlarda anlaşılabilir olan zulüm sürecinde en azından insafsızlık! Bazıları bunu bir yerlere yaranmak için, bazıları ise “düşmüşken biz de vuralım” düşüncesiyle gündem yapıyor. Öteden beri biriktirdikleri kin, nefret, haset ve husumeti “özeleştiri yapın” şeklinde kusanlar da var!
Cemaat hiç günahı vebali olmayan, hata yapmayan bir kitle mi ki özeleştiri yapmayacak?
Elbette var ve bunları düzeltilmesi, özeleştiri yapılması beklenir, beklenmeli. Ben de bunu isteyenlerdenim. Ancak tam da imha edilmeye çalışıldığınız bir dönemde zalime, zulme, linçe, hırsızlığa, yolsuzluğa, din istismarına laf edemeyenlerin “Niye özeleştiri yapmıyorsunuz?” demesinde bir iyi niyet görünmüyor.
O zaman akla şunlar gelir:
- Hizmeti özeleştiriye çağıranlar kitlesel çocuk tecavüzlerinin, tacizlerin yaşandığı grupları-cemaatleri ne zaman özeleştiriye çağıracaklar?
- Hırsızlığı alenen meşrulaştıran, Şirk ifade eden sözlere tek kelam edemeyen, dinin siyasete-koltuğa malzeme yapılmasına ve ağır zulme alkış tutan cemaatler, tarikatlar, dini liderler, hocalar, İslam’a, hukuka, vicdana uymayan bu eylemlerinden kamu huzurunda tevbe edecekler mi? Milletten, ümmetten özür dilemeyi ve Kur’an’ın esaslarına dönmeyi düşünüyorlar mı?
- TV’lerde İslam’a, kültür ve geleneklerimize aykırı şekilde adeta işret yaparcasına “İslami program” yapanlar neden eleştirilmiyor ve özeleştiriye davet edilmiyor?
- Kâbe dahil tüm kutsal mekanları siyasi propaganda alanı yapan, bir partiye oy vermeyenleri tekfir edenler özeleştiri yapacaklar mı?
- Bazıları Hizmet’in yıllar boyu emeğiyle, alın teriyle yaptığı kurumlara çökmeyi nasıl meşrulaştırıyorlar? İktidarın peşkeş çektiği bu binalarda güya “İslami hizmet veren” gruplar bu kurumları rahatsızlık duymadan nasıl kullanabiliyorlar?
- Gülen soy isimli herkesin hapse atılmasını görmezden gelenler, aile boyu kamu ihaleleri alan grupları, tarikatları bir özeleştiriye, şeffaflaşmaya davet edecekler mi?
- Siyasetin talimatıyla Diyanet’in Hizmeti “firak-ı dâlle” ilan etmesi karşısında ağzını açamayan cemaatler, tarikatlar, hocalar gelecek nesillerin sorgulamasına karşı nasıl bir argüman geliştirmeyi düşünüyorlar?
- Olur olmaz “Ordu göreve!” diyen, her gerçek darbenin bir yerinde olan Türk solu, CHP, laikler bir özeleştiri yapacaklar mı?
- PKK’ya ve Öcalan’a güzellemeler yapanlar yazdıkları, konuştukları için ne zaman özür dileyecekler ve özeleştiri yapacaklar?
- AKP’nin ürettiği “F..Ö” kavramını sabah akşam kullanan, bebekli-lohusa kadınların tutuklanmasını yok sayan Kemalistler Dersim katliamını, Tek Parti döneminin zulümlerini, Atatürk’ün, İnönü’nün Tek adam uygulamalarını ne zaman özeleştiriye tabi tutacaklar?
Bu türden soruları çoğalmak ve herkesi iğnelemek mümkün.
Hizmet hareketinin elbette ihmalleri, kusurları, çözmesi gereken problemleri vardır ve bunları çözmek için düşünmeli, konuşmalı ve çözümler üretmelidir. Ancak Türkiye’deki sosyal hareketler, cemaatler arasında İslami ve evrensel değerler (ahlaksızlık, rüşvet, iltimas, şiddet, hukuksuzluk, fedakârlık, paylaşım vd.) açısından sıralama yaptığınızda en temizi Hizmet Hareketi çıkacaktır. Elli yıldır (şimdi hepsi kapatılan 1200 okulla, yurtlarla, dershanelerle) Türkiye’de ve 25 yıldır dünyanın yüzden fazla ülkesinde eğitim faaliyetleri yapan, kurumları olan bir hareketin yüz kızartıcı, utandırıcı sistematik bir hatası vebali yok; olmadı. Olsaydı davul çalarak dünyaya ilan ederlerdi. Hizmet yüzlerce farklı hukuk sistemine, kültüre inanca sahip ülkede insanla meşgul oluyor; eğitim veriyor. Hep başarı ve takdir gördü. Bir falso yaşamadı, suçlamaya maruz kalmadı. Kaç hareket uzun zaman ve böylesine geniş bir coğrafyada teste tabi tutuldu? Kaçı yüzünün akıyla çıkabildi?
Hizmet her alanda başarılı, nitelikli, dürüst, örnek insanlar yetiştirdi. Aristokratik yapıların egemenliğine ve engellemesine rağmen Anadolu insanının önünü açtı. Dengeleri muhafazakâr Anadolu insanı lehine değiştirdi. Tutuklananlara ve suçlananlara bir bakın! Hepsi alanlarında parmakla gösterilen insanlar. AKP/İktidar 15 Temmuz’dan sonra devletin bütün imkân ve araçlarıyla yaptığı karalamaya/iftiraya rağmen bu hakikati değiştiremedi. İnsanlar dürüst, başarılı, çalışkansa, insanlarla uyumluysa, kötü alışkanlıkları yoksa, eğitimliyse başka delil aramaksızın ‘Hizmet’ten’ damgası vuruyorlar. Yüz binlerce insan utandıracak bir eylemden, objektif bir suçtan değil 1 Dolar, Bank Asya hesabı, çocuklarını gönderdiği okullar, dernek-sendika üyeliği ile suçlanabiliyor.
Bu kadar zulme, baskıya, iftiraya ve linçe rağmen absürt ithamlar dışında suç bulamadığınız bir kesimi hangi özeleştiriye çağırıyorsunuz o halde?
Bütün bunlara rağmen Hizmet hareketinde sorumluluk taşıyanlar bir muhasebe ve murakabede bulunmalı.
Niçin?
Ağzını açıp olur olmaz eleştirenler, içlerindeki gayzı, kini, hasedi kusanlar için değil!
- Başkalarının hayal dahi edemeyeceği başarılara, hizmetlere rağmen insanlığa daha iyi hizmetler verebilmek, daha verimli, etkili işler yapabilmek için!
- Hizmete gönül vermiş, bütün imkanlarını açmış, malıyla canıyla koşturan Hizmet insanlarının sesini soluğunu, mesajını, enerjisini daha geniş kitlelere, daha farklı coğrafyalara daha efektif taşıyabilmek için!
- Hizmet insanları ciddi bir travma geçiriyor ve herkesin çevresinde büyük mağduriyetler var. İnsanlar duygusal ve adeta toslayacak yer arıyorlar. Bu insanları anlamak, problemlerine çözüm üretmek, daha sonra benzer vartalara düşmemek için!
- Art niyetli insanların milyonların hukukuna, emeğine, birikimine kasteden ihanetlerine fırsat vermemek için!
- Daha demokratik, insani, istismara, suiistimale kapalı, katılımcı, paylaşımcı hizmetler üretebilmek için!
- İçte oluşan bazı istifhamları gidermek, bazı gönül kırıklıklarını tamir etmek için!
Bir sosyal hareket muhasebe ve murakabe yapar ve eksiklerini çözümleriyle düşünür, paylaşırsa hem takipçilerin güvenini kaybetmez hem de dışardan yönelecek kıyıcı eleştirileri önleyebilir. İyiniyetli ve yapıcı eleştirileri “fitne” olarak görmek ve kulak tıkamak sosyal gruplar için en kötü tercihtir.
Özeleştiri nasıl olmalı peki?
Problem enine boyuna konuyu bilenlerce tespit edilmeli.
Muhasebe güncel dedikodulara, arızi ajandalara çerez yapılmamalı. Temel ve uzun erimli konulara ve çözümlerine odaklanılmalı.
Özeleştiri, muhasebe, murakabe başka bir beklentisi, kaygısı ve korkusu olmayan; yetkin, deneyimli ve hasbi kimselerle yapılmalı.
Muhasebe ve murakabe halkasında sadece sorumluluk taşıyanlar, yöneticiler olmamalı. İcracılardan oluşan bir grup özeleştiri, muhasebe murakabe yapamaz. En azından sorunları çekinmeden dile getirecek, tarafsız ama cesareti olan, korkusu-çekincesi olmayan kişi-kişiler bu özeleştiri halkasına katılmalıdır. İcracılardan oluşan özeleştiri ekibi aynı hataların etrafında döner durur. Belki mevcut hataları daha kabul edilebilir hale getirir. Sorgulayanları susturur. Bir şeyler yapıldığı zannı uyarır ama asla köklü, etkili değişimler yapamaz, kalıcı çözümler üretemez.
Her insan/hareket başkasının gözüyle kendine bakmaya ihtiyaç duyar. Bu nedenle Hizmet Hareketi Hizmet halkası dışından insaf ve vicdan sahibi kişilerin gözüyle de kendisine bakabilmelidir. Onların görüşlerini alıp değerlendirip global manada yeniden yol haritaları çıkarmalıdır.
Yöntemlerde, davranış kalıplarında, yaklaşımlarda yanlışlar-eksikler varsa tamamlanmalıdır.
Başkalarının haset ve husumetini biriktirmeden bir şeyler yapmanın yolu eleştirilere açık olmak, özellikle uzmanların görüşlerini dikkate almaktır. Bağımsız denetim birimlerinin desteği ve profesyonel yardım alma eksikleri görmeye ve etkili özeleştiriye ciddi yardımcı olur.
Kapalı devre bir anlayışla, “Kol kırılır yen içinde kalır” yaklaşımıyla Türkiye’de ve dünyada ayakta kalmak mümkün değil. Süreç evrensel bir Hareket olmak ve yaşanan olumsuzlukları, içte oluşan ödemleri tasfiye-tedavi için bir vesile/fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Her şeye rağmen Hizmet insanları Hizmetin insanlık adına çok şey yapacağı konusunda büyük bir ümide, aşka, enerjiye sahipler. Ancak eski alışkanlıkların, işleyişin, bazı defoların masaya yatırılıp gözden geçirilmesi ve yeni yollar geliştirilmesi bekleniyor.
Her beden bazı hastalıklar yaşar, cerahatler üretir. Bazen de mikrop dışardan enjekte edilir. Bu tür durumlarda umumun aşkını şevkini kırmadan, kardeşliği zedelemeden, ümitleri tüketmeden cerahatlerden kurtulmak, vücudun kendini yenilemesine fırsat vermek gerekir. “Bende hastalık yok!”, “ben yapmadım!” demek çözüm olmaz. Ayrıca eleştiri, özeleştiri suçlu olunduğunda, hatalar yapıldığında gereken bir şey değildir. Bazen çıtayı yukarıya taşımak için kendinizi, projenizi, stratejilerinizi, enstrümanlarınızı gözden geçirmek gerekir.
Bir afet ve felakette günahınız, kusurunuz olmayabilir. Ama sonrasında her şeye yeniden başlamanız, her şeyi yeniden düşünmeniz gerekir. Böylece yenilenme fırsatı da yakalarsınız. Yaşanan zulümle hatalar-özeleştiri arasında mutlak bir korelasyon doğru değil. Belki bir kısım eksiklikler aksaklıklar vardı süreçle birlikte görünür hale geldiler.
Ülkemiz ve insanlık açısından en fazla ümit vadeden, en aydın, şiddetten uzak ve İslam’ın aydınlık yüzü olmaya aday Hizmet Hareketi neden bu acı sürecini bir yenilenme fırsatına çevirmesin?
(tr724)