İngiliz Times gazetesinde yayımlanan “Türkiye sanık sandalyesinde” başlıklı yazıda, Batı’ya, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basını susturma girişimlerine karşı sesini yükseltme” çağrısı yer aldı. Gazete Erdoğan için, “Eleştirel seslerin susturulmasına dayalı bir anlayışa dayandığı sürece, Sayın Erdoğan ile uzun vadeli bir ilişki yürütülemez. Bu, mezarlığın istikrarıdır.” dedi.
Times gazetesi, Cumhuriyet davasının dün başlamasının ardından bugün başyazılarından birini Türkiye’ye ayırdı. Times’ın başyazısı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce söylediği bir cümleyle başlıyor: “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz.” Times’a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün itibarıyla bu yerin hangi nokta olduğu konusunda derin bir şekilde düşünmeli.
‘Erdoğan, Türkiye’yi kargaşaya sürükledi’
BBC’nin haberine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘demokratik standartları otoriter bir anlayışla hor görmekle’ suçluyor Times. Onun geçtiğimiz yılki başarısız darbe girişimi sonrası Türkiye’yi kargaşaya sürüklediğini de ekliyor.”İstanbul’da dün başlayan dava, gazetecilerin Sayın Erdoğan’ın eleştirel sesleri aceleyle bastırmasının ilk kurbanı olduklarını gösteriyor” diyor Times.
Times, medya uzmanlarının Türkiye’de 177 kadar gazetecinin cezaevinde olduklarını hesapladıklarını belirtiyor.
Bu rakamın, Çin ve Mısır cezaevlerindeki gazetecilerin toplam sayısından fazla olduğunun altını çizerek…
“İstanbul’da dün başlayan dava, gazetecilerin Sayın Erdoğan’ın eleştirel sesleri aceleyle bastırmasının ilk kurbanı olduklarını gösteriyor” denilen yazıda, “Cumhuriyet gazetesi davasının sanıklarının da görünen esas suçları, Kürt hakları hakkında yazmak ve Fethullah Gülen’in takipçileri olmak değil, ‘buluttan nem kapan’ bir cumhurbaşkanını incitmek” ifadeleri yer aldı.
Times’taki başyazı şu satırlarla noktalanıyor:
“Türkiye’nin iş dünyasına açık olduğu mesajı, gazetecilere kapalı olduğu gerçeğini maskeliyor.
“Eleştirel seslerin susturulmasına dayalı bir anlayışa dayandığı sürece, Sayın Erdoğan ile uzun vadeli bir ilişki yürütülemez. Bu, mezarlığın istikrarıdır. Almanya, Türkiye’nin iyi niyetine diğer Avrupa Birliği ülkelerinin çoğundan daha fazla bağımlı. Zira Sayın Erdoğan, Suriyeli mültecilerin denize açılmalarına izin vermiyor, onları Türkiye’nin kamplarında tutuyor. Buna karşın Almanya Başbakanı Angela Merkel, hem Alman hem de Türk vatandaşı bir gazetecinin (Deniz Yücel) tutuklanmasını yüksek sesle protesto etti. Merkel hükümeti, Alman turistlerin Türkiye’ye gitmekten caydırmak için seyahat uyarısında bulundu.
“Bu siyasi bir kumar zira Sayın Erdoğan’ı sinirlendirmenin hemen hemen daima bir bedeli var. İngiltere de Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra Türkiye gibi dinamik ekonomilerle güçlü ticari ilişkilere her zamankinden fazla ihtiyaç duyacak. Ancak İngiltere büyük insan hakları ihlallerini eleştirmemek gibi bir tavır içine giremez. Sessiz kalmak, Sayın Erdoğan’ın ihtişam hezeyanlarını ve eleştiriden muaf olduğu hissini besleyecektir. Erdoğan, araştırmacı gazeteciliğin suç olmadığını, ifade özgürlüğünün hayati önem taşıdığını bilmeli.”
Times gazetesi, Cumhuriyet davasının dün başlamasının ardından bugün başyazılarından birini Türkiye’ye ayırdı. Times’ın başyazısı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce söylediği bir cümleyle başlıyor: “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz.” Times’a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün itibarıyla bu yerin hangi nokta olduğu konusunda derin bir şekilde düşünmeli.
‘Erdoğan, Türkiye’yi kargaşaya sürükledi’
BBC’nin haberine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘demokratik standartları otoriter bir anlayışla hor görmekle’ suçluyor Times. Onun geçtiğimiz yılki başarısız darbe girişimi sonrası Türkiye’yi kargaşaya sürüklediğini de ekliyor.”İstanbul’da dün başlayan dava, gazetecilerin Sayın Erdoğan’ın eleştirel sesleri aceleyle bastırmasının ilk kurbanı olduklarını gösteriyor” diyor Times.
Times, medya uzmanlarının Türkiye’de 177 kadar gazetecinin cezaevinde olduklarını hesapladıklarını belirtiyor.
Bu rakamın, Çin ve Mısır cezaevlerindeki gazetecilerin toplam sayısından fazla olduğunun altını çizerek…
“İstanbul’da dün başlayan dava, gazetecilerin Sayın Erdoğan’ın eleştirel sesleri aceleyle bastırmasının ilk kurbanı olduklarını gösteriyor” denilen yazıda, “Cumhuriyet gazetesi davasının sanıklarının da görünen esas suçları, Kürt hakları hakkında yazmak ve Fethullah Gülen’in takipçileri olmak değil, ‘buluttan nem kapan’ bir cumhurbaşkanını incitmek” ifadeleri yer aldı.
Times’taki başyazı şu satırlarla noktalanıyor:
“Türkiye’nin iş dünyasına açık olduğu mesajı, gazetecilere kapalı olduğu gerçeğini maskeliyor.
“Eleştirel seslerin susturulmasına dayalı bir anlayışa dayandığı sürece, Sayın Erdoğan ile uzun vadeli bir ilişki yürütülemez. Bu, mezarlığın istikrarıdır. Almanya, Türkiye’nin iyi niyetine diğer Avrupa Birliği ülkelerinin çoğundan daha fazla bağımlı. Zira Sayın Erdoğan, Suriyeli mültecilerin denize açılmalarına izin vermiyor, onları Türkiye’nin kamplarında tutuyor. Buna karşın Almanya Başbakanı Angela Merkel, hem Alman hem de Türk vatandaşı bir gazetecinin (Deniz Yücel) tutuklanmasını yüksek sesle protesto etti. Merkel hükümeti, Alman turistlerin Türkiye’ye gitmekten caydırmak için seyahat uyarısında bulundu.
“Bu siyasi bir kumar zira Sayın Erdoğan’ı sinirlendirmenin hemen hemen daima bir bedeli var. İngiltere de Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra Türkiye gibi dinamik ekonomilerle güçlü ticari ilişkilere her zamankinden fazla ihtiyaç duyacak. Ancak İngiltere büyük insan hakları ihlallerini eleştirmemek gibi bir tavır içine giremez. Sessiz kalmak, Sayın Erdoğan’ın ihtişam hezeyanlarını ve eleştiriden muaf olduğu hissini besleyecektir. Erdoğan, araştırmacı gazeteciliğin suç olmadığını, ifade özgürlüğünün hayati önem taşıdığını bilmeli.”