Ver Zarrab’ı Al Mehmetçik’ı..

[Vehbi Şahin, yazdı]

Erdoğan için en önemli mesele nedir sizce?
Başkan olmak mı?
AKP’nin başına geçmek mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni dizayn etmek mi?
Yargıyı kontrol altına almak mı?
Yoksa…
Reza Zarrab’ı Amerika’daki hapishaneden kurtarmak mı?
Yukarıdaki konuların hepsi Erdoğan için hayati öneme sahip.
Ama İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab’ın Amerika’da yargılandığı dava diğerlerinden bir adım önde sanki…
Neden?
Çünkü New York’ta hazırlıkları devam eden dava, Türkiye’de örtülen tüm yolsuzlukları yeniden ortaya çıkarabilir.
Ayrıca…
17 Aralık 2013 tarihinden bu yana Erdoğan ve AKP’nin, kendilerine darbe yapıldığı teziyle şimdiye kadar Türkiye’de gerçekleştirdiği hukuksuz operasyonların boşa çıkmasını sağlayabilir.
Bu nedenle Erdoğan da huzursuz AKP hükümeti de…
 
ABD, ZARRAB’I VERİR Mİ?
Zarrab davasının, mahkeme safhası başlamadan kapanması için olağanüstü çaba sarf ediyor Erdoğan ve AKP…
Hem de Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm imkanlarını kullanarak…
Ne yapıyorlar?
Amerikan yönetimi nezdinde girişimde bulunuyorlar.
Adalet Bakanı Bozdağ, Amerikalı mevkidaşı ile Washington’da görüşüp davanın düşürülmesini istedi mesela…
Erdoğan da eski Başkan Obama ve yardımcısı Biden ile birkaç kez ikili görüşme yaptı ama gerekli desteği alamadı.
Aynı yöntemi bu kez yeni Başkan Trump ile deniyorlar.
Umut var mı?
Erdoğan ve yol arkadaşlarına göre ümit ışığı var.
Nedir onlar?
1.Trump, Zarrab davasını yürüten New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’yı 12 Mart’ta görevden aldı.
2.Reza Zarrab, savunma ekibine eski New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani ve eski başsavcı Michael Mukasey’i ekledi.
 
YAPILACAK ÖNEMLİ İŞLER
Bu arada bir parantez açalım.
Zarrab’ı savunmak için ekibe katılan Giuliani ve Mukasey, ABD Başkanı Trump’a yakın isimler…
Avukat Michael Mukasey ise Başsavcı Bharara’nın yerine atanması beklenen Marc Mukasey’in babası…
Parantezi kapatalım ve bu gelişmelerden sonra ne olduğuna bakalım.
1.Kendisi bir Musevi olan Giuliani, İran asıllı Zarrab’ın davasını görüşmek amacıyla Ankara’ya geldi ve konuyu Erdoğan’la müzakere etti.
Hemen belirtelim bu görüşme Erdoğan tarafından yalanlanmadı.
2.Geçen hafta yapılan referandumdan sonra Başkan Trump, Erdoğan’a tebrik telefonu açtı.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre Trump, “Dostluğumuzu önemsiyorum. Suriye, Irak ve PKK konusunda işbirliği içinde olacağız. Beraber yapacağımız önemli işler var” dedi Erdoğan’a…
Minik bir not.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada “Beraber yapacağımız önemli işler var” kısmı yoktu.
 
BHARARA’DAN SERT AÇIKLAMA
3.New York savcılığının “Çıkar çatışması var” diye itiraz ettiği Giuliani, geçen hafta mahkemeye verdiği yeminli ifadede, üst düzey Amerikalı yetkililerin ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarını koruyacak bir anlaşma yapmaya “açık” olduğunu söyledi.
Yani…
Giuliani’ye göre hem Türk hem de Amerikalı yetkililer, Zarrab davasına siyasi bir çözüm bulmaya hazır…
İlginç bir iddia..
4.Görevden alınan Bharara, Giuliani’nin yeminli ifadesine sert tepki gösterdi.
“Umarım hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Adalet Bakanlığı’nda hâlâ bir önem taşıyordur” dedi.
Ne demek istedi Bharara?
Giuliani, aynı zamanda Türkiye adına lobi faaliyetlerinde bulunuyor.
Dolayısıyla…
Zarrab davası için göstermiş olduğu çaba, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığına aykırı…
 
OBAMA ALDATTI!
5.Erdoğan, Giuliani’nin attığı pası iyi değerlendirdi.
Katar’lı El Cezire’ye verdiği demeçte, Trump’la yaptığı telefon görüşmesine değindi.
Suriye ve Irak’taki gelişmeleri ele aldıklarını söyledi.
Geçmişe dair faturayı da eski yönetime keserek Trump’a win-win pazarlığı için güya jest yaptı.
Ne dedi?
-Obama maalesef PYD ve YPG konusunda bizleri aldattı.
-Trump yönetiminin aynı durumda olacağına ihtimal vermiyorum.
Özetle…
 Giuliani’nin “pazarlık” mesajına “Biz hazırız” cevabını vermiş oldu Erdoğan…
Nasıl bir işbirliği peki?
 
 DAVA DÜŞERSE…
zarrab spotBunu eski diplomatlardan Sinan Ülgen şöyle izah ediyor (https://t.co/N87Bnb3YIL):
-Reza Zarrab davası düşerse, bu, Ankara’da iyi niyet olarak algılanır ve ABD’nin bölgedeki ajandasına yardımcı olur.
Türkçesi nedir bunun?
Şöyle izah edelim. Peki beraber yapılacak işler neler olabilir?
Trump’ın da vurguladığı gibi Irak ve Suriye’de işbirliği ilk akla gelenler…
Nasıl?
ABD, Rakka’yı IŞİD’in elinden almak istiyor.
Askeri operasyonda PYD ve YPG ile birlikte hareket edeceği sinyali veriyor.
Türkiye ise PYD-YPG’i, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor.
Washington’ın bunlarla işbirliği yapmasından rahatsız oluyor.
İşte Sinan Ülgen bu noktaya temas ediyor.
Zarrab davası karşılığında Erdoğan’ın, ABD’nin PYD-YPG ile çalışmasına eskiden olduğu gibi “yüksek sesle” karşı çıkmayacağını söylüyor.
MHP’den ihraç edilen Prof. Ümit Özdağ da aynı kanatte…
Twitter hesabında şunları yazdı Özdağ:
“Zarrab’ın davasının düşürülmesi karşılığında Erdoğan, PKK-ABD’nin Rakka operasyonunu ve ilhakını, özetle PKKistan’ı kabul edecek.”
PERS YAYILMACILIĞI
Sinan Ülgen de Ümit Özdağ da haklı olabilir.
Erdoğan ile Trump bu konuları müzakere edebilir.
Ben meselenin bir başka yönüne daha dikkat çekmek istiyorum.
Erdoğan, El Cezire röportajında hiç alakası yokken İran’a çakıyor.
Diyor ki…

  1. İran’la görüştüğümüz zaman, “Biz Irak’ta, Suriye’de toprak bütünlüğünün yanındayız” diyorlar.
  2. Uygulamaya geldiği zaman sanki bir paylaşım havası esiyor, sıkıntı burada.
  3. Bakıyorsunuz İran’ın Pers yayılmacılığı anlayışı, son zamanlarda bayağı baş ağrıtmaya başladı.

Son madde önemli…
Nereden çıktı şimdi bu İran’a efelenme?
O zaman sormazlar mı adama?
-15 yıldır Türkiye’yi tek başına yöneten kim?
-Yeni mi aklına geldi Pers yayılmacılığı?
-İkinci evim dediğin İran, 15 yıldır bölgede nüfuzunu artırırken sen ne yapıyordun?
-Reza Zarrab’la birlikte ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu delmeye çalışmıyor muydun?
Bu sorulara Erdoğan’ın vereceği bir cevap vardır muhakkak…
İRAN’LA SAVAŞ
Ama ben endişeliyim.
Trump, göreve başladığı 20 Ocak’tan bu yana İran’a yönelik tehditlerde bulunuyor.
Bu ülkeye savaş ilan edeceği sinyali veriyor.
Erdoğan da buna oynuyor aslında…
Muhtemel bir askeri müdahalede Türkiye’yi yanında görmek isteyen Trump’a, Ankara’nın ‘hayır’ deme seçeneği var mı bu şartlarda?
Normalde var tabii ki…
2003’te, ABD’nin Irak işgaline TBMM, 1 Mart tezkeresini reddederek karşı çıkmıştı.
16 Nisan’dan sonra böyle bir karar verecek Meclis de yok artık…
Tam tersine her türlü kararı alabilecek “tek adam” var karşımızda…
Hem de Reza Zarrab için tüm Türkiye’yi ateşe atmaya hazır tek adamdan bahsediyorum.
Erdoğan’ın “İran’ın Pers yayılmacılığı anlayışı son zamanlarda baş ağrıtıyor” sözünden korktum ben…
Trump’la, Reza Zarrab pazarlığında sıkışırsa İran kartını da açabileceği mesajını veriyor Washington’a…
Asker ve savaş üzerinden hesap yapıyor yine…
“Ver Zarrab’ı al Mehmetçik’i…” demek istiyor.
Allah yardımcımız olsun.
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Senin önüne yatarım Reza” demişti.
Erdoğan, şimdi tüm Türkiye’yi Zarrab’ın önüne yatırmaya çalışıyor.
Bir Reza tüm Türkiye’ye bedel yani…
(TR724)