‘Özgürlük Fedaisi’ ve Diyarbakır!…

[Haber-Yorum: Erman Yalaz]
Utanmaya yüzü olmayınca insan her ağzına geleni söylüyor. TBMM’yi feshedip, parlamenter sistemi ortadan kaldırmak ve bütün gücü tek elde toplamak için yapılan Anayasa değişikliği referandumunda evet oyu istemeye Diyarbakır’a giden Tayyip Erdoğan diyor bunu; ‘Özgürlük fedaisiyim’ diye bağrıyor meydanda halka konuşurken. Türkiye’nin, Diyarbakırlı’nın, bölgenin insanıyla ve dünyanın aklıyla dalga geçer gibi. ‘Bize söyleyecek sözü olan, derdi olan herkesle konuşmaya hazırız. Tek bir şartımız var; kimsenin elinde silah olmayacak’ diye ekliyor.
erdo
sehit
Silahlılarla masaya oturan, çözüm siyaset diyen Kürt milletvekillerinin hapse girmesinin, belediyelere kayyım atanmasının talimatlarını veren kişi. Trabzon’da Ankara’da şehit asker ve polis tabutlarına yaslanıp oy isteyen söylüyor bunu.
Nasıl bir manzara var peki Diyarbakır’da?
fedai spot 22014’te Diyarbakır’da yüzde 55’inden fazlasının oyu ile büyükşehir belediye başkanı seçilmiş Gültan Kışanak hapiste. Eş Başkanı Fırat Anlı da. Aynı sene yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın oyu yüzde 51’di unutmayalım.
Belediyeyi kayyım yönetiyor aylardır. Dağa paralar gitmiş. Kandil gücünü belediyelerden alıyormuş. Doğru mu bilmiyoruz. Doğruysa buna 5 senedir göz yumanlar da konuşanlar.
15 Temmuz darbe girişimini bahane edip, Güneydoğu’daki belediyeler başta olmak üzere her yeri kayyım atadılar. 3’ü büyükşehir, 7’si il, 64’ü ilçe ve 9’u belde belediyesi olmak üzere 83 belediyeye Erdoğan ve Soylu’nun talimatlandırdığı kayyımlar yönetiyor… Belediye başkanları, Meclis üyeleri hapiste…
Bölgeden yüzde 70’lerin üzerinde oy alarak seçilmiş HDP milletvekilleri mahpushanelerde. Dokunulmazlıklar kaldırılmış. Yolsuzluk yapanlara, onları koruyup kollayanlara değil, önce Kürt milletvekillerine uzanmış soruşturmalar.
HDP Lideri Selahattin Demirtaş, eş başkan Figen Yüksekdağ ve milletvekilleri tutuklu. Mitinglerde değil duruşma salonlarında savunma yapıyor seçilmiş vekiller. 25 şehirde 105’ten fazla duruşmaya katılmışlar, meramlarını orada anlatabiliyorlar.
HDP’nin referandum şarkısı ‘Bejin Na’ yasaklanmış. Şırnak ve Van’dan sonra yasak Erdoğan şehre gelmeden bir gün önce Diyarbakır Valiliği eliyle tebliğ ediliyor.
Kürtçe yayın yapan televizyonlar, radyolar, gazeteler kapatılmış.
Onu izlemeye gelecek gazeteciler de hapiste. Tutuklu 200 gazeteciden 50’ye yakını Kürtçe ve bölgede yayın yapan yayın kuruluşlarının çalışanları. Devletin Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’in eski koordinatörü ve yayıncıları da var. Zaman Kürdi Yayın Editörü, Dicle Haber Ajansı’nın muhabirleri, Azadiya Welat gazetesinin dağıtıcıları da…
Kürt meselesi yine ‘yıkarak’ çözülüyor!
Konuşma yaptığı meydanın yanı başında gerçek bir barış elçisi, Tahir Elçi bir faili meçhule kurban gitmiş. Aylar yıllar geçmiş, failleri yok. Bir gün önce İstanbul hakimlerine tutuklayın talimatı verilmiş, bir gün sonra Sur’un yanı başında infaz edilmiş gerçek barış elçilerini unuttuk mu yani?
Sur yerle bir olmuş. Önceki başbakanın ‘Toledo yapacağız’ dediği Sur’un içinde kepçeler, greyderler yıkıma devam ediyor. Sıkılmadan mağdur vatandaşlardan evlerini yıkan kepçeler için yıkım parası isteyen Çevre Bakanlığımız var.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin hazırladığı rapora göre 18 ayda  bölgedeki çatışmalarda 800’ü güvenlik görevlisi 2 bin kişi hayatını kaybetmiş.
Sadece Diyarbakır mı? Cizre, Şırnak, Hakkari, Siirt… İl il  ilçe ilçe bombalarla, tanklarla, terör örgütü ve devletin güvenlik güçleri eliyle imha edilmiş evler, hayatlar.. 400 binden fazla insan evinden, yurdundan edilmiş.
Neden? Ne zaman başlamış yıkım? Mart 2015’te Selahattin Demirtaş ve HDP’nin Erdoğan’a ‘Seni başkan yaptırtmayacağız’ çıkışından sonra.
fedai spot 1
Kandil’le, İmralı’daki Abdullah Öcalan’la görüşen, ‘çözüm süreci’ adıyla her şeyi uhdesine alan ve kontrolünde yürüten Erdoğan’a hayır dendiği zaman. Masalar yıkılmış, silahlar çekilmiş, kan akıtılmış oluk oluk; günlerce, aylarca…
10 yaşındaki Cemilesi’nin ‘belki yaşıyordur diye bağrına basan’ ölmüş bedenini dondurucu da saklamak zorunda kalıp toprağa veremeyen Emine Anaların acıları var bir de..
Ardında Hamile eşi Yağmur ve 3 yaşındaki oğlu Yusuf’u bırakan şehit polis Salih Yağmur ve nicesi aynı acıyı yaşayan şehit yakınları, ana babaları var. Annesine ‘Babama gitmek istiyorum’ diye ağlayan Yusuf aklında mı bu barış fedailerinin?
Ya devletin kaymakamını katleden zihniyet! Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk’e posta görünümlü bomba göndererek şehit eden organizasyondaki AKP’li Tahsin E.’ler ne çabuk unutuldu?
Diyarbakır’da  etten duvarlar içinde ‘özgürlük fedaisiyim’ demekle olmuyor. Hukuku, demokrasiyi, ifade ve inanç özgürlüğünü ortadan kaldıran otoriter bir yönetimi istemiyoruz, dediğim dedik bir tek adama ülkeyi teslim etmemizi istiyorlar, sözlerini bile söyletmiyorlar sokaklarda. Ülke genelinde gözaltına alınmış ve tutuklanmış yüzlerce hayırcı seçmen var. Her partiden, her görüşten.
Hayır diyenler, çukur, hain, terörist… Bunca kan ve gözyaşının ardındaki siyasi muhterisler ve tek adam, özgürlük fedaisi öyle mi? Sandığı görünce, oy istemeye gelince barış diyen bir zihniyet. Kalsın böyle fedai, fedailik…! Bize hukuk ve demokrasi yeter. (TR724)