15 Temmuz sonrası başlatılan hukuksuz operasyonlar kapsamında 6 Haziran’da gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü (AI) Türkiye Şubesi Yöneticisi Avukat Taner Kılıç tutuklandı. Kılıç’ın tutuklanmasına gerekçe olarak hukuki delil niteliği taşımayan ‘bylock’ kullanıcısı olduğu iddiası ve kapatılan Zaman Gazetesi’ne aboneliği gösterildi. Af Örgütü özellikle Türkiye’deki hukuksuzlukları gündeme getiren raporlarla dikkat çekiyordu.
Uluslararası Af Örgütü (AI), Kılıç’ın tutuklanmasını “korkunç bir adaletsizlik” olarak tanımladı.
AI yaptığı açıklamada, savcılığın Kılıç’ı “terör örgütü üyeliği” ile suçlama kararı vererek adaletle alay ettiğini ifade etti. Açıklamada Uluslararası Af Örgütü, Kılıç’ın tutuklanmasının geçen sene Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından Türkiye yetkililerinin uyguladığı baskının yıkıcı etkilerini gözler önüne serdiğini belirtti. Açıklamada, Kılıç’ın derhal ve koşulsuz serbest bırakılması talep edildi.
AI Genel Sekreteri Salil Shetty, “Taner Kılıç ilkeli ve tutkulu bir insan hakları savunucusudur. Bugün aleyhinde yöneltilmiş olan suçlar tamamen asılsızdır. Bu suçlar, Türkiye hükümetinin kendisine düşman ve muhalif olarak algıladığı kişilerin peşinde sürdürdüğü çılgınca kovalamacanın ne kadar keyfi ve büyük çapta olduğunu ortaya koyuyor. Kılıç derhal serbest bırakılmalıdır ve hakkındaki suçlar düşürülmelidir” dedi.
Shetty açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: “Taner’in tutuklanması sadece insan haklarına hiçbir şekilde itibar edilmediğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda insan haklarını savunanları hedef almaya yönelik bir isteği de gözler önüne seriyor. Türkiye’de ve tüm dünyada insan haklarına değer veren herkesi, aynı amaçlara hayatını adayan ve şimdi de uğrunda özgürlüğünü feda eden cesur bir insan hakları savunucusu için sesini yükseltmeye çağırıyoruz.”
Bylock iddialarını reddetti
Shetty mahkeme tarafında tarafından Kılıç’ı Gülen hareketi ile ilişkilendiren tek iddianın Bylock uygulamasının Ağustos 2014’te telefonunda bulunması olduğunu söyledi. Açıklamada, bu iddiayı destekleyen herhangi bir kanıt sunulmadığı, Kılıç’ın Bylock’u telefonuna indirme iddialarını reddettiği ifade edildi.
“Kamuoyuna geniş çapta yansıyana kadar uygulamanın adını dahi duymadığını belirtiyor” denilen açıklamada, Shetty, “Taner Kılıç ne Fethullah Gülen hareketinin bir destekçisi ne de bir mürididir; o bu hareketin Türkiye’deki rolünü her zaman eleştiren bir kişi olmuştur. Aleyhinde yöneltilen tek kanıt, doğru olsa bile, asla cezai bir fiile kanıt teşkil etmeyecek nitelikte olan güvenlikli bir iletişim platformu uygulamasının telefonunda bulunduğu iddiasıdır. Kılıç, böylesine zayıf ve yetersiz suçlamalara dayanarak yargılanmamalıdır” dedi.
Raporları Türkiye’deki hukuksuzlukları ortaya çıkarmıştı
Mayıs ayında yayınladığı son raporunda 100 binden fazla kişinin Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar nedeniyle işinden edildiğini ve bunun büyük bir mağduriyet ve adaletsizlik olduğu sonucuna vardığı raporunu açıklamıştı. İşinden edilenlerin “medeni ölü” (yaşayan ölü) muamelesi gördüğü ve hayatlarını kazanmalarının önüne geçildiği de raporun dikkat çektiği hususlar arasındaydı.Rapor yabancı medyanın da ilgisini çekmiş, bu konuda çok sayıda haber yapılmıştı.
Örgüt Aralık ayı sonunda da sokağa çıkma yasakları ve OHAL nedeniyle yerle bir edilen, meskunlarının zorunlu göçe tabi tutulduğu Sur üzerine bir rapor hazırlamıştı.
Tutuklu gazetecilerle ilgili aktif bir kampanya da yürüten AI, sık sık AKP iktidarına çağrıda bulunarak tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyordu. Tüm bunların AI’yi iktidarın hedefi yaptığı belirtiliyor.
Uluslararası Af Örgütü (AI), Kılıç’ın tutuklanmasını “korkunç bir adaletsizlik” olarak tanımladı.
AI yaptığı açıklamada, savcılığın Kılıç’ı “terör örgütü üyeliği” ile suçlama kararı vererek adaletle alay ettiğini ifade etti. Açıklamada Uluslararası Af Örgütü, Kılıç’ın tutuklanmasının geçen sene Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından Türkiye yetkililerinin uyguladığı baskının yıkıcı etkilerini gözler önüne serdiğini belirtti. Açıklamada, Kılıç’ın derhal ve koşulsuz serbest bırakılması talep edildi.
AI Genel Sekreteri Salil Shetty, “Taner Kılıç ilkeli ve tutkulu bir insan hakları savunucusudur. Bugün aleyhinde yöneltilmiş olan suçlar tamamen asılsızdır. Bu suçlar, Türkiye hükümetinin kendisine düşman ve muhalif olarak algıladığı kişilerin peşinde sürdürdüğü çılgınca kovalamacanın ne kadar keyfi ve büyük çapta olduğunu ortaya koyuyor. Kılıç derhal serbest bırakılmalıdır ve hakkındaki suçlar düşürülmelidir” dedi.
Shetty açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: “Taner’in tutuklanması sadece insan haklarına hiçbir şekilde itibar edilmediğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda insan haklarını savunanları hedef almaya yönelik bir isteği de gözler önüne seriyor. Türkiye’de ve tüm dünyada insan haklarına değer veren herkesi, aynı amaçlara hayatını adayan ve şimdi de uğrunda özgürlüğünü feda eden cesur bir insan hakları savunucusu için sesini yükseltmeye çağırıyoruz.”
Bylock iddialarını reddetti
Shetty mahkeme tarafında tarafından Kılıç’ı Gülen hareketi ile ilişkilendiren tek iddianın Bylock uygulamasının Ağustos 2014’te telefonunda bulunması olduğunu söyledi. Açıklamada, bu iddiayı destekleyen herhangi bir kanıt sunulmadığı, Kılıç’ın Bylock’u telefonuna indirme iddialarını reddettiği ifade edildi.
“Kamuoyuna geniş çapta yansıyana kadar uygulamanın adını dahi duymadığını belirtiyor” denilen açıklamada, Shetty, “Taner Kılıç ne Fethullah Gülen hareketinin bir destekçisi ne de bir mürididir; o bu hareketin Türkiye’deki rolünü her zaman eleştiren bir kişi olmuştur. Aleyhinde yöneltilen tek kanıt, doğru olsa bile, asla cezai bir fiile kanıt teşkil etmeyecek nitelikte olan güvenlikli bir iletişim platformu uygulamasının telefonunda bulunduğu iddiasıdır. Kılıç, böylesine zayıf ve yetersiz suçlamalara dayanarak yargılanmamalıdır” dedi.
Raporları Türkiye’deki hukuksuzlukları ortaya çıkarmıştı
Mayıs ayında yayınladığı son raporunda 100 binden fazla kişinin Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar nedeniyle işinden edildiğini ve bunun büyük bir mağduriyet ve adaletsizlik olduğu sonucuna vardığı raporunu açıklamıştı. İşinden edilenlerin “medeni ölü” (yaşayan ölü) muamelesi gördüğü ve hayatlarını kazanmalarının önüne geçildiği de raporun dikkat çektiği hususlar arasındaydı.Rapor yabancı medyanın da ilgisini çekmiş, bu konuda çok sayıda haber yapılmıştı.
Örgüt Aralık ayı sonunda da sokağa çıkma yasakları ve OHAL nedeniyle yerle bir edilen, meskunlarının zorunlu göçe tabi tutulduğu Sur üzerine bir rapor hazırlamıştı.
Tutuklu gazetecilerle ilgili aktif bir kampanya da yürüten AI, sık sık AKP iktidarına çağrıda bulunarak tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyordu. Tüm bunların AI’yi iktidarın hedefi yaptığı belirtiliyor.