Rehine Pazarlığı..

YORUM: VEHBİ ŞAHİN

Kapalı kapılar ardında neler konuşuluyor bilmiyoruz.
Ancak kamuoyuna yansıyan “bilgi kırıntıları” oldukça vahim…
Ortaya saçılan iddialar, Erdoğan rejiminin hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hem de ülkemizde bulunan yabancılar için ne kadar “tehlikeli” olduğunu gösteriyor bize…
İlk iddia ABD’den, ikincisi Almanya’dan geldi…
Her ikisinin de ortak noktası hemen hemen aynı…
-Erdoğan rejimi, Türkiye’de tutukladığı yabancılar üzerinden “takas” pazarlığı yapıyor.
Daha önce Malezya’dan 3 Türk vatandaşını kaçıran Erdoğan rejimi, anlaşılıyor ki bu kez işi daha da büyütmüş…
Özetle…
“Türkiye’deki yabancıları takas için tutukluyor” iddiası, Erdoğan yönetimi için kara bir leke…
 
VER REZA’YI AL PAPAZI
Gelelim çıkan haberlere…
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman iki hafta önce Washington Post gazetesinde bir makale yayımladı.
Washington’da, Türkiye ile ABD arasında muhtemel bir “tutuklu değişimi” ile ilgili dedikodular yayıldığını dile getirdi.
Edelman, takas pazarlığı yapılan isimleri de yazdı:
-İzmir’de tutuklu bulunan Papaz Andrew Brunson…
-New York’ta yargılanmayı bekleyen İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab…
Edelman’a göre Erdoğan, Zarrab karşılığında Rahip Brunson’u serbest bırakmayı Trump yönetimine teklif etti.
 
“AHLÂKSIZ TEKLİF”
Alman Der Spiegel dergisi de benzer bir iddiayı geçen hafta gündeme getirdi.
“Ahlâksız teklif” olarak nitelendirilen iddiaya göre Erdoğan, Alman hükümetine Türkiye’den kaçan iki generale karşılık gazeteci Deniz Yücel’i vermeyi önerdi.
İlginç bir durum…
Alman dergisinin iddiası havada kalmadı.
Alman hükümeti, Erdoğan’ın oyun planını deşifre etti.
Ne yaptı?
Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına hitaben bir mektup yazdı.
Bild gazetesinde Türkçe yayımlanan mektubun şu bölümleri Erdoğan yönetimi adına “utanç” verici…
-Şu anda Türkiye’de suçsuz Alman vatandaşları tutuklanmaktadır.
-Alman Hükümeti olarak tepki vermeden seyirci kalmamız mümkün değildir.
-Vatandaşlarımızı korumak zorundayız.
 
KOMÜNİST DOĞU ALMANYA GİBİ
Alman Dışişleri Bakanı çok açık yazmış…
Neden?
Erdoğan’ın diplomatik mesajlardan anlamadığını gördüğü için herhalde…
Türkiye’de bulunan Almanlar’ın güvenlik riski içinde bulunduğunu söylüyor Alman hükümeti…
Nitekim Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, meseleyi bir adım daha ileri götürdü.
Türkiye’yi eski komünist Almanya Demokratik Cumhuriyeti’ne benzetti:
-Türkiye’ye kendiniz risk alarak gidiyorsunuz.
-Size artık hiçbir şeyi garanti edemeyiz.
-Türkiye şu an keyfi tutuklamalar yapıyor.
-Asgari konsolosluk standartlarına artık uymuyor.
Alman Bakan’a göre tüm bu yaşananlar komünistlerin yönetimi altındaki Doğu Almanya’yı hatırlatıyor.
Neden Doğu Almanya?
Çünkü o dönemde Doğu Almanya’ya gidenler, orada başlarına bir şey gelirse kimseden yardım alamayacağını biliyordu.
Hâle bakar mısınız?
Türkiye,  Erdoğan rejimi ile tarihin çöplüğüne atılmış komünist Almanya ile mukayese ediliyor artık…
 
BİR PLANIN PARÇASI
Almanları bu kadar öfkelendiren gelişme ne peki?
Çifte vatandaşlığı bulunan gazeteci Deniz Yücel’in ardından insan hakları savunucusu Peter Steudtner’in de tutuklanması…
Steudtner, İstanbul Büyükada’da 5 Temmuz’da gözaltına alınan ve “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla suçlanan insan hakları savunucuları arasındaydı.
Gözaltına alınanlardan altısı tutuklanmış dördü de serbest bırakılmıştı.
Almanya ile yaşanan krizden sonra bu dört kişi için de tutuklama kararı çıktı.
Alman hükümeti, Erdoğan yönetiminin Alman vatandaşlarına yönelik gözaltı ve tutuklama kararı almasını “tesadüfî” olarak görmüyor.
Onlara göre bunların hepsi, makro bir planın parçası…
Dolayısıyla…
Türkiye’ye gidecek Alman vatandaşlarına seyahat uyarısı yapıyor.
Türkiye’de yaşayanlara da “aşırı dikkatli olma’ tavsiyesinde bulunuyor.
 
BALTAYI TAŞA VURDU
“Rehine krizi” diyebileceğimiz bu mesele neden bu kadar büyüdü peki?
Birkaç sebebi var.
1) Erdoğan, Türkiye’de tutuklanan Rahip Brunson ile Deniz Yücel’e “rehine” muamelesi yaptı.
2) Bu iki ismi serbest bırakma şartı olarak Zarrab ve iki generalin kendilerine verilmesini istedi.
3) Bu talep, Erdoğan’ın “kötü” niyetini ortaya çıkardı.
4) Türkiye’deki tutuklamaların keyfi olduğu kanaatini pekiştirdi.
Hatırlarsanız ABD Başkanı Trump, Erdoğan ile yaptığı ilk görüşmede Papaz Brunson’ın serbest bırakılmasını istemişti.
Almanya Başbakanı Merkel de aynı isteği Deniz Yücel için defalarca tekrarlamıştı.
 
“BEN BU MAKAMDA…”
Erdoğan ne yaptı peki?
Pazarlık masasına getirdiği isimleri alamayınca, Trump ve Merkel’in taleplerini yerine getirmedi.
Yetmedi…
Kapalı kapılar arkasındaki pazarlıkları kamuoyu önünde tartışmaya başladı.
Mesela…
Amerikalı Rahip Brunson’u Cemaat’e üye olmakla suçladı.
Türk asıllı Alman vatandaşı Deniz Yücel’i “terörist” ve “Alman ajanı” ilân etti.
İâdesiyle ilgili kendini bağladı.
“Hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla…” dedi.
Meğer pazarlık yapmak için söylemiş bu sözleri…
Almanya, istediği isimleri verse Erdoğan da anında Deniz Yücel’i serbest bırakacakmış aslında…
Nereden çıkarıyorum bunu?
Körfez turuna çıkmadan önce yaptığı basın toplantısında söylediklerinden…
Bakın niyetini nasıl belli ediyor Erdoğan…
-Türkiye Cumhuriyeti devletine darbe girişimde bulunanlar şu anda Almanya’da cirit atıyor. Bunların isimleri verildi.
-Aramızda suçluların iadesi anlaşması olmasına rağmen bunlar bize iade edilmiyor.
Erdoğan, pazarlık yaptığını itiraf ediyor.
Tutuklu iki Alman üzerinden Merkel hükümetinin sert tavır takınmasına da “Kalkıp bunlarla (tutuklu iki Alman) Türkiye’yi sıkıştıracaksınız, yok böyle bir şey…” sözleriyle cevap veriyor.
Her zaman yaptığı gibi…
Kendini haklı karşısındaki haksız görüyor Erdoğan…
 
GAME OVER!
Peki, bu siyasi oyun daha ne kadar devam eder?
Uzun ömürlü olmadığı aşikâr…
Erdoğan Başbakan iken Ankara’da görev yapan ABD’in eski Büyükelçisi Edelman’ın Washington Post’taki tavsiyesi “delil” olarak yeterli bence…
Edelman, yazısında Trump yönetimini uyarıyor.
Reza Zarrab ile rahip Brunson arasında bir tutuklu takası yapılmasının, Erdoğan’ın Türkiye’de ayaklar aldığı hukuk anlayışını Amerika’ya ihraç etmesine sebebiyet verecek büyük bir hata olacağını belirtiyor.
“Erdoğan’ın Türkiye’de yaptığı gibi Amerikan yargı sistemini de by-pass etme çabası önlenmeli” diyor.
Minik bir bilgi verelim bu arada…
Zarrab, bulunduğu hapishanede 21 gün tecrit edildi.
Sonra başka bir hapishaneye nakledildi.
Sebebi açıklanmadı.
Ölüm tehdidine karşı Amerikan yönetiminin tedbir aldığı öne sürüldü.
Bu gelişmenin, Erdoğan’ın Zarrab ısrarı ile bir alakası var mı bilmiyoruz.
 
REHİN DÜŞMEK
Bildiğimiz tek husus bütün kirli oyun planları deşifre olan Erdoğan, uluslararası arenada değerli bir yalnızlık yaşıyor şu anda…
Merkel yönetiminin Erdoğan rejimine verdiği sert ültimatom da sanırım “rehine pazarlığı” stratejisinin ters teptiğini gözler önüne seriyor.
Son söz…
Erdoğan, Türkiye’deki yabancıları “rehin” alarak diplomasi masasında elini güçlendirdiğini zannederken, kendini “rehin” olarak verdiğini yakında anlar herhalde…
(TR724)