Venedik Komisyonu: ‘Türk Tipi Başkanlığın’ Demokrasi ile Alakası Yok

MEHMET DİNÇ, STRAZBURG
Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi uluslararası kurumların anayasal ve hukuki konulardaki danışma organı Venedik Komisyonu referandum öncesinde Anayasa değişiklik paketini inceledi görüşlerini raporlaştırdı. Komisyon bu haliyle anayasa değişikliklerin kabul edilmesi halinde, başkana verilecek sınırsız yetkilerle Türkiye’de rejimin değişeceği uyarısında bulundu.
AKPM’nin ‘denetim süreci’ kararını doğrudan etkiliyor
Venedik komisyonunda kabul edilen rapor aynı zamanda Nisan ayında toplanacak AKPM genel kurulunda Türkiye’nin denetim sürecine alınması konusunu da etkiliyor. Uluslararası bağımsız hukukçulardan oluşan Venedik komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Avrupa  Konseyi gibi uluslararası kurumlarda son derece önemli etkiye sahip. Bu sebeple siyasi partiler, anayasal konularda, demokratik kurumların işleyişinde ve temel haklar konusunda, hazırladığı raporlar “iade edilecek”  türden raporlar değil.
Kademe kademe demokrasiden tek adam rejimine evirildi
Her ne kadar Türk hükümeti tarafından kulak ardı edilse de , komisyonun hazırladığı son raporlar dikkatle incelenecek olursa, Türkiye’nin kademe kademe demokrasiden uzaklaşarak , parti devletine veya tek adam rejimine gidişinin endişelerini taşıdığı açıkça görülecektir.
Komisyon, hazırladığı raporda, yeni anayasa taslağı serbest tartışma ortamından uzak, aceleye getirilerek hazırlandığı kanaatinde. Meclis görüşmeleri sırasında muhalefet patilerinden HDP başkanı ve milletvekillerinin cezaevinde olması buna en büyük dayanak olarak gösteriliyor. Ayrıca OHAL’den dolayı medya ve ifade özgürlüğü askıda. Tam da bu sebeple OHAL koşullarından referanduma gidilmemesi kanaatinde. Komisyonun bu konuda iki önerisi var, ya referandum OHAL bitene kadar ertelensin, ya da özgürlükler üzerindeki kısıtlamalar biran önce kaldırılsın.
Yargı, cumhurbaşkanının boyunduruğu altına girecek
Hali hazırdaki yargının bağımsız olmadığı kabul edilirken yeni anayasa ile birlikte 13 üyesi bulunan HSYK’nın üyelerinin 6’sinin başkan tarafından doğrudan atanması, geriye kalan 7’si de başkanın kontrolü altından bulunan meclis tarafından belirlenmesi yargı bağımsızlığını tamamen başkanın boyunduruğu altına sokacak. Komisyon bu konudaki endişelerini açıkça dile getiriyor.
Güçler ayrılığı prensibinin tamamen yok olduğu “Türk tipi başkanlık” sisteminde, kontrol denge sistemi ortadan kalkıyor. Başkan’ın sınırsız  yetkiye sahip olduğu fakat sıfır sorumluluğu olan bir sisteme geçiliyor. Türk tarzı başkanlık sistemi parlamenter anayasal sistemden uzaklaşma anlamına geliyor. Atamalar tek elden yürütülüyor. Güçler ayrılığı ortadan kalkıyor. Partili başkan olacağı için yasama organı tamamen başkanın kontrolü altında olacak, başkanın parlamentoyu fesih edebilmesi, OHAL ve KHK yayınlayabilmesi ise tüm ipler tek adama verildiği adinin demokrasi olmadığı bir yönetim biçimine dönüyor.
Kırmızı çizgi ‘güçler ayrılığı’
Dünyada birçok ülkede başkanlık sistemi olmasına rağmen, demokrasinin işlediği, tek adam rejimlerine dönüşmeyen yegane ülke belki de ABD’dir. Güney Amerika ülkelerinde başkanlık sistemi olmasına rağmen demokrasiden söz etmek pek de mümkün değil. Her ülkenin kendi tarihi, sosyolojik ve siyasal durumu göz önünde bulundurularak benimsenmiş başkanlık sistemleri olmakla beraber, dikkat çeken husus ve demokrasinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığının olduğu ülkelerde demokrasi varken diğerleri tek adam rejimine dönüşmüş. Türk tipi başkanlık sisteminde de güceler tek adamın elinde toplanıyor.
Metnin tamamı Venedik komisyonun iki ayrı konudaki görüşleri ile birlikte 13 Mart Pazartesi günü yayınlanacak. Bu konular, OHAL ve KHK’ların medya özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi ve Sulh Ceza Hâkimliklerinin işleyişi hakkındaki görüşleri.