‘Basın Bayramı’nın 110. Yılı: Cumhuriyet Hakim Karşısında

Cumhuriyet gazetesinin yazar ve avukatlarının da aralarında bulunduğu 19 kişinin yargılanmasına bugün başlanıyor. İlk duruşmanın, basın bayramı olarak kutlanan 24 Temmuz’a denk gelmesi dikkat çekiyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba tarafından hazırlanan iddianame, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 Nisan’da kabul edildi. İddianamenin bir numaralı şüphelisi, Cumhuriyet eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar. İddianamede, Bylock raporları, Vakıflar Genel Müdürlüğü teftiş raporları ile Mali Suçları Araştırma Kurulıu (MASAK) raporlarının yanı sıra, Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberler, köşe yazıları ve tutuklu bulunan kişilerin sosyal medya paylaşımları delil olarak bulunuyor.
‘TERÖR ÖRGÜTLERİ SEVİMLİ GÖSTERİLDİ’ İDDİASI
Gazeteci Burcu Karakaş’ın Deutsche Welle’de yer alan haberine göre, iddianamede, Cumhuriyet gazetesinin kendisini bir “fikir gazetesi” olarak tanımlamasına rağmen kuruluş felsefesinin aksi yönünde değişime uğradığı, gazetenin “yıkıcı ve bölücü manipülasyonlara yönelik haberler” yaptığı, terör örgütlerini “sevimli ve meşru” gösterdiği, Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası terör örgütleri ile irtibatlandırdığı, gazetenin “adeta terör örgütleri tarafından ‘ele geçirildiği” yönündeki okur şikayetleri ile ulusal basında yer alan iddiaların soruşturma başlatmak için “yeterli şüphe” oluşturduğu dile getiriliyor.
Savcılığın iddiaları arasında, Cumhuriyet gazetesine “silahlı terör örgütü F..Ö/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren adeta el konulduğu” ve Can Dündar’ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin yayın politikası değişikliğine gittiği de var. Ancak iddianamenin ilerleyen bölümlerinde, “Atatürk İlkelerinin savunuculuğunu yapmış bir gazetenin, son birkaç yıldır Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye amaçlayan silahlı terör örgütlerinin amaçlarına aracı olmasının yayın politikasının değişikliği ile açıklanması mümkün değildir” de deniliyor.
TİRAJDAKİ DÜŞÜŞ DELİL OLDU
İddianameye, gazetede yayımlanan haber ve yayın politikası değişikliğinin haricinde tirajlardaki düşüş de konu oldu. İddialar arasında, Basın İlan Kurumu’ndan alınan rakamlara göre gazete tirajındaki düşüşün 2013’ten sonra daha belirgin hale geldiği belirtilerek, “Tirajdaki günlük ve aylık düşüşler göz önüne alındığında; okuyucunun Cumhuriyet Gazetesinin yayın politikasında meydana gelen radikal değişikliğe yönelik tepkisini açıkça ortaya koyduğu görülmektedir” ifadesi de bulunuyor.
İSTENEN HAPİS CEZALARI
Soruşturma kapsamında, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik, karikatürist Musa Kart, okur temsilcisi Güray Öz, avukatlar Mustafa Kemal Güngör ve Bülent Utku, yazar Hakan Kara, Cumhuriyet Kitap Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ile gazetenin yayın danışmanı gazeteci Kadri Gürsel, 5 Kasım 2016’da tutuklandı. Gazetenin İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay 12 Kasım’da, Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ise 30 Aralık’ta tutuklanarak cezaevine gönderildi. İddianame, tutuklamalardan yaklaşık beş ay sonra hazırlandı.
Savcılık, gazeteciler Can Dündar, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin ve eski Cumhuriyet çalışanı Bülent Yener ile gazetenin muhasebe müdürü Günseli Özaltay hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 15 yıla kadar hapis cezası istedi. Akın Atalay, Orhan Erinç ve Önder Çelik hakında “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından 43 yıla kadar; Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör, yazar Hikmet Çetinkaya hakkında ise aynı suçlardan 29 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Gazeteci Ahmet Şık’ın ise “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme” suçundan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Dava kapsamında ayrıca, “jeansbiri” adlı twitter hesabını yönettiği iddia edilen Kemal Aydoğdu”silahlı terör örgütü yöneticisi olma”, ABD’de yaşayan gazeteci İlhan Tanır ise “silahlı terör örgütü üyesi olma” suçlamalarıyla yargılanacak. Davanın ik duruşması, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nda görülmeye başlanacak.
SAVCININ İMZASI YOK
Cumhuriyet gazetesine ilişkin soruşturmayı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’ndan savcı Murat İnam başlatmıştı. Ancak iddianamede, “F..Ö/PDY terör örgütü” iddiasıyla açılan bir başka davada 54 sanıktan biri olarak gündeme oturan İnam’ın imzası bulunmuyor.
Dava avukatlarından Tora Pekin, soruşturmayı başlatan ve “F..Ö/PDY” suçlamasıyla yargılanan savcı Murat İnam hakkında iki kez müebbet hapis cezası istendiğini belirterek, “Terör örgütü davası sanığı olan bir savcının yönelttiği suçlamalarla 11 arkadaşımız 9 aydır cezaevinde tutuluyor. Böyle bir savcı adil bir soruşturma yürütebilir mi? Bu savcının masumiyet karinesi hakkı var. O, özgür ve bizi ‘terör örgütüne yardımla’ suçlayabiliyor. Bizim masumiyet karinesi hakkımız yok” dedi. Avukat Pekin, Cumhuriyet davasının gazetecilere yönelik bir gözdağı olduğunu ifade ederek, “Fethullah Gülen’in sözcülüğünü üstlenen Hüseyin Gülerce, Latif Erdoğan bu dosyada tanık yapılmış. İtirafçı oldukları için sanık değil, tanıklar. Bunun gibi akıl almaz, kanıt diyemiyorum, ‘şeylerle’ suçlanıyoruz. İddianamenin tek derdi Cumhuriyet gazetesini susturmak. Kısaca ‘Gazetecilik suçtur’ diyorlar” diye konuştu.