Ankara, Venedik’i İkna Edemedi: Tutuklanan Gazetecilerin ve Kapatılan Gazetelerin Terörle Alakası Yok

[Mehmet Dinç, Strazburg’tan yazdı]
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi’nin, ‘acil’ koduyla Venedik Komisyon’dan talep ettiği Türkiye’de medya özgürlüğü raporu, vahim tabloyu gözler önüne serdi. Komisyona göre, ‘’Türkiye’de çok seslilik, medya özgürlüğü yok. Rejim, ilan edilen KHK’larla medya organları toplu halde tasfiye etti. 150’den fazla gazeteci tutuklandı. Medya organları terör bahanesiyle kapatıldı. Bununla da yetinmeyen iktidar, tüm mal varlıklarına el koydu.
Venedik Komisyonu yetkilileri, malum olduğu üzere 6-7 Şubat 2017’de Ankara’yı ziyaret ederek devlet makamları, adli makamlar, politikacılar, avukatlar, gazeteciler ve STK temsilcileri görüşmeler yaptı. Komisyon, darbe girişimden sonra ilan edilen ve “gereksiz şekilde uzatılan” OHAL döneminde oluşan mevcut rejim çerçevesinden medya özgürlüğünü üzerinde değerlendirmede bulundu.
Komisyon, TCK’daki terör tanımı net olmadığı için bu yasanın AKP iktidarı tarafından suiistimal edildiği kanaatinde. Hazırlanan raporda, muhalif her kesimin bu torbanın içine atılabildiğine dikkat çekiliyor. Böylece televizyonlar, dergi, radyo, internet siteleri bu çerçevede değerlendirilerek kapatıldı, gazeteciler ve medya çalışanları tutuklandı.
Basmakalıp iddialarla 210 gazeteci gözaltına alındı  150’si tutuklandı
Venedik Komisyonu, Ankara ziyareti sırasında Venedik Komisyonu delegelerinin, tutuklanan gazetecilere atfedilen suçlamaları mesnetsiz bulduğunu da not etti: ‘’Komisyon üyelerine aktarılan tek bilgi, “ceza kanununun ve Terörle Mücadele Kanunun hükümlerini” gibi genel basmakalıp göndermelerden ibaret. Venedik Komisyonu, bu nedenle “terör örgütüne üyelik” kavramının gazetecilere uygulanmaması gerektiğini düşünmektedir.’’
Medyanın tasfiyesinin terörle mücadele ile alakası yok
Komisyonun, Türkiye’de cadı avına dönen hukuksuz uygulamaları tek tek kayda geçirdiği raporda, Ankara’yı bağlayan AİHM ilke ve kararları bir kez daha hatırlatılarak hukuka dönün, yanlış kararları düzeltin çağrıları çok net ifadelerle kayda geçirildi. Altı belirgin şekilde kısımlardan bazıları şöyle:
‘’Medya organları, KHK’larla “FETO/PDY” ile “bağlantıları” olduğu iddia edilerek kapatıldı. Komisyona göre, medya organlarının toplu tasfiyesinin “durumun şartları” ile gereksiz ve adaletsiz olduğu görünen çok sayıda başka neden var. El koyma yerine geçişi askıya alma daha makul olabilirdi bu aynı zamanda Türk anayasası için de daha makul görülüyor.
Türk yetkililer, medya organlarını geçmişteki davranışları nedeniyle yaptırım altına almaya kalkarsa, bu tedbirin AİHM’nin 10. maddesi uyarınca “yasallığı” sorgulanabilir. Medya organlarının yaptıkları için değil, gelecekte yapabilecekleri için tasfiye edildiğini iddia edebilir.
Anayasa Mahkemesi’nin ifadesiyle “medyanın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temelini oluşturan temel unsurlardan biridir ve toplumun ve bireylerin gelişimi için gerekli şartlar arasında” yer almaktadır. Dahası, devletler, farklı ve alternatif fikirlerin gelişebileceği, insanların kendilerini ifade etmelerine ve korkmadan kamuya açık tartışmalara katılmalarına izin veren olumlu bir ortam yaratma yükümlülüğündedir.’’
‘OHAL Komisyonundan endişeliyiz’
Venedik Komisyonu, yeni kurulan OHAL Komisyonu’nun yapısı, görev süresi ve işleyiş prensipleri bakımından, davalara bireysel olarak bakıp, kanıtlara dayalı mantıklı kararlar vereceği konusunda endişeli. AİHM içtihatları açısından  mülkiyetlere el koymaların ise orantısız müdahale olduğu görüşünde. Bu sebeple,
“Soruşturma komisyonunun (henüz işlemeye başlamayan) potansiyel iş yükü çok büyük. Bu gibi durumlarda tasfiye edilmiş medya organlarına ilişkin davalar, öncelikli muameleye tabi tutulanlar arasında olmalıdır.” tavsiyesi yapılıyor.
Venedik Komisyonu, tüm bu hukuksuzlukları tespit ettikten sonra, AKP  hükümetine şu çağrıda bulunuyor:
-Öncelikli olarak medya organları davaları görülmelidir
-Davaları, kanıtlanabilir ve gerçekçi olmalı
-Gazeteciler, yazıları nedeniyle terör örgütü suçundan yargılanmamalı
-Gazetecilerin tutuklamalarıyla ilgili “yeterli ve gerekli” sebepler ortaya koymalı
-AİHM içtihatlarına uygun olmalı
-OHAL uzatılmamalı ve kaldırılmalı